Saraydakilere hak, dışarıdakilere günah!

Osmanlı merakının ve tutkusunun son birkaç yıldır hortlaması, televizyonlardaki “saray dizileri”nden sonra bu konuda yayınlanan kitapların sayısının da artmasına yol açtı…

Özelikle Muhteşem Yüzyıl’ın estirdiği hava, Harem Dairesi’ni yeniden hayatımıza soktu.

Bu konuda neredeyse ayda bir yeni kitap yayınlanıyor; yüzlerce yıl gerilerde kalan aşklar, hayal kırıklıkları, kavgalar, ihtiraslar meraklı gözlerin emrine sunuluyor!

Bu konudaki son kitap; gazeteci ve tarihçi büyüğümüz Ergun Hiçyılmaz’dan geldi…

Hiçyılmaz’ın kitabında sadece harem değil; aynı zamanda sarayların mimari yapıları, yemekleri ve düzeni, harem mektupları, saray doktorları, düğünleri ve eğlenceleri de anlatılıyor…

Ancak bu kitabın en önemli farkı; saray hayatının yanı sıra; Osmanlı toplumunun cinsel hayatına ilişkin kesitlere de yer veriyor olması…

Hamamlar, tellaklar, genelevler, saraylar, civelekler, baltalar; hatta ilk pornografik yayınlar da detaylı bir şekilde gözler önüne seriliyor.

Kısacası bu kitap; saraydakiler için sıradan ve hatta hak olan bazı şeylerin, sokaktaki vatandaş tarafından yapıldığında nasıl günaha ve yasağa dönüştüğünü gösteriyor!

Ergun Hiçyılmaz’ın araştırmacı kimliğine, Osmanlı konusundaki bilgi birikimine, anlatımının renkliliğine şapka çıkartarak; kitapta beni rahatsız eden bazı “çapak”lara geçmek istiyorum:

Bu kitabın üzerinde, türünün “tarih” olduğu yazıyor…

Ama genellikle anlatılan olayların hangi dönemlerde geçtiği belirtilmiyor… Yazar; anlattığı karakterlerin toplum tarafından çok iyi bilindiğini düşünüyor olmalı ki; tarih vermiyor…

İşin kötüsü verdiği tarihlerde de dizgi hatası karşımıza çıkıyor ve 34’üncü sayfada olduğu gibi 1840 yerine, 1940 yazıyor.

Bu; bana göre bilimsel iddia taşıyan bir tarih kitabı için büyük bir gaf…

Diğer bir çapak ise romanda kullanılan dilde ortaya çıkıyor…

Hikâye kipiyle, yani “yapıldı, edildi”yle anlatılan bir olay, birdenbire önce “mişli geçmiş zaman”a, sonra “geniş zaman”a dönüveriyor…

Bu da okuyucuyu rahatsız ediyor, kitaptan ve anlatılanlardan uzaklaştırıyor…

Üçüncü hata, bazı bölümlerin başlıklarının, anlatılanlarda yer almaması... Örneğin 26’ncı sayfada “Esir Pazarından Paris’e” başlıklı bir bölüm var ama 10 satırlık anlatıda, bu başlığın neden atıldığına dair bir ipucu bile yok… Ya inanılmaz bir makasın devreye girdiğini ve anlatılan hikâyeyi kesip attığını; ya da yazarın bu bölümü yazarken başlığı unutup farklı bir konuyu anlattığını düşündürüyor bu hata…

42’inci sayfadaki bölüm, “Yedinci Kadın Efendilik Makamı Neden Kaldırıldı?” başlığını taşıyor; ama okuduğunuzda kaldırılan makamın “Altıncı Kadın Efendilik Makamı” olduğu görüyorsunuz.

Yazım yanlışları ise inanamayacağınız kadar çok…

Örneğin 43’üncü sayfanın birinci satırında “Hanım”ın yerine yazılan “Hamın”ı anlamak için bayağı bir kafa patlatmam gerekti.

Tamam; Türkiye’de basılan kitap sayısındaki ve satış rakamlarındaki artış sevindirici… Ama ne yazık ki özensizlik de eser ve baskı sayısına paralel olarak artıyor ve para vererek aldığınız kitabı okurken ya sinir krizi geçiriyorsunuz ya da kitabı kapatıp bir daha elinize almamak üzere bir yere koyuyorsunuz.

Diyelim ki yazarlar defalarca okudukları halde bazı hataları görmüyor… İyi de kitap künyelerine adlarını yazdıran editörler ne yapıyor?

Örneğin yukarıda anlattığım kitabı bir kez bile okuyan bir editörün; bu hataların tamamını görmesi ve düzeltmesi gerekmez miydi?

Pazardan aldığınız domates çürük çıkarsa götürüp esnafın başına atarsınız…

Aldığınız buzdolabında çizik olduğunu fark etseniz, iade edersiniz… Ama kitap okurunun böyle bir şansı yok…

“Ayıplı” ürünü aldığı zaman, “Bana paramı geri verin ya da bu kitabı düzgün yazılmış başka bir kitapla değiştirin” deme hakkımız olmalı…

Ne yalan söyleyeyim; bu konuda yayıncılardan umudumu kestim; tüketici derneklerine çağrıda bulunmak istiyorum:

Lütfen şu işe siz bir el atın da bu ayıp artık bitsin!

***

AVRAT PAZARINDAN HAREME *****

Türü: Tarih

Yazarı: Ergun Hiçyılmaz

Yayımcı: DESTEK

Yayınevi Baskı tarihi: Eylül 2011

Sayfa sayısı: 352

Kitapçı fiyatı: 22 lira

İnternet fiyatı: 18.7 lira

Kişisel not: Yazarla tanışmıyorum.

*****

İzmir, muhabbet ve yemek!

Dr. Serdar Şahinkaya bir ekonomist… Ama tüm İzmirliler gibi doğup büyüdüğü kente, yemeklerine, insanlarına âşık… Buna bir de “muhabbet yeteneği”ni ekleyince; ortaya keyifli bir kitap çıkmış…

Klasik bir yemek kitabı değil Mutfaktan Sofraya…

Özellikle deniz ürünlerine düşkün olanlara okumalarını öneririm…

Ve elbette bir de İzmirlilere…

Çünkü bu kitapta çocukluk kahramanlarını bulacaklarından ve dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar buram burum İzmir kokusu duyacaklarından eminim.

Ve son not:

Şahinkaya ekmeğini yazıdan kazanmıyor… Ama bu kitap; ekmeğini yazarak kazanan birçok kalemin yazdığı kitaplara inat neredeyse hatasız…

Kendisini yürekten kutluyorum.

***

MUTFAKTAN SOFRAYA *****

Türü: Yemek

Yazarı: Serdar Şahinkaya

Yayımcı: İMGE Kitabevi

Baskı tarihi: Eylül, 2011

Sayfa sayısı: 175

Kitapçı fiyatı: 9 lira

İnternet fiyatı: 7,5 lira

Kişisel not: Yazarla tanışmıyorum


Mustafa Mutlu
Vatan

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)