Altemur Kılıç yazdı: "Cehennemde yanacağız"

Türkiye’de Atatürk devrimleriyle çağdaşlaşma dönemi başlayıp, özellikle kadınlar, her alanda ve giyimlerinde de özgür oldukça, mâlum yobazlar “Cehennemde yanacaksınız” diye ayaklanmışlardı... Şimdi 21. yüzyılda, aynı mâlum yobazların ateşinde yakılmak üzereyiz...
Bunlardan biri Adalet Bakanlığı eski danışmanı, emekli hakim Nusret Çiçek, Vakit gazetesindeki köşe yazısında hüküm veriyor: “Kadınların pantolon giymeleri ‘cinsel teşhirdir’... Dar pantolon giyen kadın popolarındaki iğrençlik, Meclis’e taşınıyor.”
Çok yıllar önce Pakistan’ın Dawn gazetesinde bir karikatür görmüştüm: Bir yobaz, normal kıyafetli bir genç kıza çıkışıyor: “Senin perden, çarşafın nerede?..” diye. Kızın cevabı: “O perdenin senin gözlerinde olması gerek...”
Şimdi bu post-modern yobaz adama “O cinsel melanet, senin gözlerinde ve muhayyilende” demek gerek...

***

1908’de 31 Mart vakasından sonra zamanın Kalem dergisinde çıkan bir resim: İrtica ayaklanmasını bastıran “Hareket ordusu” subayları, bir yobazı kulağından tutmuş götürüyorlar... Adam medrese ağzıyla, ayını çatlatarak soruyor: “Nereden mâ’lûm!..” ... Subay: “Mâ’lûm’undan mâ’lûm; yürü!..” diye herifi götürüyor! Bugün de bu adamların ne oldukları “mâ’lûmdan mâ’lûm” ... Zaman ve zemin müsait, Çiçek müsterih, “İktidarda bizimkiler var” diyor.

***

Başörtüsü ve tesettür bir insan için kişisel tercih meselesidir... Çağa, devrimlere ve bizlere ters gelse de karışmaya hakkımız yok. Ama şu var ki bu giyimler, sapık ve kem gözlülerin cinsel fantezilerini tahrik eder... Hele de yerlere kadar mantolar; çok sıkı giyilmişse!..
Ve gene bu “zemin ve zamanda” başka bir yobazlık örneği: Antalya Muratpaşa İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, kız ve erkek öğrencilerin, herhangi bir nedenle konuşmak veya ders arasında sohbet etmek için bir araya geldiğinde, yönetimin belirlemiş olduğu “1 metre” sınırına dikkat etmesini istemiş... Bu mesafenin altındaki yakınlaşmalar “cinsel istismar” nedeni olurmuş!.. 21. yüzyıl Türkiye’sinde böylesine bir kriter!..
Bu belgeli yobazlık sonra tevil edilmeye çalışılıyor... Kastedilen mesafe öğrenciler arasında değilmiş de kız öğrencileri istismar ve taciz edebilecek öğretmenlerle öğrenciler arasında olmalıymış!.. Özür kabahatten de büyük... Eğer evlatlarımızı emanet ettiğimiz öğretmenlerin cinsel sapık ve tacizci olmaları tehlikesi gerçekten varsa vay halimize!.. Gerçekten yandık!..
Fakat tacizden korunma alanı öğretmenlerle öğrenciler; kız veya erkek öğrenciler arasında da olsa, gülünç yönleri var... Öğretmenler aman sınırı aşmayayım diye, müdürler de kontrol için ellerinde mezuralarla dolaşacaklar...
Bu “korunma alanı” kamu alanında, tramvay ve otobüslerde nasıl uygulanacak?.. “Harem-selâmlık” perdesi ile mi?!!
Bu kriter üniversitelerde nasıl uygulanacak? Velhasıl zırva tevil ve mazeret kabul etmiyor.

***

Mustafa Kemal, otuzlu yıllarda, muhtelit, yani kız-erkek eğitim veren bir okulun bir sınıfına girer ve hemen öğretmene çıkışır: “Kızlarla erkekleri neden ayrı oturtuyorsunuz?..” diye. Yıl otuzlar ve O Mustafa Kemal... Şimdi ise 21. yüzyıl ve iktidarda AKP var...
Cümle yobazlara, asıl cinsel sapıklara hatırlatayım: “Memnu meyve”, yasak olan şeyleri yapmak tutkusu, Âdem ile Havva’dan beri vardır... Böylesine yasaklar cinsel taciz ve istismarları önlemez; artırır... Eğer Türkiye’de bugün böyle haller varsa, bunun sebeplerini toplumdaki cinsel tatminsizlik, cinsel eğitimsizlikte aramak ve çözümü orada bulmak gerek...

***

Bu anlayış, bu “trend” devam ederse, falakalı mahalle mektepleri açılır.. Bevvaplar değneklerle, mezuralarla dolaşırlar... Kızlar okula gönderilmez, evlerinde otururlar. Çocuk yaşlarında evlendirilmeyi beklerler... Evlenince de kocalarından dayak yerler. Asli görevleri en az 3 çocuk doğurmak!
Kadınlara şiddetin kökenleri de asıl bu zihniyette... Kısacası kadını sadece bir “seks objesi-kölesi” olarak görmekte!..

Altemur Kılıç
Yeniçağ
Tags

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)