Altemur Kılıç yazdı:"Kaderimizi tayin eden adam"

Gazi Mustafa Kemal Atatürk öleli 73 yıl olmuş. Onun “altın yıllarını” yaşamış bizler hiç ölmeyeceğine inanırdık... Ağır hastalığı ve o sıra yayınlanan sağlık raporları mukadder sonun habercisi olmuştu; ama gene “O ölmez” diyorduk.
Öldüğünü 10 Kasım 1938 sabahı Robert Kolej’in yemekhanesinde, Musevi bir arkadaşımızın “Babamız öldü” diye hıçkırarak ağlamasıyla öğrendik. Hepimiz babasız kalmıştık!.. Artık her şey Türkler için de, bütün dünya için de eskisi gibi olmayacaktı. Atatürk’ün ölümüyle sadece Türkiye’de değil, bütün dünyada bir devir kapanmıştı.
Ailemiz için de artık başka bir dönem başlıyordu. O gün, anam Koleje beni teselliye geldi. Birbirimize sarılarak yarıya indirilmiş bayrağımıza bakarak ağladık. Anam da Ankara’da Mustafa Kemal’in çevresinde bulunmuştu; ama asıl, babam Kılıç Ali, Ona,1919’da Sivas’da katıldıktan sonra 10 Kasım 1938 sabahına kadar ailesini, çocuklarını ihmal etmek pahasına, yanından ayrılmamış, canını siper etmişti. Tıpkı kardeş çocuğu, Yaveri Muzaffer gibi. Ben Atatürk’ü ve Atatürk sevmeyi babamdan ve amcamdan öğrendim; âdeta bir aieleydik... Babam aile sorunlarında onun tavsiyelerini dinler, Atatürk de bizim okul durumlarımızla yakından ilgilenirdi.
Babam da, amcam da Atatürk öldükten sonra eskisi gibi olamadılar; yıllarca yasını tuttular. Babam her 10 Kasım’da Atatürk’ün son anlarını, “Saat kaç?” sorusuna cevap vermesini ve son defa ellerini tutuşunu yaşadı!

***

Evet ben Mustafa Kemal ile doğdum. Çocukluğum onun altın yıllarında, gençliğim de onun son yılında geçti... Onu yakından görmüş olmak, “Gel buraya çocuk” veya “Demir” diye yanına çağrdıktan sonra ekseriya tarihten imtihan etmesi ve güreştirmesi hayatta mazhar olduğum en büyük hatıralar ve mutluluklardır! Ama, sadece ben değil, bizim artık nesli tükenmekte olan Atatürk döneminde yaşamış olanlar!’

***

Ben bugün Atatürk konusunda bazıları gibi beylik ve âdet yerini bulsun diye konuşacak-yazacak değilim. Onun büyüklüğünü anlatmaya gücüm yetmez. Framsız yazarı Benoit Michele’in dediği gibi: Atatürk’ün yaptıklarının bir tanesi başaran, Dünya çapında “Büyük” olurdu.
Ve Amerikalı gazeteci Cleremce Kç Sterit’in dediği gibi Atatürk “Türklerin kaderini tayin etti... Mâkûs talihimizi yendi.”

***

Fakat Atatürk’ü hiç sevmedikleri, özümsemedikleri halde, bu sabah Anıtkabir’inde, Onun huzurunda “sap gibi” duranların içlerinden ne geçirdiklerini çok iyi biliyorum... Cunhuriyetini, Anıtkabir’i kabiri ile birlikte nasıl yıkarız diye tasarılar yapıyorlardır!..

***

Atatürk öldükten sonra uzun süre matem tuttuk; matemı uzun sürdü. Her 10 Kasım’da çoğu yasak savma kabilinden beylik sözler söylendi; yazıldı....Ama artık matem bitti.. Artık Atatürk yaşadı diye bayram etmemizin zamanı...
Fakat bayram etmeyecekler de var. O: onlar şimdi kıyısından köşesinden Atatürk’ü ve eserlerini yıkmaya çalışıyorlar... Yıllar geçtikçe sayıları artacak, neler söyleyecekler ve yazacaklar?..
Hatta belki de 10 Kasım sabahları saat dokuzu beş geçe sirenler çalmayacak... Fakat her halde millet onu unutmayacak...
Atatürkçüler, Cumhuriyeti emanet ettiği gençler; bugün Ona ve eserlerine sahip çıkmalı; antlarını tekrarlamalıdırlar. Ben inanırım ki, Atatürk Türkiye için parlayan bir yıldızdı... O yıldızı ve ateşini söndürmeyin...

***

Atatürk’ün her alanda ve her konuda vecizeleri var... Ama bence ikisi önde gelir: “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir”. “Milletimizi çağdaş medeniyet seviyesinin üstüne çıkaracağız” ve “Ne mutlu Türküm diyene”...
Onunla konuşan Amerıkalı gazeteci Dorothy Thomson bana ve rahmetli Abdi İpekçi’ye anlatmıştı: Mustafa Kemal’e sormuş: “Size diktatör” diyorlar; doğru mu?.. Mustafa Kemal gülümsemiş: “Madam, demiş, ben diktatör olsaydım siz bana bu soruyu sorabilir miydiniz?..” Ama hemen devam etmiş: “Evet ben bir diktatörüm; milletime çağdaşlığı dikte ediyorum...”

***

Bu yazı belki de benim son “10 Kasım” yazımdır. Evet Mustafa Kemal ile doğdum, Atatürk ile büyüdüm ve yaşadım. Onunla ölmek isterim. Fakat Namık Kemal’in dediği gibi: “Ölürsem görmeden millette ümmid ettiğim feyzi/Yazılsın seng-i kabrime vatan mahzun, ben mahzun”

Altemur Kılıç
Yeniçağ
Tags

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)