Ey AKP hukuku medyası, biraz mert olun mert...

Bugün bayram… Size bir sorum var: Bu AKP siyasetini halkımız, “bizden daha fazla Müslüman” diyerek iktidara taşımadı mı? Peki, Müslüman olan Allah’tan korkmaz mı, Kul Hakkı yemekten korkmaz mı? Ama bunlarda hiç korku yok, Kul Hakkı, yetim Hakkı gibi bir düşünceleri de yok! Hak, hukuk, adalet bunların yanında bir laf, laf, kullanıp bir kenara attıkları bir laf!
En çok zorumuza giden de bu; bu zihniyetin başı olan bir Başbakan’ın, ikide bir ortaya çıkıp “Biz Yaradılan’ı Yaradan’dan ötürü severiz” ya da “Allah yar ve yardımcımız olsun” demesi yok mu, insanı çileden çıkarıyor kıymetli okurlar, inanın çıkarıyor…
Bu bayram günü de yine çileden çıkardılar bizi, bayram sevincimiz, bize yaşattıkları aklımıza gelince, üzüntüye dönüştü yine, yazık… Başbakan çıkmış ekranlara bağırıyor; “Biz Yaradılan’ı Yaradan’dan ötürü severiz” ve herkes alkışlıyor… Alkışı duyan Başbakan yine bağırıyor, bu kez daha güçlü; “Allah yar ve yardımcımız olsun”… Ama ben bu laflara inanmıyorum, bizi Allah ile aldatıyor bunlar, tıpkı Yaşar Hoca’nın yazdığı gibi… Neden mi?
“Şikâyet ediyoruz”, cevap bile vermiyorlar kıymetli okurlar! ” Alın ifademizi” diyoruz, almıyorlar… “Dava açın, tutuklayın, yeter ki bizimle alıp veremediğiniz nedir, onu söyleyin”, diyoruz, söylemiyorlar… Bir de alay eder gibi, HSYK imzasız, baştan savma yazılar gönderiyorlar… Bir de alay eder gibi, haklı olduğumuz davada bizi haksız göstermeye çalışıyorlar… Referandumla yarattıkları bu AKP hukuku karşısında bizi çaresiz duruma düşürmeye çalışıp “kıs kıs” bize gülüyorlar… İşte tüm bunlar insanın aklına geldi mi, çileden çıkıyor kıymetli okurlar, en sağduyu sahibi insan bile bu bayram günü çileden çıkıyor… Nasıl mı, yine anlatayım sizlere…
Biri Van Cumhuriyet Savcısı, diğeri ise İstanbul… Biri “PKK ile uyuşturucu işi yapmak” laflarıyla yola çıkmış, diğeri ise sözde “Ergenekon Terör Örgütü Üyesi olmak” laflarıyla… Ama her ikisinin de bu yolda buluştuğu iki nokta var. Biri; hedeflerinde aynı kişinin olması… Diğeri ise; yaptıkları hukuksuz eylemlerinde hep Zaman Gazetesi’nin manşetlerine ve de irtibatlı oldukları internet yayınlarına destek olmaları…
Her ikisinin birinci ortak hedefi “biz” yani “Sarızeybek”… Evet, her ikisi de bizim hakkımızda araştırma, inceleme, takip, telefon dinleme, aklınıza gelen ne varsa, anayasa ile güya teminat altına alınmış olan tüm insan haklarımıza saldırı amaçlı “gizli soruşturma” yürütüyor… Ve her ikisinin de yolu Zaman Gazetesi ve onunla bağlantılı internet siteleriyle buluşuyor… Daha açık anlatalım…
Yıl 2009… Zaman Gazetesi’nde bir manşet: PKK ile uyuşturucu işi yapıyor! Kim? Biz… Aynı anda yüzlerce internet sitelerinde aynı manşet ve bu manşetlerde yine biz ve yine PKK, yine uyuşturucu… Bir bakıyorsunuz, bir anda internet siteleri kaynıyor bu haberlerle, tıpkı cadı kazanı gibi, bu yalan haberler yayılıyor, yayılıyor…
