Şaka gibi karar!

Yasemin (Şakacı) Küçükkaya, genç bir meslektaşım... 13 yıldır TRT’de muhabir olarak çalışıyor.

Bu kez kendi ailesini “haber” yapmış...

O günlerde 5 yaşındaki bir çocuk olarak pek de farkında olmadığı; ama Şakacı ailesinin kaderini toptan değiştiren 12 Eylül darbesini anlatmış...

Ankara’nın bir mahallesindeki hayatı, kutuplaşmayı, bu kutuplaşmanın darbeyle birlikte güçlendirdiği “muhbir vatandaş” sistemini, ağabeylerinin polis tarafından alınıp götürülüşlerini, işkenceleri, bunun onlarca yıl geçse de silinmeyen izlerini, bir babanın çocuklarını kurtarmak için nasıl çırpındığını paylaşmış...

Yani; Şakacı ailesinin bireylerinin kendi aralarında bile konuşmadığı, hesaplaşmadığı bir dönemin sayfalarını aralamış; araladıkça da başlarına gelen felaketin büyüklüğünü görmüş...

***


Ben dün tam bu kitapla ilgili düşüncelerimi yazmaya hazırlanıyordum ki internet sitelerinde bir haber gördüm.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 12 Eylül askeri darbesine ilişkin yürütülen soruşturma sonunda hazırlanacak iddianamede, şüpheliler Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya’nın darbe döneminde yaşanan işkence ve ölümlerden doğrudan sorumlu tutulmayacağına karar vermiş...

“Buyurun cenaze namazına” diyorsunuz değil mi?

Ben de öyle dedim...

12 Eylül döneminde on binlerce kişi, Şakacı ailesinin delikanlıları gibi işkenceden geçirildi...

Şimdi Başsavcılık diyor ki; “Darbecileri yargılayacağız ama yönetimleri sırasında meydana gelen işkencelerden sorumlu tutmayacağız...”

Peki o zaman hangi suçtan yargılanacak darbeciler?

“Darbe yoluyla siyasi iktidara el koymaktan?”

İyi de işkencelerde öldürülenlerin, sakat kalanların hesabı ne olacak?

Bunun da kolayını bulmuş Başsavcılık makamı:

Üç yüze yakın şikâyet dosyası, işkence yapıldığı öne sürülen illerin savcılıklarına gönderilecek ve ayrı ayrı yürütülecek...

Yani; işkencenin hesabı darbeyi yapanlardan değil, eğer bulunabilirlerse (ki; en küçük bir ihtimal bile vermiyorum) işkenceci polislerden sorulacak!

***


Geçen yıl yapılan anayasa değişikliğiyle ilgili halk oylaması sırasında ısrarla, “Bu referandum paketine iliştirilen ‘12 Eylül’le hesaplaşılacak’ maddesi bir aldatmacadan ibarettir. Göreceksiniz; bu paket yürürlüğe girdiğinde, ölümlerin, işkencelerin, baskının, zulmün hesabı sorulmayacak, tam tersine göstermelik soruşturmalarla 12 Eylül darbesini yapanlar tek tek aklanacak” demiştim.

Ne yazık ki bu yola girildi ve darbeciler işkence suçundan muaf tutuldu!

Geçen yıl “Yetmez ama evet” diye bas bas bağıran ve iktidarın tuzağına düşüp yargının siyasallaşmasına neden olan düzenlemeleri görmezden gelen tatlı su solcularına, saf ülkücülere ve liboş yazar takımına soruyorum:

Kendinizi tecavüze uğramış gibi mi hissediyorsunuz; yoksa hâlâ hiçbir şeyin farkına varmayacak kadar bozuk mu gözünüz?

***


Yasemin Küçükkaya’nın kitabında anlatılan dramları sadece Şakacı ailesi değil; on binlerce aile yaşadı...

Büyük bir travmaydı bu ve bıraktığı izler asla silinmedi.

Şaka değil gerçekti!

Şimdi ise asıl şakayla (!) karşı karşıyayız:

Yüzden fazla subay darbe planı hazırlamaktan cezaevinde... Üstelik plan yaptıkları bile kesin değil... Ama gerçek darbecilerden işkence suçunun hesabı sorulmayacak...

Neden?

Çünkü yaptıkları anayasa ile bunun zırhını sağlamışlar!

Bu şaka da; sırf “İşkencecilerden hesap sorulsun” diye koşa koşa sandığa gidip “Evet” oyu verenlere armağan olsun!


****


DARBE ŞAKACILARI SEVMEZ

Türü: Anı

Yazarı: Yasemin Küçükkaya

Yayımcı: Cumhuriyet Kitapları

Baskı tarihi: Eylül 2011

Sayfa sayısı: 166

Kitapçı fiyatı: 12 lira

İnternet fiyatı: 10.2 lira

Kişisel not: Yazarla tanışıyorum

*****


En uzun tekzip metni!

İklim Bayraktar’ı artık çoğunuz biliyorsunuz; adı Oda TV baskını sırasında bolca anılan kadın gazeteci...

Deniz Baykal’a komplo kurduğu iddia edilmiş ve bu yüzden medyanın büyük bir bölümü tarafından hayata geçirilen linç girişiminin hedefi olmuştu...

İklim Bayraktar, “O dönemde herkesi konuşturup bana hakaret ettirdiler ama bir tek beni konuşturmadılar” diye isyan ediyor gazetelere ve televizyonlara...

Suçlamalar karşısında o kadar dolmuş ama söylemek istediklerini anlatacak yer bulamamış ki; sonunda ortaya bu uzun kitap çıkmış...

Zaten İklim Bayraktar’ın kendisine yönelik tüm suçlamalara ve eleştirilere yanıt verdiği kitap, medyaya toptan gönderilen uzunca bir tekzip metnine benziyor...

Elbette, yaşadığı kâbus gibi geceleri de anlatıyor ama... Kitabın genelinde, haklı olduğuna inanan savaşçı bir kadının dik duruşu var.

Bu kitap; özellikle CHP’deki perde arkası ilişkileri merak edenler için oldukça fazla “malzeme”ye sahip...

Bana göre en büyük kusuru; yazarın bol tekrar hatasına düşmesi ve sayfa sayısının bu yüzden 600’leri aşmış olması...

Konu hazır buraya gelmişken; İklim Kaleli’nin özelinde tüm genç yazarlara bir hatırlatmada bulunmak istiyorum:

Sırf kalın bir kitabınız olsun diye okurun zamanını ve parasını havaya savurmasına neden olursanız...

İkinci kitabınızı sadece kendiniz okursunuz!

SIRA BENDE

*****


Türü: Anlatı

Şairi: İklim

Bayraktar

Yayımcı: Kronos

Yayınları

Baskı tarihi:

Ekim 2011

Sayfa sayısı: 616

Kitapçı fiyatı: 23 lira

İnternet fiyatı: 19.5 lira

Kişisel not: Yazarla tanışmıyorum.

Mustafa Mutlu
Vatan

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)