Mustafa Balbay yazdı: "Ezeli Komşumuz Yunanistan"

Komşumuz, Ege Denizi’ni birlikte paylaştığımız, daha doğrusu paylaşamadığımız Yunanistan zor bir

dönemden geçiyor.

Tarihin tekerrürü demeyelim, ama Avrupa tarihinin kuralları bir kez daha işledi. Almanya liderliğindeki AB, bataktaki Yunanistan’a iki ip attı; biri eline, biri boynuna. Kurtarma şartlarına kayıtsız şartsız uyarsa eline verdiğini çekecek, uymazsa boynundakini!

Yunanistan şu anda geçmişin muhasebesini sağlıklı yapacak, bu noktaya nasıl geldiğini sorgulayacak durumda değil. Öncelikle nefes almak ve önümüzdeki seçimlere kadar hayatta kalmak istiyor.

***

Yunanistan’ın yakın-uzak tarihi aynı zamanda bizim tarihimizin parçalarından biri. Özellikle Halikarnas Balıkçısı’nın, yani Cevat Şakir Kabaağaçlı’nın Anadolu tarihine ilişkin kitaplarını okuyanlar Ege’nin iki yakasının binlerce yıldır, kâh iç içe, kâh karşı karşıya birlikte yaşadığını eliyle dokunmaktaymış gibi hissedecektir. Sokrat o yakada yetiştiyse Tales bu yakada... Aristo o tarafta doğduysa, Homeros bu tarafta...

Yakın tarihe bakınca, Osmanlı’nın gerilemeye başlamasıyla birlikte Yunanistan’ın doğumu Batı’nın kucağında oldu. Büyümesi de...

1830’da Mora ve çevresinde 47 bin 514 kilometrekarelik bir toprak üzerinde kurulan Yunanistan, bu tarihten sonra Avrupa’nın belirleyici olduğu uluslararası anlaşmalarla adım adım büyüdü.

1865’teki İngiltere-Osmanlı anlaşmasıyla 7 Ege adası Yunanistan’a verildi, yüzölçümü yüzde 5.6 artarak 50 bin 211 kilometrekare oldu.

1881’deki İstanbul Antlaşması’yla Teselya ve Epir’in bir kısmı verildi, yüzölçümü yüzde 33.9 arttı, 67 bin 270 kilometrekare oldu.

30 Mayıs 1913’teki Londra Barış Antlaşması’yla Girit, Selanik, Güney Makedonya verildi. Yüzölçümü yüzde 44.6 arttı, 97 bin 237 kilometrekare oldu.

10 Ağustos 1913 Bükreş Antlaşması’yla Epir’in tümü, Drama ve Kavala da dahil olmak üzere Güney Makedonya’nın kalan kısmı verildi. Yüzölçümü 5.6 artışla 102 bin 730 kilometrekare oldu.

1914 Londra Antlaşması’yla Gökçeada, Bozcaada, Rodos ve Meis dışındaki işgal ettiği tüm adalar verildi. Yüzölçümü yüzde 5.4 artışla 108 bin 311 kilometrekare oldu.

1919’da Neuilly Antlaşması’yla Batı Trakya verildi. Yüzölçümü yüzde 19.9 artışla 129 bin 880 kilometrekare oldu.

1947 Paris Antlaşması’yla Rodos ve Meis’in yanı sıra Menteşe adaları da verildi. Yüzölçümü yüzde 2’lik artışla 132 bin 562 kilometrekare oldu.

Yunanistan’ın 1. Dünya Savaşı sürecinde Anadolu’ya ilişkin hayallerini ayrıca anımsatmaya gerek yok.

Yunanistan 21. yüzyıla Kıbrıs Rum kesimiyle birlikte AB’nin şemsiyesi altında girdi. AB ile devam şeklini de koşullara uyup uymaması belirleyecek.

***

Koşullar çok ağır.

Öyle bir kemer sıkma ki; sıfır bedene kadar inecek desek, abartmış olmayız.

Özeti; bütün maaşlar düşecek, bütün vergiler artacak.

Ancak bir kaleme dokunulmayacak. O da savunma bütçesi. Doğru anlatımla, silahlanma giderleri.

The Independent gazetesinin haberine göre bu, Yunanistan’ın, “ne olursa olsun, ben güvenliğimden vazgeçmeyeceğim” düşüncesiyle aldığı bir karar değil. Bizzat kurtarma planının baş mimarları Almanya ve Fransa’nın isteği. Çünkü, bu ülkeye silah satanların başında onların firmaları geliyor.

Yıllardır değişmeyen istatistiklere göre Türkiye ile Yunanistan silah alım sıralamasında ilk 10 ülke içinde.

Örneğin Yunanistan’a füze satan firma ertesi gün Türkiye’ye gelip fısıldıyor:

“Yunanistan sana karşı füze aldı haberin olsun. İstersen sana bir iyilik yaparız!”

Tabii tersi de geçerli.

Oysa iki ülke kalıcı bir barış yapabilse, hem silahlanmaya ayıracakları para azalacak hem de Ege bereket denizine dönecek.

Geçen hafta “Almanya Türkleri” başlıklı yazımızda gurbetçilerimizin 50 yıllık serüveninden üç fıkramsı anıyı paylaşmıştık. Yıllar önce Berlin’de Türklerden dinlediğim bir anıyla noktayı koyalım.

Büyük bir apartmanda oturan Yunanlı aile hafta sonu alışverişini yapıp eve gelmiş. Yemek hazırlarken fark etmişler ki tuz almayı unutmuşlar. Her yerin kapandığı saat. Eve Atina’dan misafir gelen büyükanne kızına sormuş:

“Apartmanda Türk var mı?”

Var, iki kat üstte...

“Türklerden istenir... Al bir kâse çık...”

Mustafa Balbay
Cumhuriyet
Tags

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)