Dava açıyorsunuz, tekzip kararı alıyorsunuz hem de kesin mahkeme kararı ile ama yayınlayan yok. Evet, bu adı Zaman olan gazete, kesin mahkeme kararını bile yayınlamıyor. Dava açıyorsunuz bu haksız ve hukuksuz manşeti atanlara karşı, ama tam davayı kazanacağınız son duruşmada Van Savcısı bir yazı gönderiyor, “ bu manşetler doğrudur, diyor… Ama ortada PKK yok, uyuşturucu da yok, örgüt de yok… Ve siz böylece davayı kaybedip Yargıtay’a taşınıyorsunuz, dava hala Yargıtay’da… İşte Van Savcısı, işte Zaman Gazetesi…
Dedim ya İstanbul ve Van, dedim ya ortak hedefleri biz…
Siz bunlarla uğraşırken, aynı gazete tekrar manşet atıyor; “Ergenekon sanıkları, Ergenekon şüphelileri, Ergenekon kasaları” diyerek. Bu manşetler bir kenara, bir de “tir tir titriyorlar” diye ilave etmişler manşetlerine… Kim? Yine biz… Aslında titreyen kendileri, korkan kendileri, korku belasına uyuyamayan da kendileri biz değil, ama işi üstümüze yıktılar…
Dava açıyorsunuz, bu haksız ve hukuksuz manşetlere karşı, gazetelere karşı… Senaryo aynı senaryo, tam davayı kazanacağınız anda, bu kez İstanbul Savcısı bir yazı gönderiyor mahkemeye, küçük bir yazı… Diyor ki “bu manşetler doğrudur” ve siz yine kaybediyorsunuz… Siz yine Yargıtay’a taşıyorsunuz davayı, şu an her iki dava da Yargıtay’da…
Şimdi siz neye yanacaksınız; tam iki yıldır hakkınızda atılmış olan yalan manşetleri düzeltemediğinize mi, yoksa bundan duyduğunuz üzüntüye mi ya da uğradığınız ağır kayıplara mı?
Söyleyin, neye yanacaksınız siz; kutsal bildiğimiz hak, hukuk ve adaletin ayaklar altına alınışına mı yoksa elindeki kanun gücünü AKP için kullanan cumhuriyetinizin savcılarının düştüğü bu hallere mi?
Söyleyin biz neye yanalım; siyasete bulaşan hukuka mı, hukukla oynayan Zaman Gazetesi’nin adalete kafa tutuşuna mı, en nihayetinde ülkemizde hak ve adaleti aramanın, istememin böylesi zor olduğunu görmeye mi, söyleyin hangisine?
Sizler tanığımsınız ve ben haykırıyorum bunlara; çıkın, çıkın ortaya, erkekçe ne iddianız varsa açıklayın! Çıkın ortaya “neymiş bu PKK, uyuşturucu, örgüt, kasa” açıklayın!
Ey AKP, ey AKP hukuku, ey AKP medyası!
Biraz mert olun mert, yiğit olun, adam olun, çıkın ortaya “bizim hakkımızda ne iddianız varsa, ne deliliniz varsa, ne uyuşturucusu, ne PKK’sı varsa, ne örgütü ne kasası varsa” çıkın da erkek gibi anlatın milletimize! Kalleşçe yazılar yazıp insanların onuruyla oynamayın! Kalleşçe manşetler atıp saklanmayın! Hak gibi, hukuk gibi, adalet gibi kutsal bildiğimiz değerleri kendi şahsi, siyasi ve ideolojik çıkarlarınıza alet etmeyin!
Ey AKP, ey AKP hukuku, ey AKP medyası!
Atalarımızın özdeyişlerini bu arada hiç unutmayın, hiç aklınızdan çıkarmayın:
Keser döner sap döner, gün gelir bu hesap döner!
Bu devran da döner ve bu hesaplar da yerde kalmaz, sorulur!

Bugün ayaklar altına aldığınız hukuk, hak ve adaletin önünde, gün gelecek hesap verecesiniz hesap, bu dünyada hesap vereceksiniz, ama bu bize yetmez, öbür dünyada da iki elimiz yakanızda olacak!
Vatanımızı sevmenin bir bedeli vardır sevgili okurlar, vatanı sevmek kolay değildir, mücadele ister, durmadan, yılmadan, bıkmadan mücadele ister, zorluklara da dayanmak gücü ister, sabrı ister. Biz karşılıksız sevdik bu vatanı, bayrağı ve insanı, işte hepsi bu…

Erdal Sarızeybek

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)