Eleştirilmeyen Ulusal Sorun

Ulusal sorunları tanımak, düşüncenin karşılaştığı engelleri tanımayla başlıyor. Kavramlara ulusal dilimizle karşılıklar bulup, ulusal dilimizle düşünürüz. Dini konularda ise Arap dilinin olanakları ve yorumlanmaları ile düşünmeye kalkmak inanç konusunda halkımızı Türkçe düşünebilmenin dışına itmiştir. Türkçe düşünülemediği gibi, Türkçe değerlendirme de mümkün olmamış ve ulusumuz yüzlerce yıldır inancını aklın denetimine sokamamıştır.

Ulusumuzun dini konularda kendi yurdunda bilmediği Arap dili, Arap kültürü ve Arap töreleri ile yaşıyor olması acınası bir çelişki. Bu çelişki aslında duygusallıkla toplumsal gerçekler arasındaki aykırılığa dayanıyor.

Dil düşüncenin aynası, kişiliğin de göstergesi dinde sadece inanç değil. Özünde inanan ulusun kültürünü de taşır. Dinle kültür birbirini bütünler.

Ancak din bezirgânı inanç sömürgenleri İslamiyette Arap milliyetçiliğine (urubeye) biçimsel bir otonomi kazandırmıştır.

Dünyada hiçbir Müslüman kendi dili ile ibadet edemez; İslamiyetin buna cevaz vermediği savunulur.

Ülkemizde Müslümanlığın Türkçeleştirilmesi bugün dahi düşünülüp eleştirilmiyor. Avrupa ülkelerinde laiklik karşıtlığı söz konusu bile değilken ülkemizde dinin laikliği tehlikeye soktuğu günler yaşanıyor. Laikliğin yeniden tanımlanması isteniyor. Müslümanlığın Türkçeleştirilmesine, yeniden yorumlanıp anlaşılmasına gerek var.


Yılmaz ÜLGER

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)