Demokrasi sopasını kaldırın da konuşalım artık

Sevgili okurlar; geçen haftayı son yılların en büyük acısıyla geçirdik. Üst üste gelen terör saldırıları sonucu 40’ın üzerinde evladımızı kalbimize gömdük. En büyük kaybı ise Hakkari ve Çukurca’da aynı anda yapılan saldırılar sonunda verdik. Tüm Türkiye yasa boğuldu. Ama tekrar çok büyük bir tartışma başladı.

Saldırıların anlamı

Kamuoyunun hiç akıl erdiremediği bir gerçek var; Kürt halkının hakları konusunda herkes çabalarken, bu konuda en şahin olan siyasi örgütler bile “çözümden yana” olduklarını söylerken, PKK neden şiddet ve kandan bu kadar medet umuyor? 24 askerin daha şehit olması ana dilde eğitimi sağlayacak mı?

Kürt açılımı projesi

Sorunun kaynağını AKP’nin büyük olasılıkla Amerika’dan aldığı tavsiye ile başlattığı “Kürt açılımı” oluşturuyor. İktidar açılıma kalkıştı ama, ortaya hiçbir somut öneri koymadı. Önerileri muhalefetten ve Kürt siyasi hareketinden bekledi. Onlardan gelen önerilerin de hiçbiri hakkında yorum yapmadı.

Başıboş kaldı

AKP iktidarı açılımın içini doldurmayınca, sorun serseri mayın gibi ortalıkta dolaşmaya başladı. Habur bozgunuyla iktidar ne yapacağını şaşırmış hale geldi. Meydan, iktidar adına konuşan maskeli liberallere ve biat etmiş yandaşlara kaldı. Onlar da çözüm üretmek yerine demokrasi sopasını kullanmaya kalktı.

Demokrasi ile dövmek

Aslına bakarsanız maskeli liberallerin de biat etmiş yandaşların da çözümle ilgili hiçbir somut önerileri yok. Ama adeta sopa gibi kullandıkları demokrasi, hukuk ve insan hakları kavramlarıyla kendileri gibi düşünmeyen herkesi dövmeye kalkıyorlar. Hiçbir konuda net bir fikir söyleyemiyorlar.

En güzeli müzakere

Parlak sözlerle demokrasi nutukları çekenler, somut çözüm önerileri önlerine geldiğinde topu hemen taca atarak “müzakere yapılmalı” diyorlar. Müzakere son dönemlerde siyasetin sihirli kelimelerinden biri. Başınız sıkıştığı an müzakereden söz edersiniz ama neyi müzakere edeceğinizi söylemezsiniz.

Ana dilde eğitim

Örneğin bazı Kürt siyasetçileri “ana dilde eğitim-öğretim” konusunda çok ısrarcı ve kararlı. İktidar adına Kürt sorununu tartışan sözde demokratlar bu talebin altından girip üstünden çıkıyorlar ama şu ana kadar hiçbiri “Evet bu yapılmalı” ya da “Hayır böyle bir şey olmaz” demedi, diyemedi. Garip değil mi?

Kafaları karıştırmak

Çünkü amaç kafaları karıştırmak. Hiçbiri cesur ve kararlı olmadığı için somut bir fikrin arkasında duramıyor. Her yerde ve her fırsatta ısrarla soruyorum “Çözüm elinizde olsa ne yapardınız?” diye. Ekranlardan da tanık oluyorsunuzdur, bu soruma henüz hiç cevap almış değilim. Ama hep soracağım.

Soru sorarsan

Bunların dayattığı konuların dışına çıkıp Kürt sorunu hakkında sorular sormaya çalıştığınız an organize bir şiddetle karşılaşıyorsunuz. Demokrasi düşmanı, ırkçı, faşist, darbeci, statükocu ilan edilmeniz kaçınılmaz. Medyadaki hâkimiyetleri nedeniyle bu saldırılara karşı koymak da hayli zor oluyor.

Aklıma takılanlar

Örneğin benim gibi milyonlarca kişinin anlamadığı bir şey var. Kürtler ne istiyor? Ne yapılırsa tatmin olurlar? Bugüne kadar yapılanlar neden küçük görülüyor? Bunları sorduğunuzda malum kesimin dudaklarında aşağılayıcı bir gülümseme beliriyor. Cevap vermek yerine “Kürtlere niye düşmansın?” deniyor.

