Harbi usta

Seneler önce...

“Vurun Kahpeye”yi çekti.
Senelerdir...
Vuruyorlar hâlâ kahpe diye.

“Ak” Altın’ı çekti.
Hemen peşinden...
“Kara” Talih’i!

“Orman”ı çekmişti.
Henüz ormanlarımız varken.
“Lüküs Hayat”ı çekmişti.
Porşe’den haberimiz yokken.

Terörizmi hissedip...
“Kızılırmak”ı çekti.
Ardından “Kuma”yı çekti ama...
Töre’rizmi engelleyemedi.

E kaçınılmaz tabii...
“Kardeş Kurşunu”nu çekti.

“Gelin”i çekti.
“Düğün”ü çekti.
“Diyet”i çekti.
Dramı anlatmaya çalıştı.
Göç’üyoruz dedi.
Faydasız.
“Hudutların Kanunu”nu...
Değiştiremedi.

“İngiliz Kemal Lawrens’e Karşı”yı çekerken... Cumhurbaşkanımızın şövalye olup Kraliçe’nin sarayında kalacağını, maliye bakanımızın İngiliz vatandaşı olacağını nerden bilebilirdi ki.

Memlekette hukuk var zannedip “Bir Ceza Avukatının Anıları”nı çekmeye kalktı... 11 bölümün anca 3’ü yayınlandı, 8 bölüm arşivin tozlu raflarında müebbete mahkûm oldu.

Çömezlik etti. Aceleci davrandı.
Taa 1961’de “Sessiz Harp”i çekti. Kozmik sırları ifşa edip, ABD’nin memlekete gizli gizli atom bombası döşediğini ortaya çıkaran bi gazeteciyi kahramanlaştırdı. Vazgeçtik filmlerinden, nerdeyse kendisi içeri tıkılıyordu. Halbuki, az sabır etseydi, memlekete füze döşemenin, radar döşemenin “usta”lık kabul edileceğini görürdü.

“Bir Teselli Ver”i çekti.
Ne çare.
“Mahşere Kadar” galiba...
“Kader Böyle İstedi” dedi.

Baktı ki çeke çeke...
Kimsenin ders almaya niyeti yok.
“Esir Hayat”ı çekti, son...
Çekti gitti.

Yılmaz Özdil
Hürriyet

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)