Hukuka Saygı Ha Sevgili Ordum, Hem de Bayram Günü...

Maşallah herkes hukuka saygılı bu ülkede; AKP saygılı, MHP ve CHP saygılı, Türk Ordusu saygılı… Yine Maşallah “yargı bağımsızlığına” saygılı herkes, “ rahat bırakın yargıyı, işlesin” gibi laflara saygılı, hepsi saygılı…
Ama bizim başımıza gelenler, AKP’nin, muhalefetin ve Türk Ordusu’nu yönetenlerin başına gelmiş olsaydı, sanıyorum onlar da “hukuka saygılıyız” laflarını bir kenara atar, “ hukukun bağımsızlığı, hukukunun tarafsızlığı, içinde vicdan olan hukukun egemenliği” için tıpkı bizim gibi savaşırlardı… En azından seslerini yükseltirlerdi, ama hiç ses çıkmadığına göre, demek ki “bu günümüzün özel hukuku, AKP’nin bu özel hukuku onlara dokunmuyor”, dokunmayınca da bu “adaletsizlik yılanı” bin yaşıyor…
Allah aşkına bir kilo bal nasıl uyuşturucu olur, gizli bir sözde tanık ifadesiyle? Üstelik ortada bal da yok iken? İnanmıyorsanız, Van Cumhuriyet Savcılığı’nın kararını bir okuyun, “yeterli delil olmadığı için” verilmiş olan Takipsizlik Kararını… Bulmuşlar bir müneccim, olmayan bir kilo balı göstermişler, nedir bu diye sormuşlar, o da demiş ki “olsa olsa uyuşturucudur”, işte hepsi bu… Ortada delil yok, ortada uyuşturucu da yok, ortada bal da yok, hangi delili aramış bunlar, olmayan hangi delili!
Allah aşkına, “bir kilo bal getir, unutma” sözü, nasıl olur da “PKK terör örgütünün uyuşturucusu” olur! Nasıl olur da “on altı yıl içinde yapılmış tek bir telefon görüşmesiyle” örgüt kurulur ve bu PKK örgütü ile uyuşturucu işi yapılmış olur! Ortada örgüt yok, üyelik yok, uyuşturucu yok ama biz iki yıl suçlandık, tam iki yıl, dile kolay… Telefonlarımız dinlendi, evimiz izlendi, iletişim takip edildi ve iddiaya bakın iddiaya: “PKK Terör Örgütü ile uyuşturucu kaçakçılığı yapmak”! Ey ülkemizde adalet dağıtanlar, sizin “adalet” dediğiniz bu mu! Ey ülkemizin dinamik güçleri, sizin “hukuk” dediğiniz, “hukuka saygılıyız” dediğiniz hukuk bu mu!
Bu iddiayı da manşete taşıyan hangi gazete biliyor musunuz? Zaman Gazetesi… Bu vicdansız gazete elinde savcılık iddianamesi bile olmadan manşet attı “uyuşturucu işi yapıyor” diye… Bu iddia hala yok, zaten olmadı ki hiç, ama yerine “Takipsizlik Kararı” var, yerine bizim” Tekzip Kararımız” var. Bu konuda verilmiş ve kesinleşmiş mahkeme kararı var, ama yayınlamıyor bu gazete, iki yıl geçti aradan hala yayınlamadı! Kafa tutuyor bu gazete, Türk Milleti adına karar verilmiş olan mahkemeye bile kafa tutuyor ama kimseden ses yok! Dava açıyoruz bu Zaman denilen cellât gazeteye, “ bu iddia yalan” diyoruz, ama Van savcısı iki satır yazı yazıyor, bu yazı ile olmayan iddia doğru yapılıyor ve biz davayı kaybediyoruz! Bu mu sizin saygılı olduğunuz hukuk!
Alın terimizle kazandığımızın halkımızın sevgisini yok etmek için her yalan manşeti atıyor bu işbirlikçi medya, hakkınızı savunmaya geldiğinizde ise etrafta hukuk yok, adalet yok! “Ergenekon sanıkları” diyorlar, “Ergenekon Kasası” diyorlar, “YALAN DİYORUZ HEPSİ YALAN” dava açıyoruz… Bu kez çıkıyor İstanbul savcısı Zekeriya Öz, bu kez o küçük bir yazı gönderiyor mahkemeye, bu yalan manşetler o yazı ile doğrulanıyor ve biz yine davaları kaybediyoruz… Ortada sanık yok, iddia yok, şüphe yok, kasa yok, para yok ama biz davalarımızı kaybettik sırf bu yüzden! Bunlar da çıkmışlar ekranlara ”hukuka saygılıyız” diyorlar öyle mi? O zaman Allah bunların başınıza versin bize yapılan hukuksuzlukları, adaletsizlikleri, versin de görsünler bakalım bu nasıl hukuk, bu nasıl adalet!
Kıymetli Okurlar,
Şikâyet ediyoruz Adalet Bakanlığı’na, hem de üç ayrı kez şikâyet ediyoruz, cevap bile vermiyorlar! Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulu’na şikâyet ediyoruz, aldırmıyorlar bile, imzasız bir kâğıt ile geçiştiriyorlar! İstanbul Cumhuriyet Savcılarını kendilerine şikâyet ediyoruz, dönüp bakmıyorlar, cevap bile vermiyorlar! Ama ne oluyor sonuçta, Zaman Gazetesi, Bugün, Akşam, Star gibi gazetelere açtığımız davalar kaybettiriliyor, üstelik hakkınızı aramaya kalkarsanız da, çıkıp ortaya “dava açmasaydınız” diyebiliyorlar! “Allah’ın gazabı üstünüze olsun” diyerek haykırıyoruz, ama Allah’tan da korkmuyor bunlar! Bu mu hukuk ey ülkemizin dinamik güçleri, bu mu adalet!
Türk Ordusu diyor ki “hukuka saygılıyız”, hangi hukuk? Silivri ve Hasdal’da yüzlerce asker tutuklu hapis… Bir önceki Genelkurmay Başkanı bu hukuksuzluk karşında istifa ediyor, komutanlarla beraber, hapistekiler haykırıyor; “bu CD’ler, bu dijital veriler sahtedir”, diye, ama kimse bu haykırışı duymuyor!
Muhalefetteki partiler, CHP ile MHP, “hukuka saygılıyız” diyor, ama her ikisinin de vekilleri hapiste, haklarını bile arayamıyorlar ya da aramıyorlar, sonra da çıkıp ekranlara demeç veriyorlar, “hukuka saygılıyız” diye… Allah aşkına olmayan bir hukukun ve adaletin nesine saygılısınız siz? Bizim başımıza gelenlerden bir ders almaz mısınız siz? Hangi hukuk, hangi, adalet!
Bizi kim koruyacak, diye bakıyorsunuz etrafınıza, kimse yok; hükümet var ama Adalet Bakanı yok, HSYK var ama bağımsız yargıçlar yok, mahkemeler var ama adalet yok, Yüksek Yargı var ama sonuç yok! Ama iş Deniz Feneri’ne gelince, Maşallah hepsi hukuka saygılı, “üç aylık tutukluluk cezaya dönüştü”, deyip fenercileri serbest bırakıyorlar ama Silivri’de yatanlara gelince hiç ses yok, Hasdal’da yatanlar için ses yok, siz bu hukuka mı saygılısınız?
İnsanoğlu devekuşu değildir, başını kuma gömüp tehlikelerden kaçtığını sanarak aldanmaz! Tehlike açık ve net, gözlerimizin önünde, başını kuma gömmekle aldananlar devekuşu olur ancak, insanoğlu değil! Siyasi hukuk olmaz, vicdansız hukuk olmaz, adalet olmaz, herkes bunu görmek zorundadır ve demokratik zeminde mücadele etmek sorundadır.
Ölümlü bu dünya, insanoğlu fani, dünya kimseye kalmıyor. “Bu da geçer” diyoruz ama bize bu haksız ve hukuksuzlukları yapanlar vicdansız, içleri kin ve nefretle dolu, sanki yüreğimizdeki vatan, bayrak ve insan sevgisinden intikam alıyorlar akılları sıraca. Dolayısıyla “bu da geçmiyor artık”, bir biz olsak neyse, içlerindeki kin ve düşmanlıkla çocuklarımızı üzüyorlar, ailemizi üzüyorlar, büyüklerimizi üzüyorlar, bu da geçer demekle geçmiyor, izi kalıyor, derin izi, sadece bizden değil, Hasdal’dan, Silivri’den akıl ve vicdanlarımızda derin izler kalıyor…
Ne yapacağız?
Elimize silah alıp ortaya çıkacak halimiz yok, mücadeleyi “demokratik sistem içinde” sürdüreceğiz.
Ne yapacağız?
Gidip Adalet Bakanı’nın gırtlağına sarılacak halimiz yok, “bu hukukun içinde vicdanı olan savcı ve hâkimler de vardır”, deyip dava açmaya, kaybedilen davaları da yüksek yargıya taşımaya devam edeceğiz.
Ne yapacağız?
Çıkıp Tandoğan’a, çıkıp TBMM önüne, çıkıp Başbakanlığa, çıkıp Hükümet’e, “Allah Belanızı versin”, “ettiğiniz kötülüklerin hesabı size sorulacaktır”, diyecek halimiz yok… “Allahsızlar, vicdansızlar, imansızlar” diyerek bas bas haykıracak halimiz yok ya da en nihayetinde alıp silahı “Beşiktaş Adliyesi önünde havaya 16 kurşun atacak” halimiz de yok… “Adalet elbet, elbet bir gün yerini bulur” deyip, evrensel hukukun, ilahi adaletin bir gün, ama bir gün mutlaka yerini bulacağına, bizim Kul Hakkı’mızı yiyen bu vicdansızlara aynı adalet önünde hesap sorulacağına inanarak “YA SABIR” diyeceğiz…
Ama inanınız ki bu sabır asla ihanete düşmeyecektir!

