Mehmet Bedri Gültekin yazdı:"Dersimli Atatürk’ü neden sever?"

Tayyip Erdoğanların, F Tipi kalemşorların ve Batıcı neoliberal tayfanın Dersim üzerinden Atatürk’e yönelttiği saldırıların amacı belli. Hedef bağımsız ve laik Cumhuriyet.

Amaçlarına ulaşabilmeleri için Atatürk’ün önderliğinde gerçekleşen Cumhuriyet Devrimi ile elde edilen kazanımlara olan halk desteğinin yok edilmesi lazım. Tarih çarpıtılacak, halkın kazanımlarının yerine, sözümona “kaybettikleri” ikâme edilecek.

İşte Dersim olayı şimdi bunun için kullanılıyor. En başından beri Cumhuriyet Devrimi’ne destek olmuş olan Alevi kitlenin şimdi, gerçekte çıkarına olmadığı halde “mecbur bırakıldığı” için Atatürk’ü ve Cumhuriyet’i savunmak durumunda kaldığı ispatlanmaya çalışılıyor.

SAHTE TARİH ÜRETTİLER

Taraf gazetesinde Yıldıray Oğur 24 Kasım tarihli köşe yazısında bu konuyu ele almış ve “1938’de Dersimliler Atatürk’ün CHP’si tarafından kıyıma uğradıkları halde daha sonraki yıllarda neden hep CHP’yi desteklediler?” sorusunu soruyor ve şöyle cevap veriyor:

”1937-1938 Dersim isyanı konusunda hayatlarını kolaylaştıracak sahte bir tarih ürettiler ve ona inandılar.”

Benzer yaklaşım üç aşağı beş yukarı bugünlerde “Dersim kampanyası”nı yürüten bütün köşe yazarlarında vardır ve gerçekle bir ilgisi yoktur.

Tam tersine Dersimlilerin yüz yıllık duruşlarını yok sayarak, şimdi yeni bir tarih yaratmak isteyenler emperyalistler ve işbirlikçileridir.

YILLAR İÇİNDE “DERSİM”İN SİYASİ DURUŞU

Tunceli’de 1950 seçimlerinde DP yüzde 60, CHP yüzde 40 oy aldı. 1954’de Demokrat Parti en parlak zaferini kazandı ama Tunceli’de kaybetti. DP yüzde 46, CHP yüzde 53. 1957’de fark daha da açıldı. CHP yüzde 63, Demokrat Parti yüzde 34 oy aldılar.
Sonraki yıllarda Tunceli hep muhalif oldu. Türkiye İşçi Partisi’nin en güçlü olduğu illerden biriydi Tunceli.

Devrimci hareketlerin beklide Türkiye’de en çok geliştiği, taban bulduğu ilimiz oldu. Sol grupların hemen hepsinin lider kadroları içerisinde Tuncelililer vardır.

Bazı sol gruplar ise önemli ölçüde Tuncelililere dayanmaktadır.

12 Mart ve 12 Eylül askeri darbelerinin en çok vurduğu illerin başında gelmektedir bu ilimiz. Yani sürekli olarak hedefte olmuştur. 12 Eylül Anayasası’na en yüksek oranda “Hayır” diyen iki ilimizden biriydi.

Ve nihayet 12 Eylül 2010 Anayasa referandumunda AKP’nin “ileri demokrasi”sine yüzde 84 oyla en yüksek oranda “Hayır” dedi.

“HAYATLARINI KOLAYLAŞTIRACAK TUTUM”

Dersimliler, Yıldıray Oğur’un iddia ettiği gibi “hayatlarını kolaylaştıracak” bir siyasi tutum içinde olmamış, tam tersine 1954 yılından itibaren hep mevcut siyasi iktidara muhalif tavrıyla “hayatını zorlaştıran” bir tutum içinde olmuştur.

1950 yılında ise Türkiye genelinde halkımızın çoğunluğunun yaptığı gibi tek Parti iktidarına duyduğu tepki ile DP’ye yönelmiş ama bu Partinin gerici karakterini görür görmez tavrını koymuş, Cumhuriyet’ten yana tutum almıştır.

Ve üstelik bu tutumu 1954’de, yani Demokrat Parti’nin CHP’yi neredeyse siyaset sahnesinden siler gibi olduğu koşullarda almıştır.

Dolayısıyla Dersimliler için söylenemeyecek tek bir şey varsa o da, “hayatlarını kolaylaştırmak” amacıyla gerçekte benimsemedikleri bir duruşu benimsedikleridir.

400 YILLIK ZULÜMDEN KURTULUŞ

Öyleyse Dersimlilerin (Tuncelililerin), Atatürk’e ve Cumhuriyet’e olan sevgi ve desteklerini nasıl açıklamak gerekir?

Tunceli, nüfusunun büyük çoğunluğu (yüzde 90 oranında) Alevi olan bir ilimizdir.

“Dersim tartışmaları”nı başlatan milletvekili Hüseyin Aygün’ün de belirttiği gibi bütün Alevi evlerinde Atatürk’ün fotoğrafı, Hz. Ali resmi ile yan yana asılıdır. Tunceli’de bu böyledir.

Anadolu’nun Alevi halkının Osmanlılar döneminde yüzyıllar boyunca katliamlar yaşadığı, ayrımlara tabi tutulduğu bilinen bir gerçektir.

Celali İsyanları’nın başladığı 16. yüzyıl başlarına kadar Anadolu köylülüğünün baştanbaşa Alevi olduğunun bütün tarihçiler kaydeder.

200 yıl süren Celali İsyanları’nın sonrasında bu tablo tamamen değişmiştir.

Alevilerin önemli bir kısmı, Tayyip Erdoğan’ın “gurur duyuyoruz” dediği Şeyhülislam Ebussuud Efendi fetvalarıyla katledildiler.

Katliamdan kaçan bazıları “Şaha gittiler.” Bugün Azerbaycan’da ve İran’da yaşıyorlar.

Ve nihayet az bir kısmı ise dağlarda ve bataklıklarda hayatta kalabildiler. Ve bu durum tam 400 yıl sürdü.

İşte Atatürk’ün önderlik ettiği Cumhuriyet Devrimi ve bu Devrim ile birlikte gelen laiklik, yüzyıllardan sonra bu kitleyi eşit yurttaş yaptı. İnançlarından dolayı artık sorgulanmadılar.

Şehirlere indiler, okullara gittiler, ticarette, toplum hayatında, devlet kademelerinde görev aldılar, rol üstlendiler.

Bunun için Cumhuriyet ve Atatürk, Türkü ve Kürdüyle Alevi için “kurtuluş” anlamına geldi. Sadece işgalci düşmandan değil, aynı zamanda Ortaçağın ayrımcı ve baskıcı zihniyetinden de.

“Dersimliler neden Atatürk’ü seviyor?” sorusuna cevap arayanların üzerinde durmadıkları gerçek budur.

Mehmet Bedri Gültekin

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)