Reha Muhtar yazdı:"Yakın geçmişin çalkantılı döneminin hesaplaşması... Ve 28 şubat soruşturması açılıyor..."

Haber dün akşam saatlerinde geliyor...

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı arka arkaya yapılan suç duyurularını dikkate alarak, sonunda 28 Şubat döneminin soruşturulmasına karar veriyor...

Bir süredir “28 Şubat döneminin yargılanacağı” haberlerini alıyordum...

Fakat yine de karar, kolay alınamayacak, üzerinde soru işaretleri bulunan zor bir karardı...

Ankara’da konuyla ilgilenen hukukçuların önemli bir konuda görüş ayrılığına düştüğü haberleri geliyordu...

Bu görüş ayrılığı sonlanmadan soruşturmanın ve davanın açılması kolay gözükmüyordu...

***


O görüş ayrılığının ne olduğunu anlatabilmem için, önce soruşturması başlatılan 28 Şubat’ı bir gözümüzün önüne getirelim...

1995 genel seçimlerinde Necmettin Erbakan liderliğindeki Refah Partisi sandıktan birinci parti çıkıyor...

Bir süre kurulamayan, sonra da anlaşamayan iki hükümet denemesinden sonra, Necmettin Erbakan ile Tansu Çiler, REFAHYOL hükümetini kuruyorlar...

İlk iki yıl Necmettin Erbakan, ikinci iki yıl Tansu Çiller Başbakan olacak...

Haziran 96’da göreve başlıyor Refahyol hükümeti...

İrtica tartışmalarının göbeğinde 8 ay devam ediyor hükümet...

28 Şubat 1997’de sürece adını veren meşhur Milli Güvenlik Kurulu toplantısı oluyor...

Öğlen 14’te başlayan toplantı saatlerce sürüyor, bir türlü bitmek bilmiyor...

İçerden “irticai eylemler konusunda” çok sert tartışmaların yaşandığı ve “hükümete ültimatom gibi isteklerde bulunulduğu” haberleri geliyor...

İstanbul’dan gelen en tepe kadrolarıyla bütün televizyonlar köşkün önünden canlı yayındalar...

Akşam haberler saat 19.30’da başlıyor...

Beşbuçuk saat geçmesine rağmen toplantı bir türlü bitmek bilmiyor...

“MGK’da çok sert tartışmalar yaşanıyor” diye gelen bilgiler dışında fazlaca bir şey bilinmiyor...

İlk dakikalarda yayında herkes zamana oynayıp patinaj yapıyor...

Kısa bir süre sonra ardı ardına bombalar patlıyor...

“İrticayla mücadele planının maddeleri” sert ve iddialı uzun ifadelerle teker teker sökün ediyor...

Hava çok gergin...

Merhum Erbakan hiçbir şey olmamış gibi davranmaya çalışıyor...

Kendisine yönelik bir şeyin olmadığını söylemeye çalışıyor...

Fakat içerde çok şeyin olduğu belli...

***


Milli Güvenlik Kurulu’ndan çıkan İrticayla Mücadele Planı maddeleri sayfalar tutuyor...

28 Şubat’ın 100 yıl süreceğinin söylendiği günler, saatler, o saatler...

Ve hemen arkasından aylar süren irticayla mücadele bombardımanı yaşanıyor Türkiye’de...

“İrticayla mücadele planını MGK’da kabul ettiği” söyleniyor Erbakan’ın...

Ancak kabul etmesi de pekbir işe yaramıyor...

Geçen beş ay içerisinde içte ve dışta baskılara dayanamayan hükümet, bazı milletvekillerinin istif ederek hükümeti Meclis’te düşüreceğini açıklamasıyla 30 Haziran 97’de istifa ediyor...

Erbakan ve Çiller hala bekliyorlar ki, hükümet istifa ettiğinden, protokol uyarınca Başbakanlık Tansu Çiller’e verilecek ve onun başkanlığında Refahyol hükümeti sürecek...

Ne ki öyle olmuyor...

Cumhurbaşkanı Demirel görevi, Tansu Çiller’e değil, Mesut Yılmaz’a veriyor...

Refahyol hükümeti 1. yılının sonuda, 28 Şubat’ı yaşamış bir halde yeniden kurulamayacak duruma gelip, tarihe karışıyor...

***


Erbakan başbakanken “irticayla mücadele planının konuşulduğu ve karara bağlandığı” o tarihi Milli Güvenlik Kurulu toplantısının adını verdiği 28 Şubat süreci, şimdi dava açılmak üzere soruşturulmaya başlanıyor...

