Artık sözlerine de dikkat edeceksin, söylediğin yalanların dozunu da iyi ayarlayacaksın. Milletvekili olman sana fütursuzca palavra atma imkanı vermez.
Geçtiğimiz gün mecliste şöyle demiş beyfendi:
“ Türkiye’nin geçmişinde tek adam yönetimi vardır, ebedi şef, milli şef faşizmi vardır! ”
Hemen arkasından CHP’li Ali Haydar Öner, “Atatürk olmasaydı sen burada oturabilir miydin, adın Mehmet Metiner olur muydu, ezan beş vakit camilerden yankılanabilir miydi? ” demiş.
Ali Haydar Öner doğru demiş. Ama pek derinlemesine inmemiş, pek açmamış konuyu. Yüzeysel vermiş cevabı. Böylelerinin yüzsüzlüğünü, nankörlüğünü ortaya çıkarmak için böyle cümlelerden fazlası gerekli sayın Öner, bunu bilmelisiniz.
***
Önce bir bakalım Mehmet Metiner dediğimiz adam kim?
Bir dönem Kürt hareketinin temsilcilerinden biriyken, şimdi oturduğu AKP koltuklarında eski inandığı değerleri ölümüne eleştiren, hakaretler yağdıran bir adam. Şimdilerde çok sevdiği, çok övdüğü biricik Başbakan’ı Tayyip hakkında geçmişte çok kötü sözler söyleyen bir ” adam ”. Bu adam şimdi çıkmış Cumhuriyet‘i, Atatürk’ü, İnönü‘yü eleştiriyor. Bu adam Atatürk’ün açtığı meclisin sıralarından Atatürk’e hakaretler yağdırıyor. Bu adam kendi Başbakan’ın yıllardır uyguladığı faşist uygulamalara alkış tutup, Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü’ye faşist diyor.
600 yıl aynı sülalenin yönettiği bir gelenekten gelip, demokrasiye geçtik. Hepimizin gıptayla baktığı Fransız Devrimi’nin oturması bile yüzyılları buldu. Fakat Türkiye’nin hem zamanı kısıtlıydı. Hem de emperyalist güçlerin, Batı ülkelerinin nefesi ensemizdeydi. Ülkedeki muhalifler batılılardan destek alıyor, henüz yeni Cumhuriyet’e geçmiş olan bu ülkeyi devirmek isteyen pek çok kişi bulunuyordu.
Mustafa Kemal Atatürk o gün isteseydi padişah olabilirdi. Bunun için asla çabalamasına gerek yoktu. Ülkeyi terketmiş bir Vahdettin. Padişah olması için önüne birçok imkan seren insanlar. Fakat o hepsini elinin tersiyle itti. Çünkü hepimizin bildiği gibi tek emeli tam bağımsız Türkiye’ydi. Emperyalist güçlerin topraklarımızdan uzak durduğu, tüm halkların barış içinde yaşadığı bir Türkiye portresi en büyük hedefiydi ve o bu hedefe ulaştı.
Çok partili sisteme geçiş denemeleri hayattayken başarılı olamasa da, biz onu kaybettikten birkaç yıl sonra 50′lilerde hayata geçti. Bu kararı verende yine Atatürk’ün kurduğu CHP’ydi. Bu ülke demokrasiyi, herkesin seçme ve seçilme hakkı olmasını önce Atatürk sonra da CHP’ye borçludur.
***
Peki tüm bunlar ortadayken bu adam hala çıkıp nasıl böyle şeyler söyleyebiliyor? Vicdanı buna nasıl el veriyor? Nasıl oluyor da 600 yıl aynı sülalenin yönetimi altında olmayı sorun olarak görmüyor da, Cumhuriyet’in bütün halk tarafından hazmedilmesini beklerken 20-25 yıl tek parti döneminin yaşanmasını ( ki 2 kez çok partili rejime geçiş denemesinin yapıldığını ve sonunda yine bu insanlar tarafından çok partili rejime geçildiğini bildiği halde ) ölümüne eleştirip, faşizm olarak görebiliyor?!
KUTAY HAKVERDİGİL
İLK KURŞUN