Erdal Atabek yazdı:"Türkiye Cumhuriyeti’nin 88 Yılı…"


1. BAĞIMSIZLIK: 1923 yılında Türkiye Cumhuriyeti ‘bağımsız devlet- bağımsız ulus’ ilkesi üzerinde kuruldu. Kurtuluş Savaşı’nın her evresinde bağımsızlık vurgulanmıştır. Lozan Antlaşması ise bağımsızlığın büyük çabalarla kazanılmasının ilanıdır.
88 yıl sonra ülkemiz dış güçlerin politik güdümünde, küresel pazar ekonomisine bağımlı durumdadır. Bu denli bağımlı duruma geliş, kuruluş ilkelerinin yürürlükten kaldırılışı demektir.
2. ULUSAL BİRLİK VE BÜTÜNLÜK: Cumhuriyetimiz bu ilke üzerine kurulmuş, her türlü ayrımcılığın üstünde kalmaya özen gösterilmiştir.
88 yıl sonra ülkemiz etnik köken ayrımcılığı ile parçalanma yoluna sokulmuş, dindar olan ve olmayan ayrımcılığı ile de ulusal birliğimiz, bütünlüğümüz farklı bir tehditle karşı karşıya kalmıştır.
Açık biçimde siyasal iktidarın “bizden-sizden”, “bizimki-sizinki”, “yandaş-karşıt” ayrımcılığı yaşanmaktadır
3. LAİKLİK: 1923 yılında ‘laiklik’ temel bir ilke olarak kabul edilmiş, ülke yönetiminde ve insanların yaşam biçimlerinde din kurallarının egemen olmaması temel alınmıştır.
88 yıl sonra, laiklik dinsizlikle eşanlamlı sayılmış, ülke yönetimine de, yaşam biçimlerine de din kurallarının egemen olması “suyun kendi yolunda akması” olarak tanımlanmıştır.
4. LAİK EĞİTİM: Kuruluşunda eğitimin din etkisinin dışında bilim odaklı olması demek olan “laik eğitim” temel kural olarak uygulanmış, kız-erkek ayrımı kaldırılmıştır.
88 yıl sonra okullarda “Sünni İslam eğitimi” zorunlu kılınmış, din kökenli eğitim ve bu eğitimi yapan okullara her alan açılarak laik eğitim ortadan kaldırılmaya çalışılmıştır. Bu yolda da yürünmektedir.
5. ÇAĞDAŞ UYGARLIK YOLU: Atatürk’ün tanımladığı “çağdaş uygarlık yolu”, bilimin öncülüğünde Aydınlanma kültürünün yolu olarak tanımlanmış, bu yola da ulusal kalkınmayla gidileceği açıklanmıştır.
88 yıl sonra “çağdaş uygarlık yolu”, küresel güçlerin güdümünde gidilen piyasa kültürü olarak kabul edilmiş, ulusalcılık ırkçılık, laik bilim dinsizlik, Aydınlanma Batılılaşma olarak etiketlenip dindaşlık kültürü olarak yeniden tanımlanmıştır.
6. ÖZGÜR BİLİNÇLİ YURTTAŞLIK: Cumhuriyetin kuruluşunda “ümmet” anlayışının yerine konulan “yurttaşlık” kavramıyla özgür bireylerin yetişmesi hedeflenmiştir. Devletin yaklaşımı ve eğitim bu amaçla düzenlenmiş, kulluk ve itaat kültürünün yerine özgür düşünen yurttaşlık hedeflenmiştir.
88 yıl sonra “yeni Osmanlıcılık” olarak tanımlanan yönelişle itaat kültürü yeniden cemaatler ve tarikatlar eliyle topluma egemen kılınmaktadır. Bu itaat kültürü, içerde din temelli siyaseti iktidara taşıdığı gibi dış güçlerin de ülkeyi güdümlemelerini kolaylaştırmaktadır. Dış güçler kendi planları gereği bu yönelişi desteklemektedir.
7. YURTTA BARIŞ-DÜNYADA BARIŞ: Yeni Türkiye Cumhuriyeti sınırlarını belirlemiş, içerde ve dışarıda barış ilkesini benimsemiştir. Bu döneme kadar da bu ilke dikkatle yürütülmüştür.
88 yıl sonra bugün ülkemiz iç savaşa dönüşen terörle uğraştırılmış, gene dış güçlerin çıkarları için dış savaşlara sürüklenme tehlikesi altına sokulmuştur. Bu sürüklenişin temelinde bağımsızlığın kaybedilişinin yattığı unutulmamalıdır.
8. KORUYUCU HALK SAĞLIĞI: 1923 yılında ülkenin içinde bulunduğu koşullarla oluşan yaygın hastalıklarla mücadele edilerek birçok hastalıkla başarıyla başa çıkılmıştır. Bu mücadele “koruyucu halk sağlığı” anlayışıyla başarılmıştır.
88 yıl sonra, hastalıklardan korunma anlayışı terk edilmiş, “sen hasta ol, sonra tedavi ara” anlayışı ile tedavi edici hizmetlerin daha çok hasta, daha çok hastane, daha çok ilaç çıkmazına girilmiştir. Küresel ekonominin güdümündeki sağlık hizmetleri de bütünüyle “kimin parası varsa” anlayışıyla yönetilmektedir.
***
İşte Türkiye Cumhuriyetinin 88. yılında sekiz ana başlıkta gelinen yer.
Bu 8 başlık, 88 başlık da olabilirdi.
Şimdi, bütünüyle bakıldığı zaman Atatürk Cumhuriyeti’nin kuruluş ilkelerinden nasıl ayrı bir yola girildiği, eksenin değiştirildiği, başka temellerin atılmaya çalışıldığı görülmektedir.
İki temel eksenin birisi, küreselleşmiş dış güçlerin ekonomik çıkarları üzerine kurulan politik emellerinin payandası olmaktır.
İkincisi de, dışarıda din eksenli dış politika ve içerde de eğitimin, yaşam biçiminin ve sosyal kültürün din eksenli olarak yeniden düzenlenmesidir.
Bu iki eksenin bir süredir paralel gitmesi ülkedeki siyasal iktidarın durumunu belirlemiştir.
Elbette, 29 Ekim 2011 günü törenler yapılacaktır. Devlet büyükleri törende yerlerini alacak, her zamanki geçit törenleri yapılacak, parlak sözler söylenecektir.
Sonra, 30 Ekim 2011 gününden başlayarak toplum ülkenin gerçeklerini yaşamayı sürdürecektir.
88. yılı hangi duygularla kutlayacağız, ben biliyorum.
Siz de biliyorsunuz.

Erdal Atabek
Cumhuriyet
Tags

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)