Türkiye’deki dinci tırmanışın kaynağı burnumuzun dibinde!

Aylardır neredeyse her hafta bir kente gidiyorum ve bildiğimiz ama umursamadığımız bir sorunun, ülkenin altını oymak isteyenler tarafından nasıl kullanıldığına tanık oluyorum…

Sorunun adı, üniversitelilerin barınması…
Yani; yurt sorunu!

Biz bu sorunla sadece üniversitelerin kayıt dönemlerinde ilgilenir gibi yapıp, sonra unutuyoruz…

***

Üniversitelerin kapılarında, otogarlarda, istasyonlarda kamp kuran “tarikat yurtları”yla ilgili haberleri anımsıyor olmalısınız…

Macera orada başlıyor ve şöyle sürüyor:
Başka bir kentteki üniversiteyi kazanan öğrenci, eğer tek başına ya da birkaç arkadaşıyla ev kiralayacak maddi olanağa sahip değilse; ilk çaldığı kapı doğal olarak Kredi ve Yurtlar Kurumu’na bağlı Yurtkur oluyor…
Ama; bu kurumun yurtlarında yer bulmak ve kabul edilmek için, öğrencinin oldukça şanslı…

Ya da iyi bir torpile sahip olması gerekiyor!
Çünkü bu kurum; halen 81 il, 106 ilçede bulunan toplam 269 yurtta 241 bin 442 öğrenciye hizmet veriyor…

Ama…
Ülkemizdeki üniversitelerde okuyan öğrencilerin sayısı 3 milyonu aşıyor…

Dolayısıyla çaresiz kalan öğrenciler tarikat yurtlarının oyuncağı oluyor!

Hem de “bile bile lades” diyerek…

***

Biliyorsunuz; AKP iktidarı, lise açar gibi üniversite açıyor…

Mezunlarına iş bulmayı kendisine dert etmediği için; bunda bir sakınca da görmüyor…

Böylece; üniversitelerin sayısı AKP’nin işbaşında olduğu son yedi yılda akıl almaz bir hızla arttı…
Buna bağlı olarak, elbette öğrenci sayıları da ikiye katlandı…

Yani; yedi yıl önce 1,5 milyon civarında olan üniversite öğrencilerine, 1,5 milyon öğrenci daha eklendi…
Ama Kredi ve Yurtlar Kurumu’nun resmi internet sitesindeki verilere göre aynı dönemde devlet yurtlarındaki yatak sayısı sadece 24 bin 617 adet arttı!
Yani; devlet bol bol üniversite açtı, öğrenci sayısını yükseltti ama…

Öğrencilerin en az yarısının başka kentte öğrenimine devam ettiği düşünülürse; yaklaşık 1 milyon öğrenciye, “Başınızın çaresine bakın” diyerek, tarikatların kucağına itti!

***

Anadolu’daki bir üniversitenin rektör yardımcısı bu durumu “facia” olarak niteledikten sonra özetle şunları anlattı bana:

“Üniversitelerin amacı, pozitif bilime inanan aydın insanlar yetiştirmektir… Ama özellikle son yıllarda Anadolu’daki üniversitelerde okuyan öğrenciler, barınma sorunu çözülmediği için tarikat yurtlarına ya da yine tarikatların kontrolündeki 5-6’şar kişilikli evlere mecbur bırakılıyor… O evlere pırıl pırıl giren gençler ise ne yazık ki bir süre sonra pozitif bilimi elinin tersiyle iten ve metafizikten medet uman bireylere dönüşüyor… Birçoğu ağlayarak kapımızı çalıyor, o evlerde ya da yurtlarda kalmak istemediklerini söylüyor; ama ne yazık ki hiçbir şekilde kendilerine yardımcı olamıyoruz… Böylece üniversiteler, toplumsal aydınlanmaya hizmet edeceğine, gerici akımların gelişip güçlenmesine katkıda bulunuyor. Eğer bu sorun çözülmezse, Türkiye aklımıza bile getirmek istemediğimiz bir yere kayabilir!”

***

Atatürk ilke ve devrimlerine inanan siyasi partiler, sivil toplum örgütleri, işadamları; sözüm size:
Madem ki devlet (belki de bilinçli olarak) bu sorunu çözmüyor; o zaman görev size ve hepimize düşüyor…
Maddi olanakları iyi olmayan gençlerin barınabilmeleri için, en az beş yüz öğrenci yurduna ihtiyacımız var!
Bu yurtları yaptırıp hizmete sokmakla, ülkemizi dönüştürmek isteyenlerin tezgahını durdurabileceğiz…
Haydi; kararınızı verin:

Beş yüz yurt mu, ülkenin geleceği mi?

*****

GÜNÜN SORUSU

Acaba gelecek Cumhuriyet Bayramı’na kadar, cumhuriyetin hangi temel değerlerini daha tartışmaya başlamış olacağız?

*****

Kılıçdaroğlu-‘cumhur’ buluşması!

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, biraz da “Köşk’teki türbanlı resepsiyon”a katılmamak için bir geleneği bozdu ve “Cumhuriyet Bayramı”nı sıradan vatandaşlarla sokakta kutladı!

Yani, Cumhurbaşkanı’nın değil…
Başbakan’ın deyişiyle, “cumhur”un kendisini tebrik etti…

***

Hava soğuktu, aynı saatte önemli bir futbol maçı vardı, falan…

Ama on binlerce insan, hiçbir şeye aldırmadan; ellerindeki bayraklarla, çoluk-çocuk Bağdat Caddesi’ne akın etmişti…
Kılıçdaroğlu’nun o insanlarla buluşmasını, birlikte marş söylemesini keşke hepiniz televizyon ekranlarından değil de kendi gözünüzle görebilseydiniz…
Ve keşke hepiniz; önceki akşam orada olanlar kadar “bayram coşkusu”nu yaşayabilseydiniz…

***

Umarım Kılıçdaroğlu’nun attığı bu adım diğer liderlere de örnek olur…
Ve umarım onlar da bu bayramı, yüksek güvenlikli kapılar ardında “bir avuç seçkin”le değil, halkla kucaklaşarak kutlamayı akıllarına getirir!

Mustafa Mutlu
Vatan

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)