Bayram Dileğimizdir, Yüreğinizin Kıymetini Bilin...

Hem AKP siyasetine karşı olacaksın hem de mutlu ve huzurlu bir bayram kutlayacaksın, olmaz, çok şey istiyorsunuz… Bir de tersini düşünün, hem AKP siyasetinin mimarı olacaksın ve bizi yek ekmeğe muhtaç edeceksin, hem de mutlu ve güvenli bir bayram kutlayacaksın, bu da zor, bu da olmaz…
Aslında her iki taraftan da görünen budur ama farklıdır; biz bir lokma ekmek derdindeyiz, biz çocuklarımıza güvenli bir gelecek derdinde, biz satılan kaynaklarımızın ve ayrıştırılmaya çalışılan kardeşliğimizin derdinde, biz bağımsız ve özgür bir ülke derdindeyiz, doğru. Ve bugün biz, bu bayram günü, biz acımızı, derdimizi yüreğimize gömüp “bayramınız kutlu olsun” diyerek sevinmeye çalışıyoruz, kendi kendimize, bu da doğru. Ama ne yapalım, biz böyleyiz, yüreğimiz sağlam bizim, sağlam olduğu için de katlanıyoruz zaten bunca zulme, bunca acıya ve acımızdan güç, yoksulluğumuzdan güç almaya çalışıyoruz…… Olsun, umutsuz değiliz, en azından bu sağlam yüreklerimizle haklı olduğuna inandığımız bu yolda mücadele ederek yürüyoruz, çekinmeden ve de korkmadan…

Böylesi düşünen, yazan ve yaşayan insanlarımıza “deli bunlar” da diyen de olabilir… Öyle ya, almış bir AKP kasırgası sürükleyip götürüyor insanlarımızı ve bizler de direniyoruz buna, böylesi bir ortamda “deli” diyebilirsiniz bize, deseniz de haklısınız…

Ama bu noktada deli olan kimdir, iyi bilmeliyiz ve “kimdir bu deli” diye atalarımıza sormalıyız. Bakın ne diyor atalarımız bizim gibi deliler için:

“Ey Oğul! Haklı olduğunda mücadeleden korkma,

bilesin ki atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli derler…”

İşte bizim deliliğimiz budur; haklı olduğumuzda yılmadan, usanmadan, korkmadan mücadele etmektir…

Aslında madalyonun öbür yüzünde de görünen duygular budur ama bizden farklıdır, nasıl mı? Soralım size o zaman; Abdullah Gül kimdir? Cumhurbaşkanı. Kızına düğün yaptı, bu fakir halktan 500 milyar para topladı. Şehit ailelerine vereceğim dedi, ama vermedi, herkes tanıktır buna. Ama o, hala Cumhurbaşkanı ve bayram kutluyor…

Peki ya Recep Tayyip Erdoğan kimdir? Başbakan. O da oğluna düğün yaptı, Cumhurbaşkanlığı’ndan bir alt kademede olduğundan olsa gerek, o da 250 milyar para topladı bu yek ekmeğe muhtaç halkımızdan. Üstelik resmi kayıt altına aldırıp servet beyanında da gösterdi bunu; “oğlumun düğününde topladığım para”, diyerek. Bu da kayıtlardadır. Ama o, hala Başbakan ve bayram kutluyor…

Makamı Anayasa Mahkemesi Başkanı, adı Haşim Kılıç, o da yaptı aynısını, beraber yürüdükleri ile birlikte… Makamı Bakan, adı Ali Babacan, o da yaptı, o da yaptı aynısını kendinden önce yapanların… Makamı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, adı Kadir Toptaş ya da Topbaş… O da yaptı, İstanbul’da muhallebici kralı denilen Toptaş ya da Topbaş da yaptı aynısını… Oğlana sünnet para, kıza düğün para, herkese nişan para… Bir de “babalar gibi satarız” diyerek kaynaklarımızı satan bir Unakıtan vardı, o da aynısının tıpkısıydı… Ve hepsi hayatta…

Bugün bayram, Kurban Bayramı… Çoğumuzun kurban kesecek parası yok, belki de olmadı hiç, belki de kesmedik hiç, olsun…

Bugün bayram, çoğumuzun çoluk çocuğa elbise bayramlık alacak parası yok, belki de olmadı hiç, olsun…

Belki de kızanlar vardır bizlere, “sen ne biçim adamsın” diyerek, “üç kuruşun bile yok” diyerek, olsun… Takmayın kafanıza çünkü güçlü olan biziz, biz de yürek var, sadece bir yürek ama sağlam… Paradan ötedir bu, puldan ötedir bu, “nişan, düğün” deyip satmak ve satılmaktan da ötedir bu…

Bir bayram kutluyoruz, belki açız, olsun, bugün çorba içeriz yarın kuru fasulye yeriz, derken tatlısı da gelir, gelmiştir hep, bu ülkede yüreği sağlam olanlar hep kazanmıştır ve kazanacaktır… Ve unutmayınız ki güç bizdedir, cesaret bizdedir. Alıp eline Türk bayrağını haykıran bizde, içimizde… “Şehitler ölmez” diyen bizde… “Kahrolsun hainler, hain PKK” diyen bizde… “Hükümet istifa” diyen de bizde… Bir gün alıp başını gittiğinde bu satılmışlar, “dur, dur, dur” diyecek olanlar da bizde… Söylesenize kimde var bu güç, kimde var bu yürek?

