Cennette ev almak için para verenler, oylarını vermez mi?

Kocaeli’nin Gebze ilçesinde 450 bin kişi yaşıyor...

Ortalama hesapla, 100-110 bin aile...

Çoğu ilçedeki sanayi kuruluşlarında işçi olarak çalışan bu insanların önemli bir bölümünün; bırakın yeni bir ev almayı, ay başını getirecek paraları bile yok...

Ve çoğu dini bütün insanlar...

***


Üçkâğıtçının biri çıkmış, “Biz peygamber soyundan geliyoruz. Bizden ev alan cennetten ev almış sayılır. Ev alırsanız hacca gitmiş kadar olursunuz’ diye bu dini bütün insanlara “hayali evler” satmaya başlamış...

Tam 1049 kişiyi etkilemiş ve milyonlarca lira, ayrıca bir o kadar da altın ve döviz toplamış...

Hayali sitenin adını da en başından koymuş ki, saflar oltaya vurmaya devam etsin:

Mollaoğlu Toplu Konutları!

Bir de “Peygamberoğulları” demeyi akıl etse, belki kurbanlarının sayısı on binleri bulacak!

Sonra ne mi olmuş?

Vın turizm... Ara ki bulasın!

***


Bu 1049 kişinin 296’sı biraz geç de olsa, dolandırıldıklarını anlayınca, savcılığa gidip suç duyurusunda bulunmuşlar...

Bu arada da ellerinde avuçlarında beş para kalmadığı için sefil olmuşlar...

Aradan yıllar geçmiş...

Ve önceki gece Kocaeli Asayiş Şube Müdürlüğü’ne bir ihbar gelmiş...

İhbara göre, bu “sahte peygamber torunu”, arabasıyla Gebze’den geçecekmiş...

Yani, bilinen deyimiyle, “katil kan kokusunu özleyip, olay mahalli”ne uğrayacakmış...

İhbar doğru çıkmış ve zanlı yakayı ele vermiş... Dün sabah da hâkim karşısına çıkarılmış...

O adliyedeyken, kapı önünde toplanan yaşlılar, kadınlar, “Perişan olduk, öldük, bittik” diye kendilerini yerden yere atıyormuş!

***


Yıl 2011...

Ülkemizdeki üniversite sayısı 200’e yaklaştı... Okur-yazarlık oranı yüzde 100’e dayandı.

Hele Gebze, kalkınmışlık sıralamasında belki de ülkenin en iyi durumdaki 10 ilçesi arasında...

Ve bir sahtekâr bu zamanda, böyle bir ilçede, “Ben peygamber torunuyum” dediği için 1049 ailenin tüm birikimini alıp kaçabiliyor...

Çünkü “cennette konut” satıyor, hacılığı da promosyon olarak veriyor!

Öbür dünyaya torpil vaat ediyor!

***


Eğer o sahtekâra tırnağımın ucu kadar sinirleniyorsam, namerdim!

Niye kızayım ki; adam olsa zaten bu tür pis işlere bulaşmaz. Yalanla, dolanla işi olmaz!

Ben asıl bu çağda hâlâ böyle sahtekârlara inanan bizim saf halkımıza kızıyorum. Bu kadar cahil olmalarına dayanamıyorum.

Düşünün bir kez...

100 bin ailenin yaşadığı Gebze gibi kalkınmış bir ilçede bu sözlere kanıp, bir de para yatıran bin küsur aile çıkıyorsa; bu sayı, ülke genelinde milyonları bulmaz mı?

Din tacirlerine bu kadar kolay aldanan ve paralarını bile bu kadar kolay veren insanlar, aynı vaatlerde bulunan başkalarına oylarını vermezler mi?

Ve bu ilişki ağı içinde kullanılan milyonlarca oydan; bu ülkeye hayır gelir mi?

*****


ÇADIR ALANI!

Toplum İçin Şehircilik Grubu, olası bir depremde İstanbul’da çadır alanı olarak belirlenen arsaların bugün ne halde olduklarını araştırmış...

Açıklanan rapor korkunç gerçeği gözler önüne sermiş: Örneğin Şişli’de, çadır kurmak için mezarlıklardan başka bir yer kalmamış...

Kentte, çadır kurulması öngörülen ne kadar arazi varsa, hepsi lüks konutlara ya da ticaret merkezlerine, iş yeri binalarına verilmiş...

İktidara yakın gazetelerin “amiral gemisi” Zaman’ın lüks binası da “çadır alanı” olarak ayrılan bir alana oturuyormuş...

İki sene önce Zeynep Mutlu Vakfı’na ait okulu bir gecede hem de ortada böyle bir gerekçe yokken yıkanlar, şimdi çadır alanlarını yerleşime açmış...

Tamam, yandaşlarınızı ödüllendirin de...

Zor günleri düşünmeyi de ihmal etmeyin be kardeşim!

*****


Günün Sorusu

Yazdığı onlarca kitapla aydınlanmamızı sağlayan... Düşündüklerini kararlı bir biçimde savunduğu için 7 Nisan 1978’de silahlı saldırıya uğrayan... Ve o günden bu yana felçle arkadaş olan... O haldeyken bile yılmayan, sinmeyen ve yazmaya, aydınlatmaya devam eden... Bu ülkenin yetiştirdiği en önemli bilim adamlarından... Benim “aslan yürekli, kalın siyah gözlüklü kahraman” hocam... Server Tanilli ölmüş... Soru kendime:

Bu haber yalan olamaz mı?

*****


ODTÜ artık hedefte!

Ortadoğu Teknik Üniversitesi her ne kadar son yıllarda üniversitelerdeki genel havaya uygun bir görüntü sergilese de; 1960’lara dayanan ve genlerine işleyen “muhalif” tavrını dün bir kez daha gösterdi.

ODTÜ’lü öğrenciler, üniversitelerini ziyaret etmek isteyen YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan’ı üniversiteye sokmadı...

Yerleşkeye geldiğinde yoğun bir öğrenci protestosuyla karşılaşan YÖK Başkanı, öğrenciler tarafından arabasına kadar kovalandı...

Bu elbette masum bir öğrenci eylemi...

Daha doğrusu öğrenciler, içlerinde bulundukları sistemin en tepesindeki yöneticiyi “protesto etme” haklarını kullandılar.

***


Umarım yanılırım ama... Göreceksiniz, YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan bunu asla unutmayacak!

Eminim ki daha dün ODTÜ’den YÖK binasına dönerken arabasından ODTÜ Rektörü’nü aramış ve “Olayın sorumlularının bulunup cezalandırılmasını” istemiş, sonuna kadar takip edeceğini söylemiştir...

Bundan sonrası belli:

YÖK Başkanı’nı tatmin edebilecek cezalar verilmezse; ODTÜ, bundan sonra YÖK’ün ve elbette iktidarın gözünde “kara listeye” alınacak...

Umarım, yanılırım!

Mustafa Mutlu
Vatan

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)