Alevi açılımı da bunlardan biriydi… Çalıştay üzerine çalıştay düzenleyen AKP, sonuçta iki çuval dolusu kitap yayımladı ama, bu yayınların hiçbirinden Aleviler’in hiçbir talebine yanıt çıkmadı…
Örneğin, cemevlerinin de ibadet yeri sayılması Aleviler’in en önde gelen taleplerinden biriydi… AKP bu konuda bile adım atmadı, atamadı… Bir ara adım atar gibi yaptıysa da sonu gelmedi… Ciddi bir çözüm getirmedi, getiremedi…
Peki, çözüm neydi? Çözüm, AKP’nin, “Cemevi de ibadet yeridir” diyebilmesiydi… Fakat demedi, diyemedi; ne yazık ki, diyecek gibi de görünmüyor…
MAHKEMENİN İLGİNÇ KARARI
Fakat bu arada ilginç bir gelişme oldu… Ankara 16. Asliye Hukuk Mahkemesi, cemevlerinin de ibadet yeri olduğuna karar verdi. Bu çok önemli bir gelişmedir.
Mahkemenin, Yargıç Yaşar Eren tarafından yazılan gerekçeli kararında, “Aleviler de ibadet edecekleri merkezler konusunda cemevleri olarak isimlendirilen yerleri tercih etmişler ve cemevleri yüzyıllardır Aleviler’in ibadet yeri olarak toplumca bilinmiş ve kabul görmüştür” deniliyor… Bu ifadeler, kararın, inançların tarihsel kökenleri ve süreçlerine uygun ciddi bir değerlendirmeyle verildiğini gösteriyor.
Böyle bir karardan sonra Aleviler’in sözde açılım ve çalıştaylarla oyalanması mümkün olamayacaktır. Zira, cemevlerinin mahkeme kararıyla ibadet yeri olarak tescil edilmiş olması, artık konuyu, tartışılamaz bir noktaya taşımıştır.
ARTIK KİMSE YADSIYAMAYACAKTIR
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın “cemevi ve benzeri yerlerin ibadet yeri kapsamında değerlendirilmesine imkân bulunmadığı” yönündeki görüşü de bu karar uyarınca hükümsüz kalmıştır. Bundan sonra hiç kimse ve hatta başta Diyanet İşleri Başkanlığı olmak üzere hiçbir kurum ve kuruluş, cemevlerinin ibadet yeri olduğu gerçeğini yadsıyamayacaktır.
Biliyoruz ki, caminin Sünniler’in ibadet yeri olduğu gerçeğine, başta Aleviler olmak üzere hiç kimse itiraz etmemektedir. Mahkemenin kararı, Aleviler’in ibadet yerinin cemevi olduğu gerçeğine de hiç kimsenin itiraz etmemesi gerektiğini ortaya koymaktadır.
Siyasî irade de artık durumu idare etmek ve zamana yaymak yerine, mahkemenin kararı doğrultusunda cemevlerinin ibadet yeri olduğu gerçeğini kabul etmek zorundadır. Çünkü inançlar ve inançların ibadet mekânları tartışma konusu yapılamaz. Herkesin inancın kendisinedir. Kim neye inanıyor ve nasıl yaşıyor ise ona saygı duyulmalıdır.
BERTARAF REJİMİ KAMUFLE EDİLİYOR
Aleviler, “Benim ibadet yerim cemevidir” derken, kesinlikle cami karşıtlığı yapmamaktadır. Zaten, bugüne dek, hiçbir Alevi, konuyu, “cami-cemevi” karşıtlığı çerçevesinde ele almamıştır. Aleviler imtiyaz da istememiştir. Bir gram fazla hak talebinde de bulunmamıştır. Tam tersine, her koşulda, eşit hak talebinde bulunmuştur. Her türlü ötekileştirmelere karşın hiç kimseyi öteki de görmemiştir.
AKP, kendini, “muhafazakâr demokrat” olarak tanımlıyor… “Muhafazakâr”lığı malûm… O da tartışmalı ama neyse… Demokratlığını ise bugüne dek kanıtlayabilmiş değil… Çünkü, inandırıcı değil… Çünkü, ülkemizde her alanda, “iktidardan yana olmayanların bertaraf edildiği, sindirildiği, korkutulduğu” bir süreç yaşanıyor… (Yaşattığı bu korku, aslında AKP’yi de kendi geleceği açısından korkutuyor!)
AKP’nin sözde açılımları ve AB ile ilgili görünür-görünmez ilişkileri ise oluşturduğu “bertaraf rejimi”ni kamufle etmeyi amaçlıyor…
AKP Lideri, “Hayır böyle bir şey yok” diyorsa, ama samimiyetle diyebiliyorsa; buyursun, “Evet, cemevleri de ibadet yeridir” desin, diyebilsin… İşe buradan başlasın, başlayabilsin… Başlayabilirse, işte o zaman, inandırıcılık açısından attığı adım da dikkate alınabilir!..
Tayyip Bey’in seçim meydanlarında CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Alevi kimliğine yönelik kışkırtıcı vurgular yapması ve “Yargıda dedelerden talimat dönemi bitiyor” gibi ifadeler kullanması, bu konuda ne kadar önyargılı olduğunu göstermesi açısından çok ilginçtir… Onun içindir ki, “İşe buradan başlasın, başlayabilsin”, diyorum…
Süleyman Yağız
Hakimiyet-i Milliye