Hasan Pulur yazdı:"Depremin ahlakı..."

Aydın Boysan “mizah yazarı” mıdır? Evet! Aydın Boysan, İstanbul’un “Çağdaş Evliya Çelebi’si” midir?
Evet!
Aydın Boysan, televizyonlardaki “nostalji” programlarının aranan kişisi midir?
Evet!
Aydın Boysan, gerektiğinde reklam filmlerinin oyuncusu mudur?
Evet!
* * *
Lakin Aydın Boysan bunların dışında ciddi bir mimardır, hatta “bu şehirler mimarlara teslim edilmeyecek kadar önemlidir” cümlesi de ona aittir.
* * *
Geçen gün Aydın Boysan “abimiz”le depremi konuşuyorduk.
Aydın Boysan 12 yıl önce, Kasım 1999’da, Prof. Dr. Remzi Ülker ve Prof. Dr. Müfit Yorulmaz’ın görüşlerinden yararlanarak, onların görüşlerini dikkate alarak “Deprem Üzerine Düşünceler” adında bir kitapçık yayımlamıştı.
* * *
Şimdi bazı başlıkları konuşacağız.
Temel... Deprem her şeyden önce, temelleri zorlar. Temelin, yapı yüksekliğinin 1/6’sı kadar derinlikte yapılması gerekir. Beş katlı binada mutlaka bodrum katı yapılmalıdır.
Yapılmazsa ne olur?
Olanlar ortada...
* * *
Bir de “çıkmalar” vardır.
Dikkat edin her apartmanda, her katta, her dairede bir balkon vardır, her ne kadar balkonlar ileride camla kaplanacaksa da...
Peki, balkonların zararı nedir?
Depreme karşı en güçsüz betonarme konsollarla donatılması doğru değildir.
* * *
1999 Marmara depreminde, büyük felaketler “devletin içinden çürütülmesinden” kaynaklanır.
Bu ne demektir?
Devlet nasıl çürütülür?
Aydın Boysan’a göre bu çürüme, çirkin politikacımızın “devlet babamız değildir” diyerek akıl karıştırmasıyla çürütülür.
İyi ama bu yapıların çoğunun ruhsatı vardır.
Ruhsatlı bile olsa, şehir planları ve imar yönetmeliklerini ayaklar altına alan vahşi boyutlarda yapılar yapılamaz.
* * *
Depremle ahlakın bir ilişkisi var mı?
Olmaz mı?
“Deprem ölümlerinin önemli bir bölümü ülkedeki çirkin politikacı ahlakı ya da ahlaksızlığı nedenlerinden kaynaklanmıştır.
Doruklara yükselmiş bazı çirkin politikacıların çok mütevazı ailelerden gelmişken, birdenbire göz kamaştıracak servet sahibi olmaları, toplum üzerinde ahlak depremlerine yol açmakta ve fiili ölümler, ahlaki ölümleri izlemektedir. Çok üzücüdür ki, kolay söylenen yargılar gibi gözüken bu saptama, hiç çarpıtılmadan gerçekleri yansıtmaktadır.”
* * *
Peki bunun örneği var mı?
“Politik ahlaksızlık, yalnız cehaletten doğmamaktadır. Kasaba pazarında pazarlık yaparken sergilenen cinlikler, imar planlarına da yansımaktadır. Örneğin, Erzincan’daki son büyük depremden sonra şehir merkezinin fay hattından uzaklaştırılması gibi bir planlama kararına karşı çıkan bir şehrimizin belediyesi: ‘Biz belediye meclisi kararıyla fay hattını eski yerinden uzaklaştırdık’ gibi bir iddiayı, utanmadan ortaya atabilmektedir.”
* * *
Ve Aydın Boysan’ın son tespiti:
“Benim gibi cumhuriyetten de daha yaşlı kuşaklar, bu ülkede devletin var olduğu, yani toplumda bir yaşama disiplini çerçevesine uyulduğu güvenini, yirminci yüzyılın ikinci yarısına kadar, edinmiş bulunmaktaydık. Oysa bu yüzyılın ikinci yarısı devletin, çirkin politikacılar elinde çürütülme girişiminin yaşandığı bir dönemdir. Benim devletin var oluşundan kuşkulandığım ilk olay, 6-7 Eylül 1955 İstanbul ayaklanmasıdır.”
Anlaşıldı, Aydın Boysan da “ulusalcı” Cumhuriyet’in demokratik olmayan ilk yıllarını anımsıyor, arıyor.
Evet, o yıllarda çok şey yoktur, demokrasi de bu anlamda ve uygulamada yoktu.
Olsaydı olurdu ama, iyi ki yoktu.

Hasan Pulur
Milliyet
Tags

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)