Sanem Altan yazdı:"MİT’çi Kozinoğlu mahkemede ne anlatacaktı?"

Casus romanları heyecanlıdır...

Eğlencelidir...

Planlar, komplolar, suikastlar vardır...

Bütün bunlar bir devletin, bir devlete istediğini yaptırabilmesi için olur.

Birçok insan gibi ben de çok severim bu romanları...

Zekice oyunlar kuran insanların usta bir bilardocu gibi ıstakayla bir topa vurarak, bütün topların birbirine vurmasını sağlamasını ve topların duruş biçimlerini değiştirmesini izlemek hoşuma gider...

Bu tür romanları sevdiğim için gerçek hayatla ilgili ‘komplo teorilerini’ de merakla okurum.

İyi tezler her zaman dikkatimi çeker, göz ucuyla da olsa hep takip ederim devamında ne olduğunu...

Bugün, okumaktan sıkılıp bir de ben böyle bir teori uydurayım istiyorum, istiyorum ama “uydurmak” mümkün olmuyor ki...

Gazeteleri okuyorum, haberleri dinliyorum...

Zaten her şey yeterince casusu romanlarına benziyor ya da her şey komplo teorileri gibi...

Kendi kendinize bir hikaye ‘uyduramıyorsunuz’.

MİT’çi Kaşif Kozinoğlu’nun ölümü gibi...

Kozinoğlu, ‘ağır spor’ sonucu kalp krizi geçirerek öldü Silivri Cezaevi’nde...

Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklu bulunan Kaşif Kozinoğlu, Harp Okulu mezunu.

Dağ komandosu eğitimi almış.

Özel Harp Dairesi’nde (Bordo Bereliler) tim komutanı olarak çalışmış.

Ardından MİT’e girmiş.

Suriye, Bosna Hersek ve Afganistan’da görev yapmış.

‘Yoğun spor’ nedeniyle mahkemesine on gün kala kalp krizinden ölüyor...

İnsan, ister istemez bu işin altında bir iş var diyor...

Acaba mahkemede nasıl bir savunma yapacaktı Kaşif Kozinoğlu?

İddianameye göre, Soner Yalçın’ın ofisinde bulunan ‘koz’ isimli dosyada MİT’e ait bilgi ve belgeler ile bazı AK Partililer hakkında istihbarat notları bulundu ve bu bilgilerin MİT mensubu Kozinoğlu tarafından sızdırıldığına inanılıyordu.

Bu iddiaları reddetmişti Kozinoğlu, Soner Yalçın’ı tanımadığını söylemişti...

Savunması hazırmış, hatta ölmeden az önce yine onun üzerinde çalışıyormuş koğuş arkadaşı emekli albay Hasan Atilla Uğur’un anlattığına göre...

Belki de bir şey anlatmayacaktı ama bildiği çok önemli gerçekler olduğu kesin.

Kozinoğlu kalp krizi geçirdikten sonra hemen dil altı hapı verilmiş.

Söylentilere göre daha önceden bir kalp sorunu varmış. Kalp sorunu olan biri ‘yoğun spor’ yapar mı?

Kozinoğlu 17.59’da kalp krizi geçiriyor. Ambulans, Kozinoğlu’nu 18.37’de cezaevinden alıyor, hastaneye girişi 19.15...

Cezaevi ile hastane arasındaki mesafe 9 kilometre... O kadarcık yolu 38 dakikada almış ambulans.

Kısa bir yol için uzun bir süre.

Mafyayla ilişkiler kurmuş, Susurluk’a adı karışmış, ona rağmen MİT’te yükselmeye devam etmiş, devletin içindeki neredeyse bütün kirli ilişkiler konusunda bilgi sahibi sağlıklı bir asker, tam mahkemeye çıkıp ifade vereceği sırada aniden ölüyor.

Ölümüyle ilgili bilgiler ve açıklamalar çelişkilerle dolu.

Kozinoğlu’nun öldürüldüğünden şüphe etmek için bir şey “uydurmaya” gerek var mı?

Gerçekleri alt alta yazınca zaten kocaman bir komplo teorisi çıkıyor ortaya.

Romancılara hiç ihtiyaç kalmıyor.

*****


Aselsan intiharları mı Aselsan cinayetleri mi?


Bu haftaki Aktüel Dergisinde -komplo teorisine gerek bırakmayan bir hikaye daha- Aselsan intiharlarının arkasını araştıran bir haber hazırlanmış.

Özgül Apaçe hazırlamış.

Beş yıl önce ardı ardına ölü bulunan 3 Aselsan mühendisinin akıbetini merak ediyor yazı...

Hüseyin Başbilen Ankara’da otomobilinin içinde bileği ve boğazı kesilmiş bulundu.

Halim Ünem Ünal Eymür gölü yanında kafasından aldığı tek kurşunla ölü bulundu.

Evrim Yançeken evinin bahçesinde ölü bulundu, camdan atlamış...

Üç mühendis de şifre çözme konusunda parlak isimlermiş...

Aselsan,Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ihtiyaçlarını karşılamak için kurulan bir şirket.

Kendi internet sayfalarında faaliyet alanı bölümünde; Aselsan elektronik ürünler ve sistemler tasarlayan, geliştiren, üreten ve ürünlerinin satış sonrası servis hizmetlerini karşılayan; yüksek teknolojili ve çeşitli ürün yelpazesine sahip bir elektronik sanayi kuruluşudur diye yazıyor.

Üç mühendis de milli tank projesi üzerinde çalışıyormuş en son.

Oğullarının intihar ettiğine inanmayan Hüseyin Başbilen’in ailesi tekrar savcılığa başvurunca... Öteki kapanmış iki dava da tekrar gündeme geldi.

Mesele milli tank projesi...

Tank alımlarını ve alınmaktan vazgeçilen projelerin hangi ülkeye ait olduğunu merak ettim doğrusu?

Komplo teorisi üretmek için çok düşünmeye gerek yok sanki bu intiharlar için...

Sanem Altan
Vatan
Tags

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)