Halûk Tarcan yazdı:"Kendi Dışındakileri Aptal Sanan Bir Kişi..."

Bu kişi CHP üyesidir, Tunceli Milletvekilidir, adı da Hüseyin Aygün’dür ve şöyle konuşmuştur:
“Dersim katliamından CHP ve Devlet sorumludur ve Atatürk’ün haberi vardır.”
1-Demek ki, CHP ne yapmış: Toplanmış, iş güç yok, canımız çok sıkılıyor, öyleyse ya deve güreşi yaptırıp seyredelim ya da Dersim’deki Kürtleri katledelim demişler, eller kalkmış, çoğunlukla karar alınmış, Atatürk’e de haber vermişler, o da “caizdir” demiş ve katliam yapılmış…
· Zâten, Şeyh Sait isyanının bastırılması da öyle olmuştu…Yalnız garip olan; isyancıların elinden İngiliz silâhları çıkmasıydı…Sanırız Atatürk, Cumhurbaşkanlığı özel bütçesinden İngiliz silâhları alıp Şeyh Saitçilerin eline vermiş ve haydi, şimdi siz Türkleri öldürün, biz de isyan ettiniz diye sizi öldürürüz demiş…Ne eğlence ne eğlence?!
· Osmanlı döneminde de böyle olmadı mı?
· Divan toplandı, horoz döğüşümü seyredelim, yoksa Ermenileri mi keselim diye tartıştılar, çoğunluk Ermeni katliamı istedi. Ermenileri kestik!.. Sorun, sayın Aygün için bu kadar basittir…
Şeyh Sait isyanının kökeninde zamanın Birleşmiş Milletleri demek olan Cemiyet-i akvam vardır.*/**
· Osmanlı’yı Arap ve Kürtleri kışkırtıp bölmeye çalışmış olan emperyalist güçler, petrol bölgesinin merkezi olan Musul’u, manda yönetimine teslim ettiler, 1924.
· İngilizler de bu sorunu tümüyle kapatmak ve Musul’u bize bırakmamak için Şeyh Sait ve Nastûri isyanını başlattılar.
· Bu konuda Hakkâri’nin Hıristiyan olduğunu iddia edecek saçmalıklara da başvurdular. Bugün, Hakkâri’den Van’ a kadar uzanan TÎr-i Şin yaylâsında, kökeninin Orta Asya’da bulunduğu 40 bin kadar kaya resmi ve bunlar arasında Ön-Türkçe yazıtlar ve damgalar vardır.
· Şeyh Sait Diyarbakır’ı ele geçirecek kadar ilerlemiştir.
· Ordu işe müdahale edip isyanı bastırdığında, İngilizlerin sesi çıkmamıştır. Çünkü, Musul’u ellerine geçirmiş,
· Türklerle Kürtleri birbirlerine kırdırmışlardır.
· İngilizlerin Kürtleri suça azmettirdiklerinin, Kürtlerin
sivil halkı öldürerek insanlık dışı ağır bir suç işlediklerinin farkında değildirler. Kısacası
· İlk Dünya Savaşı’nda Ermenileri aldattıkları gibi bu kez Kürtleri aldattıklarının siz Kürtler, ya da bir bölüm Kürtler farkında değilsiniz!..
Dersim isyanı bu kez
· Hatay sorunu nedeniyle çıkmıştır. Fransızlar İlk Dünya Savaşı’nda, Orta Asya’nın hinterlandı yâni, Orta Asya’nın Akdeniz’e açılmasını sağlayacak limanlar olan Adana, Mersin ve İskenderun’u elde etmek için Ermenilere, tarihte asla mevcut olmamış olan Küçük Ermenistan sözü vermişlerdi. Ermeniler savaş sonunda Fransızların verdikleri söze inanarak, Küçük Ermenistan’ı kurmak istediklerinde , onlara,“ bu gülünç komediden vazgeçin diyerek” kovmuşlardı.
· Güney Doğu’da Millî Kuvvetlere yenilip çekildikten sonra Suriye, Fransız mandasına bırakılmıştı. Hatay’ı ellerinden kaçırdıklarında, İskenderun limanını da kaybedeceklerdi.
· İşte buna engel olmak için Dersim isyanı başlatıldı…Bunu gerçekten bilmiyor mu idiniz sayın CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün?..Yoksa bilmemeniz mi gerekiyordu?…
· Gene Kürtler kışkırtılmış, isyan etmişler, Ordu’nun müdahalesi karşısında Fransızlar’dan tık bile çıkmamıştı.
· Sonuç:
· Kürtler bir kez daha aldatılmıştı ve emperyalistlerin ideali olan, halkların birbirini kırması, burada, Kürtlerle Türklerin birbirini kırması sağlanmıştı.…İşte sonuç!
· Hâlâ emperyalistlerin, çıkarları olan bir ülkede, yerel isyanlarla, ora halkını birbirlerine kırdırdıklarını, bunun adına da
· DEMOKRASİ dediklerini anlayamadınız…
Gerçekleri bilen Kürtler arasında,” Atatürk zamanında biz beyaz ekmek yerdik” diyenler de vardır…
Diyap Ağa, bu nâneleri yutmamış olan büyük Kürtlerden biridir; Atatürk onu arabasına alırdı..
Soruyoruz:
1- Madem ki CHP Atatürk’ün rızasıyla Dersim katliamını yaptı, neden CHP’ye girdiniz?
2- CHP’ye girdiyseniz neden şimdiye kadar sustunuz?
3- Neden CHP’li olur olmaz bu sorunu ortaya atmadınız?