Türkiye’de 10 yıl önce geçerli olan ne varsa, bugün onların geçersiz olduğu görülüyor...

Türkiye’de 10 yıl önce geçersiz olan ne varsa, bugün de onların geçerli olduğu anlaşılıyor...

10 yıl önce Türkiye’nin en güçlü Anayasal kuruluşu; Milli Güvenlik Kurulu...

MGK’nın kararlarına göre irticaya karşı mücadele etmemek, bir nevi “vatana ihanet” etmek demek...

O zamanın hakim görüşü bu...

Bugün, “sivil hükümetin herhangi bir icraatına dokunmaya heveslenmek, ‘darbeci’lik demek...” ‘Hükümeti yıkmaya yönelik gizli örgüt kurmak ve yönetmek ya da üye olmak’ suçundan yargılanacağınız ve hapse atılacağınız bir süreç demek...

***


Darbeler, cebir ve şiddet elbette mazur ve haklı gösterilemez...

Ülkenin demokratik ve laik Cumhuriyet sisteminin değiştirilmesinin kabul edilemeyeceği gibi...

Ancak bir ülkede “demokrasi ve Cumhuriyet olmanın standartları sadece 10 yıl içinde bu kadar fazla değişebilir mi?..”

Kimin haklı kimin haksız olduğunu geçtik, demokrasi ve Cumhuriyet standartları eğer birkaç yıl içinde 180 derece değişebiliyorsa, gelecek hangi standartlara göre inşa edilecektir?..

Demokratik ve laik Cumhuriyet’in “kolay kolay değişmeyecek ilkeleri yok mudur?..”

Türkiye’de milyonlarca insanın bir o yana, bir bu yana gitmekten başı dönmeyecek midir?..

*****


28 ŞUBAT DAVASINDA TARTIŞMA NOKTASI; MGK...

Yakın tarihin en büyük davası olmaya aday 28 Şubat davası...

Bu sürecin sivil hükümet üzerinde pek demokratik!!! bir yapılanma olmadığı, post-modern darbe özellikleri taşıdığı, bizzat yapanlarca da seslendirilen bir gerçek...

Yine de hukukçular bu konuda karar veremiyorlar...

Bu sürecin en önemli halkası adı üstünde 28 Şubat 1997’de yapılan Milli Güvenlik Kurulu toplantısı ve o toplantıda alınan kararlar...

Toplantıya Cumhurbaşkanı Demirel’in başkanlığında, Başbakan olarak Necmettin Erbakan, yardımcısı olarak Tansu Çiller, Genelkurmay Başkanı ile kuvvet komutanları ve bazı bakanlar katılıyor...

Milli Güvenlik Kurulu o haliyle o günler için Anayasal bir kuruluş...

Anayasa’da yer alan o günlerdeki en stratejik kuruluş...

Zaten Anayasa’da yeri olduğu için askerler orayı kullanıyorlar...

Bu gerçeği de o günlerde söylemekten çekinmiyorlar...

“İç ve dış tehditlere karşı Cumhurbaşkanı’nın başkanlığında sivil ve askeri otoritenin en üst düzeyde toplandığı yer milli Güvenlik Kurulu...”

Askerlerin orada görüş bildirmesi, görüşlerinde ısrar etmesi, sivil otoriteye iç ve dış tehditler konusunda eleştiri getirmesi, o günün Milli Güvenlik Kurulu’nun normali, hatta görevi...

***


Yüksek Askeri Şüra toplantılarında o zamanlar Başbakan henüz ortada oturmuyor...

Genelkurmay Başkanı’yla birlikte oturuyorlar...

Hiyerarşi farklı, asker ağırlığı hissediliyor, henüz değişiklikler yapılmamış...

Milli Güvenlik Kurulu askerlerin, iç ve dış tehdit algılamasını yapıp isteklerini söyleyebildikleri Anayasa’da yazılı bir organ...

Hukukçular da zaten bunu tartışıyorlar...

Anayasal bir kurumun kararları nasıl dava konusu olacak?..

Anlaşılıyor ki tartışma dün itibariyle bitmiştir...

Ankara Cumhuriyet Savcılığı’nca soruşturma kararının verilmesi bu demek...

Çok hareketli bir süreç bekliyor Türkiye’yi...

28 Şubat soruşturması ve açılacak muhtemel davası Türkiye’de yeni tartışmaları, gözaltıları tutuklamaları beraberinde getirecek...

Reha Muhtar
Vatan
Tags

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)