Çözüme giden yol

Oysa bu soruları sorarak sonuca ulaşacağımıza inanıyorum. Önce 1990’ların sonlarından itibaren elde edilen kazanımlardan başlamak gerek. Bu ülkede bırakın Kürtçe konuşmayı Kürt kelimesini kullanmak bile dava nedeni oluyordu. Kürtçe kasetler gizli gizli dinlenir, yakalanan kendini hapiste bulurdu.

Kürt kimliği sorunu

Artık kimse Kürtçe konuştuğu için soruşturmaya uğramıyor. Devletin Kürtçe yayın yapan televizyonu var. Kürt kimliğini taşımak kendini Kürt hisseden herkes için bir gurur kaynağı. Hiç kimse Kürt olduğu için itilip kakılmıyor, Kürt olmak okumaya, çalışmaya, ticaret yapmaya engel değil, değildi de zaten.

Demokratik çözüm

Kürt siyasetçilerin dillerinden düşürmediği, malum kesimin de hararetle desteklediği demokratik çözüm, eşit haklar gibi kavramları anlamak da mümkün değil. Demokratik haklar konusunda Kürtlere yönelik hangi kısıtlama var? Bunu Kürt olmayan diğer vatandaşlar kavramakta gerçekten zorluk çekiyor.

Sempati bulmuştu ama

Kürt olmayan vatandaşlar, geçmişte Doğu ve Güneydoğu’da yaşayan vatandaşların çektiği bazı sıkıntıları göz önüne alarak Kürt açılımı kavramına sempati ile bakıyordu ama, gelinen noktada milyonlarca kişi “Daha ne istiyorlar, beğenmiyorlarsa çeker giderler” demeye başladı ki, işte bu büyük tehlikedir.

Bitmek bilmiyor

Kürt siyasetçiler demokratik çözüm istiyorlar ama son 15 yıldaki kazanımların hiçbirini de görmeye yanaşmıyorlar. Bu da diğer vatandaşlarda “Ne verilirse verilsin asla yetinmeyecekler, her seferinde bir başka şey daha isteyerek sorunu bitirmeyecekler” düşüncesine neden oluyor.

İktidar şahinleşecek

Görünen köy kılavuz istemez. Son saldırılardan sonra iktidarın daha da şahinleşeceği ve bunun çok sayıda ölüme yol açacağı kesindir. Nitekim ben bunları yazarken öldürülen PKK militanı sayısı 100’e yaklaşmıştı. İktidar başkasını yapamaz. Eğer devlete karşı isyan bayrağı açılmışsa bunu bastırmak zorundadır. Çaresizdir.

Devlet budur işte

Sırf bu iktidarı destekleyerek kendi çıkarlarını artırmak isteyenler, geçmişe dönüp terörle mücadele eden herkesi hain ilan eder, uyduruk belgelerle hapse atarken bugünleri düşünmemişlerdi herhalde. Oysa devlet budur işte. Başında kim olursa olsun ayaklanmaya karşı göstereceği refleks hep aynıdır. Bunu durduramazsınız.

Gelin namuslu olun

Şimdi bir çağrı yapmak istiyorum; gelin biraz namuslu olun, dürüst davranın. Barış, demokrasi sloganlarının arkasına sığınıp sağı solu demokrasi sopası ile dövmeye kalkmak yerine sorunun çözümü için somut sözler söyleyin. Cesur olun. Biraz ahlak, vicdan açısından bakın olaylara. Sizin yüzünüzden nice gençler ölüyor çünkü.

Ve gerçek demokratlara

Türkiye’nin gerçek demokratları, hukuka ve insan haklarına bağlı gerçek aydınları da artık üstlerindeki ölü toprağını atarak seslerini yükseltmelidir. Türkiye’ye musallat olmuş bir avuç kendini bilmezin demokrasi sopası ile hepimizi dövmesine artık izin vermemelidir. Gerçek aydınların da korkmadan, çekinmeden, namuslu ve dürüstçe ortaya çıkması artık tarihi bir görev olmuştur.

Deprem felaketi

Haftanın son günü Van’dan gelen deprem haberiyle sarsıldık yine. Van ve özellikle Erciş’te çok sayıda bina yıkıldı pek çok vatandaşımız hayatını kaybetti. Onca uyarıya rağmen yeni yapılan çok katlı blokların çökmesi ise üzerinde çok durulacak bir konu. Tüm halkımıza başsağlığı, yakınlarını kaybedenlere sabırlar dilemekten başka bir şey gelmiyor elimizden şu anda.

Hepinize iyi haftalar dilerim...

Can Ataklı
Vatan

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)