Sadece parası olanın el üstünde tutulduğu eşitlikçi (!) demokrasi!

Dün dündür, bugün bugün” demişti; Süleyman Demirel...

Çok eleştirmiştik bu sözleri söylediğinde...

Nereden bilebilirdik ki bu sözlerin “Türk siyasetinin dört sözcükte özeti” olabileceğini?

***


Başbakan’a iktidarının birinci yılında sordular:

“Bedelli askerlik var mı?”

“Yok... Bu bizim siyaset anlayışımıza uymaz... Eğer Genelkurmay askerlik çağı gelenlerin sayısının arttığını bize söyler ve bir çözüm isterse, o zaman bedelli askerliği değil, askerlik süresini kısaltmayı düşünürüz” dedi.

Sonra iktidarının ikinci, üçüncü, dördüncü, beşinci, altıncı, yedinci ve sekizinci yıllarında da soruldu aynı soru... Çünkü terör olayları artmış, zengin çocukları ya da işleri olup iyi para kazanan ama askerlik yapmak istemeyen gençlerimiz artık örgütlenmişti:

“Bedeli askerlik var mı?”

Bu soruya daha altı yedi ay önceye kadar hep “Hayır”la başlayan o yanıtı verdi Başbakan...

Bugün ise; ilk kez Demirel’in açık ettiği Türk siyasetinin o altın kuralına ihanet edilemeyeceğini gösterdi...

“Dün dündür, bugün bugün”e o da uydu!

Dün yaptığı açıklamada, “bedelli askerlik” konusundaki çalışmaların sonuna gelindiğini belirterek, “Ve inanıyorum ki şöyle bu hafta içinde olmazsa bile önümüzdeki hafta bu işi tamamlayıp hemen adımı atacağız ve bedelli askerlik ile ilgili inşallah yasayı çıkarmış olacağız” dedi...

***


Peki; ne oldu da bu konudaki bakışı değişti Başbakan’ın?

Askerlik çağına gelenlerin sayısı altı, yedi ay öncesine göre patlama mı gösterdi?

Rakamlar ortada: Böyle bir şey yok!

Olsaydı bile Başbakan’ın bu artışı eritmek için yıllardır söylediği sözü tutup askerlik süresini kısaltması gerekmez miydi?

Ama ne olduysa o, tüm sözleri buruşturup attı ve “bedelli lobisi”ne yenik düştü!

***


Şimdi tablo şu:

Parayı bastıran zengin çocukları askerliklerini üç hafta süreyle Burdur’daki “dinlenme tesisleri”nde yapacaklar!

Üç hafta sonra “yemin”lerini edip, tezkerelerini alacaklar...

Yemin törenine anneleri de gelecek ve çocuklarıyla gurur duyacaklar... Belki de duygulanıp ağlayacaklar, onları “haki”ler içinde “rap, rap” yürürken görünce!

Onlarla aynı gün askere giden yoksul çocukları ise; aynı tezkere için 14 ay 1 hafta daha, “Yat, kalk, sürün” yapacak... İki-dört nöbetleri tutacak, tuvalet temizleyecek, patates soyacak...

Onların anneleri, otobüs bileti alacak paraları olmadığı için yemin törenine bile gelemeyecekler...

Sadece evlerinde ellerini açıp, Allah’tan oğullarını korumasını isteyebilecekler!

Ve bir kez değil; bin kez ağlayacaklar en az!

Hele bir de oğullarının dağımı terör bölgesine çıkarsa; bir damla uyku girmeyecek gözlerine...

Çalan her telefonda sinir krizleri geçirecekler, gecenin bir saatinde kapı çalındığında feryadı basacaklar!

Ve zengin çocukları, “askerlik” yaptıklarını bile unutacaklar belki; ama onların çocuğu hâlâ vatan hizmetinde olacak!

Ve o çocuklar; belki de ölecek!

Neden?

Çünkü onların paraları, babayı bastıramadı!

“Onların babaları parayı bastıramadı”yı hepimiz biliyoruz zaten...

Ben, “Paraların, babaları bastırması”ndan söz ediyorum!

***


Para; “eğitim babalarını” bastırıyor bu ülkede... Zenginsen eğitimin lüksünü satın alıyorsun!

Para; “sağlık babalarını” bastırıyor! Hastane köşelerinde sürüm sürüm sürünmüyorsun!

Para “güvenlik babalarını” bastırıyor... Yanında özel korumayla gezip, polis copu, biber gazı yemiyorsun!

***


Demokrasi diyorsunuz değil mi?

Hani; hak, hukuk, özgürlük, eşitlik falan...

Alın size demokrasi!

Parasını ödeyebiliyorsanız, sizin olsun...

Tepe tepe kullanın!

*****


Günün Sorusu

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, canlı yayına gecikince, TRT Haber muhabiri Meral Tayanç boşluğu doldurmak için tam beş dakika boyunca kendisine övgüler düzdü... Sorum Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu’na:

Geleneksel olarak verdiğiniz Gazetecilik Ödülleri’ne “En Yalaka” kategorisini koymanın zamanı gelmedi mi?

*****


Genelkurmay’ın anlaşılmaz tavrı!

CHP İstanbul Milletvekili Şafak Pavey, tedavileri Türk Silahlı Kuvvetleri Rehabilitasyon Merkezi’nde süren gazilerimizi ziyaret etmek istemiş...

Ancak bu talebi, Genelkurmay’dan gelen bir telefonla reddedilmiş...

Çünkü siyasi hüviyet taşıyanların gazilerimizi ziyareti uygun değilmiş!

Bu merkezi Başbakan da ziyaret etti, ana muhalefet lideri de... Bakanlar da, defalarca...

Onları “siyasetçisiniz” diye reddedemeyen Genelkurmay’ın, kendisi de engelli olduğu için gazilerimizle dert ortaklığı yapabilecek bir milletvekiline izin vermemesini en azından “yakışıksız” buldum...

Tamam; Genelkurmay iktidardan gelen baskılar üzerine daha dikkatli davranmak zorunda kalıyor olabilir ama...

Bu kadarı “kabalığa” giriyor!

Mustafa Mutlu
Vatan

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)