Yüreği kan ağlayan milletimizin Kurban Bayramı Kutlu Olsun…
Erdal Sarızeybek
İLK KURŞUN
Not: Diyarbakır Özel Savcısı Nuri Binzet isimli PKK itirafçısına “şu Erdal albay için bir şeyler söyle de gözaltına alalım” diyor, Allah’tan terörist itirafçı savcıdan insaflı, “tanımıyorum, ne söyleyeyim ki” deyip geçiştiriyor. Bu haber medyaya yansıyor, ama kimse harekete geçmiyor. İşte saygılı olanların “saygılı olduğu hukuk” işte bu! İşte bu trajik haber:
“…SAVCI 3 ALBAYI TEHLİKELİ BULDU…”
Tanık Binzet, savcının kendisinden Albay Cemal Temizöz, Recep Gençoğlu ve Erdal Sarızeybek hakkında bilgi istediğini ifade ederek, ”Savcı, bu isimlerin çok tehlikeli olduğunu bana anlattı. Ben Recep Gençoğlu’nun çok mütevazi olduğunu söyledim. Gençoğlu bir er gibi karakol komutanıydı. Kendisinden o yüzden hoşlanıyorum” dedi. Mahkeme heyeti, tanığın ifade verme işlemine bir sonraki celse devam edileceğini belirterek, duruşmayı erteledi…
4 Haziran 2010, Cumhuriyet: http://www.cumhuriyet.com.tr/?hn=145876

Erdal Sarızeybek

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)