4- Neden bu güne kadar susup bugünlerde, yâni Atatürk’ün ölüm yıldönümünde bülbülleştiniz?
5- Neden bu konuda bir basın toplantısı yapmak, ya da Cumhuriyet, Milliyet, Vatan, Hürriyet gibi gazetelere demeç vereceğinize Zaman’ı tercih etiniz?
6- Boşuna bizleri enayi yerine koymayınız; bu sorular sizin, kökeni dışarıda bir programı yürütmekle görevli olduğunuzu ortaya koymaktadır.
7- Hangi hakla YCHP ya da “kendini inkâr eden CHP” bile olsa onu ve dolayısıyla Türk ulusunu katil ilân ediyorsunuz?
8- Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne, iftira suçu işlemiş değil misiniz? İhanet etmiş değil misiniz?
Bu durumda yapacağınız ilk iş
· Ülke’den, Devlet’ten özür dilemek.
Gerisi için, CHP’den istifa size çok yakışacaktır ama bu CHP’nin iç işi oluyor, karışmayalım.
Anımsayınız…Bu ülkeyi beraber kurmuştuk, değil mi?
Sayın Milletvekili,
Beni Kürt düşmanı sanmayınız.
Bizler, Orta Asya’dan beri çok sayıda ve türde halk ile barış ve kardeşlik içinde yaşamasını öğrendik. Buna hoşgörü diyoruz, bu bizim geleneksel davranış şeklimizdir.
Okulda, mahallede arkadaşlarımızın Rum, Ermeni, Kürt, Laz, Çeçen, Gürcü, Çerkes vb.. olduklarının asla farkında olmadık. Ben, piyano öğrenimi için gittiğim Roma’da arkadaşlarımın değişik adlar taşıyan halklardan olduklarının farkına vardım.
Onlar, “İnsan hakları Avrupası” kişileri, çekmecelere yerleştiriyorlar, önce dinlere, sonra da halklara göre ayırım yapıyorlardı; Fransa’nın bir güney şehrinde konserim vardı. Salondaki piyano çok fena idi. Başka piyano istedim. Salon sahibi Katolik, piyano dükkanının sahibi Protestan idi; piyanoyu ancak valiliğin araya girmesiyle verdi?!..İşte Avrupa… Kardeşlik, eşitlik diye haykıran Avrupa’dan bir sahne!…
Osmanlı döneminde hoşgörüyle yaşadık.. Batıda sömürgeciliğin başlamasıyla, Osmanlıyı da sömürmek isteyen Batılı sömürgeciler, Emperyalistler, İmparatorluğu, halkları birbirine düşürerek parçaladılar…Bugün için daha iyi organize olmuşlardır….
Liseden, çok fakir bir arkadaşımı, harçlığımın verdiği imkân oranında himayem altına almıştım…Ermeni idi…Adını vermek istemiyorum.
Bir öteki Ermeni arkadaşım, Kirkor Şekercen, ABD’de Halifax’tan beni aramış, Paris’te bulmuş ve bana gelmişti. Karşılaştığımızda hasretle kucaklaştık… Biz böyle yetiştik…
Kürtlere gelelim. Önce Kürt diye kişilerin bizden ayrı sayılması, bende sanki kolum koparılıyormuş gibi bir his yaratıyor.
Urfa’da doğdum. Urfa benim vatanım..Cumhuriyetin ilk dönemlerinde Atatürk, işe yarayanları Ankara’da tutmaz, ülkenin kalkınması için Anadolu’ya dağıtırdı.
Babamı da, doktor olduğu için Urfa hastanesini tedvir’e, çekip, çevirmeye göndermiş…Orada doğdum; Halay duyduğumda yerimde duramam.
Bu yöre sıtma, verem, trahom, cüzzam’ın kol gezdiği bir yer…”Dohtur beg derman” diye geldiklerinde, at üstünde en uzak köylere kadar gider, büyük sefaleti görür, elinden geleni yaparmış…Annem eve gelen, ufak yaraları olanlara “derman” verirmiş…Annem ve babam, “Kürtlere dostluğunu ver, o sana canını verir” derlerdi; ben Kürtleri böyle tanıdım.
Askerliğimde, Levazım subayı olarak yönettiğim 2. Ordu Levazım Ambarı’na patates, şeker, 13 vagonlu tren hesabıyla gelirdi. Hamalların hepsi Kürt’tü. Hepsine çok iyi muamele ederdim, onlar da her istediğimi hemen yaparlardı.
Hamal başı, 55 yaşındaki Şebap Dayı, yemeğimi hazırlar, bitirinceye kadar karşımda hazırol’da dururdu. Otur, Şebap dayı dediğimde, “merak koma asteğmenim“ derdi..Terhis olduğumda boynuma sarılıp ağlamıştı…
İşte, bizim aramızdaki dostluk, kardeşlik bu idi. Bunu, kopasıca burunlarını aramıza sokan emperyalistler bizi birbirimize düşürüp, petrol sahalarını ellerine geçirmek için her tür insanlık dışı tutumu, vicdan yokluklarına sarılarak icra ediyorlar…Demokrasi getirecekleri yutturmalarıyla!.. Yüzlerce yıl olaysız, kardeşçe yaşadığımız bizleri, kardeş kavgasına sürüklüyorlar ve kardeş kanı akıyor…Daha da çok akacak gibi görünüyor…

Halûk Tarcan
İLK KURŞUN
Tags

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)