Hafiften politik fıkralar da var ona göre

Bu pazar da fıkra açısından zenginiz. Üstelik Yıldırım Tuna araya birkaç politik fıkra da serpiştirmiş. Keyifle okumanız dileğiyle:

Ben bilirim

Adamı hükümete sövdüğü için karakola getirmişler. “Bir hata yapıyorsunuz komiserim” demiş adam, “Ben bizim değil, Paraguay hükümetine sinirlenmiştim.” Komiser, “Hadi ordan uyanık” demiş, “Ben bu kadar yıllık polisim, bilmez miyim hangi hükümete çakılacağını.”

Tutuklu gazeteci

Uzun süredir tutuklu olan gazetecilerle ilgili cezaevi müdürü ile konuştum. “Burada kalmaları onların çıkarlarına” dedi müdür:

- Bir kere kaldıkları hücre gazetelerindeki çalışma odalarından daha büyük..

- Günde 3 öğün yemek yiyorlar, çalışsalar bir öğün yemek yiyecek zamanı zor bulurlar, hem de üzerine para ödeyerek..

- Gardiyan bütün kapıları onlar için kilitler, açar, oysa sivil hayatta ellerine bir güvenlik kartı tutuşturulur, bütün kapıları kendileri açar ve kapatırlar

- TV seyreder, kitap okur ve oyun oynarlar, bunları çalışırken yapsalar anında kovulurlar.

- Hücrelerinde kendi tuvaletleri vardır, çalıştıkları yerde ise tuvaleti bir sürü kişiyle paylaşmak zorunda kalırlar..

- Bütün içerideki harcamaları vergi ödeyenlerce karşılanır oysa çalışsalar cezaevindekilerinin harcamaları onların maaşlarından vergi olarak kesilir..

Lomboz

Adam arkadaşına seyahate çıktığı gemiyi anlatıyormuş. “Kaldığım kabin çok güzeldi” demiş, “Ama duvardaki çamaşır makinesi rezalet bir şeydi.” Arkadaşı, “Yahu o yuvarlak şey çamaşır makinesi değil, lomboz!” demiş. “Her ne haltsa” demiş adam, “Çamaşırları geri alamadık işte.”

Nur içinde

Öğretmen sınıfı toplayıp birlikte fotoğraf çektirmeye uğraşıyormuş. “Düşünün çocuklar” demiş, “Yıllar sonra bu fotoğrafa bakacaksınız, ‘Bu Yeşim.. Eczacı oldu, Bu Mahir.. İşletme mühendisi’ diyeceksiniz.” Arkadan Temel’in sesi duyulmuş: “Bu da öğretmenimizdi, nur içinde yatsın.”

Haklısınız

- Doktor sanırım artık gözlük kullanmaya başlamam gerek..

- Tamamen haklısınız efendim.. Burası banka.

Papağan

Gazetecinin biri polis karakoluna gelip “Papağanım kayboldu” demiş. “Bana ne papağanından kardeşim” diye sinirlenmiş komiser. “Şeyy” demiş gazeteci, “Politik görüşleriyle bir ilgim olmadığını zapta geçirmek istiyordum da..”

Sağlıklı yaşam

Doktor hastasını şöyle bir süzdükten sonra “Tamam” demiş, “Size sağlıklı yaşayacaksınız dedim ama bu ‘Meyhaneye eşofmanla gitmek’ de neyin nesi?”

Yaşlıya yardım

Öğretmen sınıfta öğrencilerine yaptıkları bir iyiliği anlatmalarını istemiş. “Ben yaşlı bir amcayı karşıdan karşıya geçirdim” demiş biri. İkinci el kaldırmış, “Ben de arkadaşıma yardım ettim efendim” diye. “Aferin çocuklar” demiş öğretmen. Üçüncü çocuk “Ben de onlara yardım ettim” diye ayağa kalkınca “İyi de üç kişi bir yaşlıya yardıma çok değil mi?” diye sormuş öğretmen. “Öyle demeyin efendim” demiş biri, “Adam karşıya geçmek istemeyip direnince üç kişi bile az geliyor efendim.”

Demokratik açılım

- Demokratik açılım paneli için hazırlıklar tamam mı?

- Tamam efendim..

- Kapılara yeterli görevli yerleştirildi mi?

- İki kişi yeterli efendim..

- Koca salona iki kişi mi? Nasıl yani?

- Birincisi ön kapıda durup “Boşuna girmeyin içeride bir numara yok..” diye uyarıda bulunacak, öteki arka kapıda durup her önleme rağmen içeri sızanlara “Salak.. Biz size demedik mi?” diye azarlayacaklar efendim..

