İsrafil K.Kumbasar yazdı:"AKP Cumhuriyeti’ne yön veren temel ilke"

Tasfiye sürecinin ‘yeni bir dönemece’ girdiği artık gün gibi ortada.
Kıra-döke girişilen ve adına kimi zaman ‘reform’, kimi zaman da ‘açılım’ denilen operasyonların gelip dayandığı yer ülke adına hiç de umut vermiyor.
Neresinden tutsanız elinizde kalacak girişimleri her seferinde “başarı” diye yutturmalarına mı yanarsınız, milletin bu yapılanlara karşı ‘sessiz’ kalışına mı?
Dışarıdaki misyon artık alenen ortaya çıktı.
Sam Amca’nin dümen suyunda, her emredileni yapan ve yaptıklarını da millete ‘çarpıtarak’ anlatan bir ‘taşeron’ durumundayız.
Bölgede ‘hangi ülkenin’ başına çorap örülecekse, önce bizim ‘yıkım ekibi’ kazmalara sarılıyor.
Daha düne kadar ‘kanka’ oldukları, ‘el ele’, ‘göz göze’, ‘kucak kucağa’ fotoğraflar çektirdikleri Arap liderlerin ipine önce bizim devletlüler asılıyor.
‘İp’ sağlam mı çıktı, ‘sehpaya’ var güçleriyle tekmeyi basmak da onların vazifeleri arasında.
Bütün bunları niye yapıyorlar biliyorsunuz, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yüce menfaatleri için. Onlar öyle söylüyor, ister inanın ister inanmayın.

***

Yakın zamana kadar, “Bütün komşularımızla kavgalıyız” teranesiyle Cumhuriyet tarihine savaş açıp, “sıfır sorun” masalına sarılanların haline bir bakın.
Suriye, Irak, İran, Libya, artık birer birer ‘hasım’ hanesine geçiyor.
Ne oldu, hani kardeştik?
Hani, yüzlerce yıllık köklü geçmişimizde bu ülkelerle ‘sıkı’ münasebetlerimiz vardı?
Cumhuriyet geldi, hepsini darmadağın etti. Komşuları ‘düşman’ belletti bizlere.
Bu Cumhuriyet yok mu, ah bu Cumhuriyet, köküne ‘kibrit suyu’ dökeceksin.
Gül gibi geçinip gitmek varken,’sınırlarımızın ötesinde’ her kim varsa hepsine topyekûn cephe açtı.
‘Tarihi’, ülkenin ‘jeopolitik’ konumunu, dünyanın ‘Türk’e bakışını dikkate almadan; sırf dedelerinin hıncıyla bilenmiş bir güruh, Cumhuriyetin bu ülkeye kazandırmış olduğu her ne varsa, ona karşı bayrak açtı.
Her seferinde ‘farklı adlar’ altında, iyi olmuş olmamış hiç fark etmiyor, dünden kalan ne varsa kazıyıp yerine ‘kendi ilkelerini’ oturtmaya çalıştılar.

***

Bugün itibariyle “dost” diye tanımlayabilecekleri ülke hangisidir, maalesef meçhul.
İşin doğrusu bunlar için ‘dostun’, ‘dostluğun’ tanımı nedir, o da pek belli değil.
‘Pervane’ gibi dön baba dönüyorlar.
Akşamdan sabaha durmadan ‘çizgiler’ değişiyor, ‘yeni cepheler’ açılıyor.
Aynı durum içeride de hüküm sürüyor.
Bir bakıyorsunuz, 80 yıldan beri hasmane bir tutum takındıkları, ‘yıkmak’, ‘yok etmek’ istedikleri birtakım kurumlar birdenbire kıymete binmiş.
“Gereksiz” diye tutturdukları kamu kuruluşları -eleman sayısı anlamında- sürekli genişleyip büyümeye başlamış.
Hayrola, hani en kısa zamanda bunların tamamının kapısına kilit vuracaktınız?
Öyle lafı eveleyip gevelemeden ve dahi “Ne var bütün bunlarda?” diye çıkışanların da anlaması için özetleyelim:
‘Hayvancılığı’ bitirdikten sonra, yeniden ‘sucuk satışına’ başladı bunlar.
Daha da açık yazmanın bir anlamı var mı?

***

Nerede duracaklarını kestirmek zor değil.
‘Profesyonel’ ordudan girip, ‘bedelliye’ doğru hamle yapıp, ‘vicdani rette’ demirlediler. Hani ‘kodamanlara’ kıyak yapacaklar ya, ‘entel-dantel’ takımının ağzına da bir parmak bal çalma sevdasındalar.
Halkın çocukları mı dediniz, onlar ‘üç cuma hutbesi’ ile yola getirilir, hiç kimsenin endişesi olmasın.

İsrafil K.Kumbasar
Yeniçağ
Tags

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)