Peki ya ötekiler? Hani şu nişan, düğün deyip halkı soyanlar, yaptıkları soygunlarla makam koltuklarında oturanların hali nicedir hiç düşündünüz mü? Korkuyorlar korkuyor… Uyuyamıyorlar, yarın gelip de “biri alır götürür, atar zindana” deyip uyuyamıyorlar… Elbet korkacaklar, elbet uyuyamayacaklar, çünkü suçlular… Aldıkları para haram, yedikleri ekmek haram, içtikleri su haram ama belki de en önemlisi yedikleri Kul Hakkı haram… Hepsinden geçtik ama Kul Hakkı deyince durmalı, çünkü “Allah karşıma gelmeyiniz” diyor, “Kul Hakkı yemiş olarak karşıma gelmeyiniz”…

Şimdi sorarım size, kuru ekmek mi yemeli yoksa Kul Hakkı, yetim hakkı mı?

Soruyorum sizlere, “şimdi bizler gibi ülkemiz ve çocuklarımız için endişe ettiğimiz için uyuyamamak mı iyi, yoksa yarın alıp götürürler zindanlara diyerek korkulu rüya mı görmek” daha iyi?

İşin özünde onlar da bayram kutluyor, biz de, biz de bayram kutluyoruz ama arada bir fark var; onlar her gün ölüyor korkulu rüya görerek, biz ise yüreği sağlam, belki hiç uyumuyoruz… Belki üzgünüz bir bayram elbisesi alamamış olmaktan, belki soframıza “fırında pişmiş bademli levrek” koyamamaktan üzgünüz ama olsun, yürek sağlam yürek!

Biz varız, dün de vardık, bugün de varız ve hep var olacağız, çocuklarımız da hak verecek bize, neyi, ne için yaptığımıza, alnımız açık, yüzümüz paktır bizim… Ama ya onlar, ama ya onlar, kendilerinden utanacak, sokağa bile çıkmayacaklar, çıksalar yüzümüzü döneceğiz, selam bile vermeyeceğiz onlara… Onlar çocuklarından utanacaklar, çocukları onlardan, onların parasını yediklerinden utanacak… Onlar eşlerinden utanacak, eşleri onlardan ve de eşleri halkın parası ile taktıkları pırlantalardan… Utanacak onlar Türk Milleti’nden, tarihinden, bayrağından, ordusundan, şehitlerimizden ve şehit analarımızdan… Bizim bu duygularımızı belki de en güzel Aziz Nesin anlatmış:

“Utanıyorum Şehidim, Utanıyorum, Yemekten, İçmekten,
Senin annen ağlarken gülmekten Utanıyorum!
Sanma ki; Unutuyor, Unutturuyoruz.
Unutanları barındırmaktan utanıyorum.
SEN; vatan için bizim için şehit olurken,
Seni Görmezden Gelenlerden Utanıyorum.”


Bugün bayram. Belki açız, açığız, olsun… Bugün bayram, belki üste yok, başta yok, olsun… Bugün bayram, belki içimiz kan ağlıyor, olsun… Kurban yok belki kesecek, olsun… Savunduğumuz fikirler ve düşüncelerimiz yüzünden belki de zor duruma düşüyoruz kendimiz, ailemiz, çocuklarımız, yakınlarımız, olsun…

Olsun kardeşlerim olsun, ne yazar, yüreğimiz sağlam bizim, haklıyız ve korkumuz yok kimseden… Milletimizin yetim hakkı, kul hakkı ile yapılan makamlarda oturup vatanı, toprağı, bayrağı satan canlılar olmaktansa, bu değerlerimiz uğruna ölen insan olmak daha yeğdir bizim için, canınızı hiç sıkmayın, yüreğinizi sağlam tutun, güç biziz…

Bugün bayram.

Yalnızlığından güç alıp güç olmuş bir milletiz biz!

Yoksulluğundan güç alıp Kurtuluş Savaşı vermiş bir milletiz biz!

Parasıyla değil, zenginliği ile değil, sahtekârlık ve aldatmacalarla değil, korkaklık ve kalleşlikle değil, yüreği ile Anadolu’yu vatan yapmış bir milletin evlatlarıyız biz, yüreğimiz sağlam bizim.

Bu zor günleri de atlatırız, doğan her gün umuttur bizim için, umut dolu yüreğimiz ise güçtür bizim için, bu yürek bizde var. Her millete, her milletin evladına, her ananın, her babanın evladına nasip olmaz bu yürek… Öyleyse ne mutlu bize, bayramsa bayram budur bizim için; sağlam bir yürek, ne mutlu bize…

Çeşme suyu Toros’un buz gibi kaynağı, kuru ekmek Trabzon’un çavdarı, bulursak bir lokma et Karaman’ın kuzusu, baş koyduğumuz sert yastık Adana’nın pamuğu, her şey gündür bize, güzeldir bize, bizde bu yürek olduktan sonra…

Gelin bu bayramı kutlayalım ve şu ezgiyle seslendirelim:

“Seversin dünyayı doludizgin, Ama o bunun farkında değildir…
Ayrılmak istemezsin ondan Ama o senden ayrılacak…
Yani sen elmayı seviyorsun diye Elmanın seni sevmesi şart mı, Değil…
Tahir’i Zühre sevmeseydi artık, yahut hiç sevmeseydi, Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden.
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da, hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil…
Bütün iş bütün iş Tahir ile Zühre olabilmekte, yani yürekte, yürekte gülüm yürekte…”

Erdal Sarızeybek

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)