Tiryakiye bak

Hakim sanığa, “Sabaha karşı neden dükkana girdin?” diye sormuş. “Sigara tiryakisiyim efendim” diye cevap vermiş sanık, “Sigarasızlık başıma vurunca mecburen girmek zorunda kaldım.” Hakim, “Kasayı da açmışsın ama?” diye sorunca sanık cevaplamış: “Efendim parasını koymadan gitmek ahlaklı bir davranış şekli olur muydu sizce?”

*****


Bedeli ödense bile 28 gün askerlik yapılacak....da

- Bedelli için gelmiştim..

- Hoş geldiniz efendim. Nizamiyenin önünden buraya kadar golf arabaları ile aldılar sizi değil mi?

- Mmm.. Yol acıktırdı.. Yemekte ne var?

- Mercimek çorbası ve makarna efendim..

- Nee? Al şu 40 euroyu odama ‘Kremalı mantar çorbası ve kırmızı şarapta marine edilmiş bonfile’ gönder..

- Hay hay efendim.. Şurada giyebileceğiniz üniformalar var.. Abhazoğlu imzalı.. Ona hazırlattık.. Bu sene yeşil moda diyorlar.. Şu karşı kreasyon kahve, bej ve yeşil karışımlı ‘Bukalemun Çıldırtan’ serisi.. Hangisinden hoşlanırsınız bilemedik, biz de seçmeli yaptık..

- Bir ara bakarız.. Hangi odada kalacağım?

- 4 tip odamız var.. Dumlupınar, Sakarya, Conk Bayırı ve Kandil.. Tek mi kalacaksınız?

- Mmm.. Nadya gelmek istemedi.. Afralar, tafralar.. Kandil’i istemem.. Manzaralı olsun, bir de ayakucumda TV.. Al şu yirmiliği hallediver.. Çıkışta hediyelik eşya alabileceğim bir stand var mı?

- Kasatura, eskitilmiş palaska, içi boşaltılmış el bombası, her şey var efendim.. Bedelli ücretini rica edeyim..

- 20.000 değil mi? Bir 20 daha atsam binbaşı, yarbay falan olabilir miyim?

- Meclis’te ona uğraşıyorlar, ama henüz çıkmadı.. Akşam yemeği 20-22 arasında, kahvaltınız sabah 8-10. Geç kalkanlar için pentatlon alanında çay ve kek sunumumuz var.. İşte ‘Vatan Borcu’nu son damlasına kadar nakden ödediğinize dair makbuzunuz.

- Şu kılıksızlar kim?..

- Onlar para veremeyip, şayet kışlanıza bir saldırı olursa görevleri sizi korumak olan uzun dönem askerler.. Bornozunuz, jakuzinizin hemen yanında asılı..

(Yıldırım Tuna)

*****


Gani Yıldız’dan

İlçe belediye başkanlarıyla “Deprem Odaklı Koordinasyon Toplantısı”nda buluşan Kadir Topbaş, “Bu toplantı gelecekte milat olacak” demiş. Umarız olur ve deprem konusunda “Milattan Önce”de kalan İstanbul’u yaşadığımız asra taşır!

***


Tutuklu 66 subay, Hasdal Askeri Cezaevi’nden alınarak Hadımköy’de inşa edilen yeni cezaevine nakledilmiş. Ülkemizde “vicdani ret” uygulaması henüz yok ama tutukluluğun cezaya dönüşmesini “vicdanen reddetmeye” de engel yok, değil mi?

***


Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin maddelerini ihlâlde ilk sıradaymış. Demek Avrupa’dan, ileri demokrasimizi tarif etmelerini istesek, “Çok gitmişsiniz. Sizin demokrasi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin gerisinde” cevabını alırız.

***


Van’da 10 hastane tek çatı altında toplanmış. Yer Van, konu “çatı” olunca insanın, “Aman dikkat!” diyesi geliyor.

***


Meclis’te kavga eksik olmuyor. Bir öneri: Yasama yılı böyle geçecekse “oturum” kavramının yerini “raunt” alsın, vatandaş kandırılmasın.

***


CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, “Dokuz aydır isteğim dışında tek kişilik hücrede tutuluyorum” demiş. Bu durum, “milletvekili dokunulmazlığının cezaevi versiyonu” olsa gerek.

***


Van’da yıkılan Bayram Otel’in mimari projesindeki kolon sayısı ile oteldeki kolon sayısının örtüşmediği, üst katlardaki kolonların da kesildiği ortaya çıkmış. Bu da ülkemize has ve kesinlikle öldürücü bir “kolon kanseri” türü.

Can Ataklı
Vatan

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)