Bayram ve 10 Kasım

SEVGİLİ okuyucularım, Kurban Bayramınız kutlu olsun. Artık eski bayramlar yok. İster ulusal, ister dini bayram okun, herkesin gözü takvimde.

Kaç gün tatil var!



Tatil günlerinin en babası, hiç kuşkusuz Kurban Bayramı… Dört gün olduğu için, hele salıya falan denk gelirse, yarım günü kaytarmak koşuluyla al sana dokuz gün tatil.

Bugün bazılarımız kurban kesecek, kestirecek

Acemi kasaplar yine devreye girecek. Yarından başlayarak haberleri okumaya başlarız.

“Bayramın ilk günü bin ‘den fazla acemi kasap kendini kesti.”
Önüne gelenin eline bıçak alıp kurban kesmeye soyunduğu bir ortamda, bu rakamın ülke düzeyinde üç bin’ e ulaşacağı kanısındayım. Belki bazıları kan kaybından ölecek. Tabii bunlar sadece hastanelere başvuranlar olacak. Ötekiler kayda girmeyecek.

Acemi kasaplar kolları sıvayıp kesime soyunduğunda, olan kurbanlık hayvanlara oluyor. Onların ıstırabı dakikalarca sürüyor, hayvanlara işkenceye dönüşüyor. Her yıl aynı olaylara tanık oluyoruz, içimiz parçalanıyor. Bir de çevre kirliliği var. Türkiye’nin her yerinde, özellikle büyük kentlerin park ve bahçelerinde yine korkunç manzaralara tanı olacağız.

Kelleler, deriler, bağırsaklar, etler ve akan kan, o pis koşullarda toprağın üzerine yayılacak ve bunlar kapanın elinde kalacak.

Din tüccarları özellikle derileri ele geçirip satmak için yine her yola başvuracak.

Mümkünse derinizi Türk Hava Kurumu’na verin.

Herkese iyi bayramlar, daha da önemlisi iyi tatiller diliyorum.





ATATÜRK NASIL ANILACAK
10 Kasım, büyük Atatürk’ün ölüm yıldönümü. Her yıl belli törenlerle andığımız Atatürk için artık kamu kuruluşlarında tören düzenlenmiyor.

AKP iktidarı Atatürk’ü unutturmak için elinden geleni ardına koymuyor.

10 Kasım günü olacaktan ben size söyleyeyim:

Anıtkabir’de zorunlu olarak protokol töreni yapılacak. Bazıları bu törene gitmemek için kendine göre bahaneler bulmaya çalışacak.

Sonra danışmanları onları uyaracak: “Aman efendim, gitmezseniz sorun çıkabilir. Bunların medyası üzerimize gelir.”

Mecburen, içleri kan ağlayarak gidecekler!

Bazıları, saygı duruşu sırasında içlerinden küfredecek:

“Ulan 29 Ekim günü buradaydık. 10 Kasım günü yine buradayız… Bizim başka işimiz yok mu? ne işimiz var senin önünde!”

***

Elimde Danıştay Başkanlığı tarafından bütün çalışanlara hitaben yayınlanan bir duyuru var:

“Kurban Bayramı kutlaması 10 Kasım 2011 Perşembe günü saat 14′te Genel Kurul salonunda yapılacaktır. Bilgilerini ve tüm çalışanlara duyurulmasını rica ederim.”

Peki, Danıştay, aynı gün o salonda Atatürk için kısa bir toplantı yapacak mı? Hayır!

Ama AKP‘nin seçtikleri gelene kadar her yıl böyle bir anma toplantısı yapılırdı.

Acaba öteki kamu kuruluşlarının herhangi birinde bu doğrultuda bir toplantı, kısacık bile olsa bir anma yapılacak mı?

Çeşitli kurumlarda çalışanlara sordum, hiçbirinde böyle bir uygulama için karar alınmamıştı.

İI ve ilçelerde ise Atatürk anıtlarına teneke çelenkler göstermelik olarak konulacak ve iş bitecek.

***

Türkiye’de Cumhuriyet kuruldu, nice devrimler yapıldı. O devrimler sayesinde uygar bir ülke olma yolunda ilk adımlar atıldı.

Şimdi ise açıkça, karşı devrim süreci yaşanıyor.

Adamlar Atatürk’ten öylesine korkuyor ki ellerine geçirdikleri devlet gücüyle onun ismini belleklerden silmeye kalkışıyorlar… Ve bunun toplumda yarattığı tepkileri bile görmezden gelmeye çalışıyorlar.

Artık milliliği kalmayan Eğitim Bakanlığı’nın ilkelerini kanun hükmünde kararname ile değiştirdiler.

Atatürk dönemi, devrimler, laiklik gibi ilkeler kaldırıldı.

