Abbas Güçlü yazdı:"Atatürk’ü ne kadar anlayabildik?"

Dün gün boyu Atatürk konuşuldu. Atatürk yaşandı. Atatürk sorgulandı. Saat dokuzu beş geçe araçlar kornalarını çalmaya başladı, bayraklar yarıya indi, vatandaşlar da saygı duruşunda bulundu.
Başka yerlerde nasıldı bilmiyorum ama benim olduğum yerde, kırk yıl önce neyse bugün de aynı, saygı ve sevgi vardı Atatürk’e...
Peki, aradan geçen bu 73 yıllık süreçte kendisini yeterince algılayabildik mi?
Evet demek o kadar zor ki!..
Ne sevenleri ve kendisine toz kondurmayanlar onu yeterince anladı ne de ismini duyunca tüyleri diken diken olanlar..
Oysa onu tanımak hiç de zor değildi.
Bırakın söylemlerini, yaptıklarına bakmanız yeter de artardı.
Onu bile yapmadık...
Ve bir gün olsun, peki o olmasaydı, yaptıklarını yapmasaydı, şu anda hangi noktada olurduk sorusunu kendimize sormadık.
Sorsak da üzerinde durmadık. Dursak da bunu başkalarıyla paylaşmadık...
Atatürk’ü anlamak için bırakın tüm yaptıklarını, sadece kendi çerçevenizden bakmak bile fazlasıyla aydınlatıcı olur.
Demokrasi, hukuk, din, eğitim, sanat, modernleşme, tarım, savaş, barış hangi konuyu ele alırsanız alın, tek bir konuda yaptıkları bile tek başına onu anlamaya ve büyüklüğünü görmeye kâfi gelir...
Örneğin eğitimi ele alalım. Cumhuriyet öncesinde okullaşma oranları kaçtı, bugün kaç? Okul, öğretmen, öğrenci sayıları dün neydi, bugün ne? Yetişmiş eleman sayısı dün ne kadardı, bugün ne kadar?
En önemlisi de öğretmene verilen değer dün neydi, bugün ne?..
İşte size çok çarpıcı bir anekdot:
Yıl: 1923
TBMM’de milletvekillerinin maaşları düzenlenecek...
Mustafa Kemal’e soruyorlar; “Sayın Başkanım vekil maaşları ne olsun?”
M. Kemal şöyle diyor: “Öğretmen maaşlarını geçmesin.”
Peki ya şimdi?
Öğretmenlerin halini ne siz sorun ne de ben anlatayım...

Yıkmak için daha ne bekliyoruz?
Dün bir kez daha deprem acısıyla yandık, tutuştuk. Olacağı belliydi. Çünkü uzmanlar, fay hatlarının birbirbirini tetiklediğini günlerdir söylüyor. Peki ne önlem aldık?..
Altı doldurulmayan demeçlerden geriye ne kaldı?
Hani çürük binalar, bir an önce tespit edilip, hiç kimsenin gözünün yaşına bakılmadan bir bir yıkılacaktı?
Bunun gerçekleşmesi için daha kaç deprem yaşamamız, daha kaç can vermemiz gerekiyor?..
Bıktık artık. Ne yapılacaksa yapılsın artık. Mazeret değil, icraat istiyoruz. Ve sadece Van’da değil. İstanbul’da, Afyon’da, Antakya’da. Yani tüm Türkiye’de.
Deprem riski nerede yok ki?
Ve hâlâ neyi bekliyoruz?..

YÖK Başkanı gidici mi?
YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan’ın görev süresi yakında doluyor. Bir kez daha atanabilir mi? Yasal olarak mümkün. Ama Ankara’dan gelen duyumlar, görev süresinin uzatılmayacağı yönünde. Ancak hiç belli olmuyor. Gider denen kim varsa, daha da kalıcı oluyor. Tıpkı YÖK gibi...
Başkan Özcan‘ın son verdiği röportajlar, sanki veda gibi. Yani o da kendisini gidici olarak görüyor. Peki, o zaman o koltuğa kim oturur?
Bunu tahmin etmek gerçekten de çok zor. Çünkü 4 yıl önce bu soru sorulduğunda, ortaya 100 tane isim atılmış ve Yusuf Ziya Özcan hiç kimsenin aklına gelmemişti ve geldi koltuğa o oturdu. Tıpkı ÖSYM Başkanı Ali Demir gibi...
İşte bu yüzden Başkanlık için adı geçen isimlerin hangisini yazsak yanıltıcı olabilir...
Ak Parti iktidarı, 10 yılda farklı alanlarda önemli icraatlarda bulundu. Büyük değişimler sağladı. En başarısız olduğu alan ise Çelik dönemi hariç, hiç kuşkusuz eğitim ve öğretim...
Yeni dönemde, bu konuya çok önem veriliyor. Ömer Dinçer’in Milli Eğitim Bakanlığı’na getirilmesi de bunun en açık göstergesi.
Sanıyorum yeni dönemde YÖK, ÖSYM, TÜBA ve rektör atamalarında da çok daha reformist isimler tercih edilecek...
Peki, YÖK Başkanı Özcan başarılı mıydı?
Zamanı geldiğinde bu konuda elbette daha ayrıntılı değerlendirme yaparız. Ama kendi ifadelerine göre, bir misyon için getirilmişti ve bunu başarıyla gerçekleştirdi. Yani kendine göre de, onu göreve getirenlere göre de başarılı.
Bilim dünyası ve kamuoyunun ne düşündüğü ise kimin umurunda ki!..
Özetin özeti: Atatürk bile kendisini anlatamadıysa, gerisi ne yapsın? Önyargılar yıkılmadan da bırakın Atatürk’ü birbirimizi bile zor anlarız. Oysa kutuplaşmanın değil, her zamankinden çok daha fazla birbirimizi anlamamız gereken zor bir dönemden geçiyoruz...

Abbas Güçlü
Milliyet
Tags

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)