Papa’ya hizmet yakışır mı Müslüman’a?

Yeni Dünya Düzeni ve ardından küreselleşme kavramları ortaya atıldığı zaman, “Hedefleri tek para, tek dil, tek din ve tek bir dünya devleti kurmaktır” diyorduk da, bu ideolojinin medya ve siyasetteki görevlileri, bizi komplo teorisi üretmekle suçluyordu. Oysa görünen köy, kılavuz istemezdi.. Buna rağmen, uzun süre bütün dünyada milyarlarca insan, medya tarafından “demokrasi ve insan hakları” ninnileriyle uyutuldu..
Demokratikleştirmenin ne olduğunu, İslam dünyası, Bosna’da, Afganistan’da, Irak’ta, Libya’da birkaç defa gördüğü halde, birkaç kişi dışında Türkiye’deki sözde İslâmcılar veya kendilerini İslâm adına konuşma yetkisine sahip görenler, Suriye ve İran’ın da bu tuzağa düşürülmesi için ABD, İngiltere ve İsrail ile gönüllü işbirliği yapmaya başladı. Suriye ve İran’ın da Irak gibi parçalanmasının ardından sıranın Türkiye’ye geleceğini bile bile bugün elde ettikleri kazancı bol mevkileri koruma adına, namus ve şereflerini pazara çıkardılar!
Irak’ta kirletilen Müslüman kadınların, kendi namusları olduğunu görmüyorlar mı?
Görmemeleri mümkün değil.. Fakat paraya teslim olmuşlardır.

***

2003 yılında Harp Akademileri salonundaki “Küreselleşme ve uluslararası güvenlik” sempozyumunda, Hollandalı Prof. Dr. Peter Volten, ABD’yi gücün verdiği kibirle yukardan bakmak ve kendi düzenini askeri güç kullanarak dayatmakla suçlamıştı. Amerikalı Prof. Dr. Justin McCarthy ise küreselleşmenin önünde direnmenin, 100 kilometre hızla gelen bir kamyonun önüne çıkmak gibi olduğunu söylemişti.
McCarthy, “Bütün dünyanın aynı politikalarda uzlaşması ideal seçenektir. Ancak sermaye hareketlerinin düzenlenmesi bu şekilde mümkün olmaz, dolayısıyla en güçlü alternatif Amerikan imparatorluğudur” demişti.
Oturum Başkanı Emekli Büyükelçi Gündüz Aktan ise konuşmasına milli bir çizgide başlamış ama Amerikan imparatorluğu fikrini benimsediğini açıklayarak izleyenleri şok etmişti..
Alan Makovsky ise durumu toparlamak istercesine, Washington‘da “Amerikan İmparatorluğu” ndan bahsedilmediğini, öncelikle istikrarın desteklenmesi ve değerlerin yaygınlaştırılmasının konuşulduğunu söylemişti..
Bu sırada ben de söz alarak, “Küreselleşme bir süreç değil, öncelikle bir projedir. 100 kilometre hızla gelen bir kamyon değil, bir örümcek ağıdır. Dünyadaki en zayıf örgütlenme şeması örümcek ağıdır, bir ucundan çekerseniz çözülür gider... Ulus devletler, milli kimlikler yaşayacak ve insanlık onuru, köleleştirme demek olan bu örümcek ağını çözecektir!” demiştim..
Oturum Başkanı Gündüz Aktan, benim konuşmamdan sonra küreselleşmenin bir proje değil, bir süreç olduğunda ısrar etmişti.
Prof. Dr. Erinç Yeldan, küreselleşmenin ekonomik boyutlarına değinerek küreselleşmenin ana ideolojisinin “uluslararası sermayenin kâr etmesini engelleyen her türlü ulusal kolektif yapının yok edilmesi” olduğunu söylemiş, bu sebeple ulusal devletin kâr amacı gütmeyen faaliyetlerinin sınırlandırılmak istendiğini bildirmişti..
İngiltere’den William Park ise “Küreselleşme, eko sistemi çökertebilir, büyük göçlere yol açabilir, zengin-fakir uçurum daha da büyüyebilir, bilim adamları yer değiştirebilir, bölgesel İslami direnişler olabilir. Küreselleşme belki de kendi bindiği dalı kesiyor. Acaba küreselleşme, uluslararası sistemin ara bloklarını çökertiyor mu? Egemenlik gibi, ulus devlet gibi blokları” diye konuşmuştu.

***

Nitekim dünyanın ekonomik sistemi çöktü veya çökertildi.
Bakınız bu çöküşten nasıl faydalanmak istiyorlar?
Vatikan, 18 sayfalık “Küresel Kamu İdaresi Bağlamında Uluslararası Finansal ve Para Sistemlerinde Reforma Doğru” başlıklı bir belge yayınladı ve yeni dünya ekonomik düzeni oluşturulmasını ve dünya ekonomisini idare etmek için de “Küresel Kamu İdaresi” ve “Dünya Merkez Bankası” kurulmasını istedi!
Vatikan, pazardaki putperestlik olarak nitelendirdiği maddiyatçılığı ve neo-liberal düşünce tarzını da kınadı. Oysa o kınadıkları neo-liberallerin yapmak istediği de zaten dünya ekonomisinin tek bir merkezden yönetilmesiydi.
İşte Irak’ın, Suriye’nin işgaline, parçalanmasına göz yummak böyle bir düzene hizmet etmektir.. Papa’ya hizmet yakışır mı Müslüman’a!

Arslan Bulut
Yeniçağ

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)