En son, üç gün önce çıkardıkları yeni bir kanun hükmünde kararname ile yine aynı doğrultuda bir uygulama getirdiler:

“Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumunun kuruluş amaçları arasında yer alan Atatürkçü düşünceyi, Atatürk ilke ve devrimlerini yaymak ilkesi göz göre göre çıkarıldı.”

Bu işlerin sonu iyi gelmez.



***

10 Kasım günü Türkiye’nin dört bir yanında Atatürk’ü anma törenleri düzenlenecek. Burada göstermelik protokol törenlerini kastetmiyorum.

Onu halk anacak, millet anacak.

Ama en büyük uygulama Ankara’da gerçekleşecek. O gün Türkiye’nin kalbi Anıtkabir’de atacak.

On binlerce insanımız şimdiden otobüsler ayarladı, Ankara’ya akın edecek.

Bize gelen duyumlar var.

Polise emir verildi. Bu otobüsleri Ankara dışında durduracak, içeri sokmayacak.

Hükümetin böyle bir uygulamaya böyle bir rezalete göz yummayacağını umarım. Böyle bir uygulama karan verildiyse, bu emrin derhal geri alınması gerekir.

***



Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir ülkesinde, 73 yıl önce vefat eden bir devlet adamı, ülkemizdeki gibi anılmaz. Yanlış anlamayın, her 10 Kasım sabahı saat 9 u 5 geçe milletin kendiliğinden, içinden gelerek oluşan “Töreni” kastediyorum.

O gün o saatte sirenler çalar, yürüyen insanlar kaldırımlarda, araçlar caddelerde durur. Sürücüler araçlarından iner, Türkiye’de birkaç milyon insan bir dakikalık saygı duruşunda bulunur. Muhteşem, göz yaşartıcı bir olaydır.

Hükümet bu 10 Kasım günü için emir verip sirenleri de çaldırmayabilir. Göreceğiz.

Burada kişisel bir anım aklıma geliyor. Ankara’nın en işlek kavşaklarından biri Kuğulu park kavşağı’dır. Birkaç yıl öncesine kadar oraya beş ana yol açılırdı. O yoğun kavşakta trafiği yönetme görevi, bizim İbo dediğimiz trafik polisi İbrahim’e aitti.

İbo ilginç bir polisti. Şirin, göbekli, Kırıkkale’de yaşar. Her sabah otobüsle Ankara’ya gelir, görevi bitince akşam yine Kırıkkale’ye döner. Öğle yemeğini kavşağın hemen yanı başındaki bizim gazetede yerdi.

Her 10 Kasım sabahı saat 9′u 3 geçe falan İbo beş ana yolu kesiştiği o kavşağın tam ortasındaki yerini alır, bütün caddelerdeki trafiği durdurur, kendisi de selam dururdu. Tam o sırada sirenler çalmaya başlar, yayalar kaldırımda, insanlar araçlarından inerek saygı duruşuna geçerdi.

Ortaya gerçekten muhteşem bir manzara çıkardı.

İbo emekli oklu. Şimdi bunların döneminde görevde olup aynı şeyi yapsaydı, soluğu ya Eruh ya da Çukurca’da alırdı.



***

Evet, yüzbinlerce insanımız Perşembe günü Anıtkabir’e akacak, Türkiye’nin dört bir yanından gelen otobüslere Ankara’ya giriş izni verilecek mi. henüz bilmiyoruz. (Bunları yazmak bile ne kadar acı.)

Bildiğimiz bir tek şey var:

Ne kadar çaba harcarlarsa harcasınlar, Atatürk sevgisini bu milletin yüreğinden söküp atamayacaklar

Atamadıklarını onlar da görüyor ve bu yüzden sinir sistemleri bozuluyor.

Atatürk öyle kamu kurumlarını ele geçirmekle, kanun hükmünde kararnamelerle falan unutturulur mu? Böyle bir şey mümkün mü?

Sevgili okuyucularım, perşembe günü -hele Ankara da yaşıyorsanız-mutlaka Anıtkabir de olun. O göstermelik, birilerinin zorla geldiği protokol türeni saat 10 gibi biter. ‘Sonrasında, başta Anıtkabir olmak üzere Türkiye’nin her yerinde meydanlar ve yollar sizindir.

Ülkemizin neresinde olursanız olun, Atatürk’ü yok etmeye yeltenenlere karşı tepkinizi koyun. Bu ülkeyi ele geçirenlere karşı sesinizi yükseltin.



***

Emin Çölaşan’ın notu: Dünkü yazımda sizlere ilettiğim şiir kamuoyunda Neyzen Tevfik’e ait olarak bilinir. Atatürk’e hakaret edenlere ders veren o güzel şiiri yazanın Emniyet Başmüfettişi Mutlu Çelik olduğunu dün öğrendim. Kendisinden hem özür diliyorum, hem de kutluyorum, ellerine sağlık diyorum.


Emin Çölaşan
Sözcü
06 Kasım 2011

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)