Kim O?

Depremden bir süre sonra, aklımda kalan bir fotoğraf:

Bir felaketzede, muhtemelen evinden geri kalan bir eski tahta kapıyı sırtına almış götürüyordu…

Nereye?…

O da bilmiyordu belki…

*

Uzun zaman o afetzede adamı ve kapısını düşündüm… Düşündükçe yavaş yavaş kapı benim sırtıma geçti…

Sırtımda bir kapı ile dolanmaya başladım bir zaman…

*

Ben de kapımı kimseye vermezdim…

Çünkü duvarları kimse girmesin diye yaparlar, varsın yıkılsın…

Ama kapı girilsin diyedir…

Gelendir…

Beklemektir…

Kavuşmaktır…

Umuttur kapı…

*

En çok yalnız insanlar kapıların anlamını bilirler…

Yazı hocam, ustam Ahmet Nadir, İstanbul’da bir apartmanda yapayalnız yaşadığı yıllarda yazmıştı o şiirini:

“Kendi kapımı çalıp, merdiven altına saklandım kimi geceler

Komşular

Kimsesi yok demesinler…”

*

Duvarlar olmasa olmasın, alıp giderdim kapımı…

Boş arsada arada bir geçerdim içinden…

Belki arkasında oturur, belki de arada bir “Kim o?” derdim…

Ya da canım mı istemedi; hani evde yokmuşum gibi yapardım, boş arsadaki kapımın arkasında…

Ama bir hasret, bir özlem, bir umut varsa…

Durup durup seslenirdim:

“Kim o?..”

Kimse varsa da…

Yoksa da…

*

O adam…

Kapısını sırtına almış giden adam…

Aslında kapıyı değil, o kapıdan “gelecek” olanları kaybetmek istemiyordur belki…

Belki kapı olmazsa “gelmezler” diyordur…

Belki yitirmek istemediği kapının çalınışıdır…

Ya da açılışı…

Özlemini taşıyordur aslında sırtında…

Umuttur sırtındaki kapı…

*

Ben de olsam…

Kapımı kimseye vermezdim…

Çalsa da çalmasa da seslenirdim:

“Kim o?..”

Bekir Çoşkun
Cumhuriyet

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)