Yalçın Doğan yazdı:"Türkiye 436 kez mahkûm oldu"

AVRUPA İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) 2009 Temmuz’unda Türkiye’deki tutuklulukla ilgili bir davada şu karara varıyor:
“Türkiye’de tutukluluk kararları basmakalıp gerekçelerle verilmektedir ve bu durum sistematik soruna dönüşmüştür.” (Cahit Demirel/Türkiye Pilot Dava).
Bu davada Türkiye mahkum oluyor. O tarihten bu yana, iki buçuk yıla yakın süredir Türkiye AİHM’de 436 kez mahkum oluyor.
Gerekçe hep aynı: “Yargılamada makul süre aşılmıştır. Uzun tutukluluk süreleri ceza yerine geçmektedir, bu insan hakları ihlalidir.”
AİHM 436 ayrı davada, 436 kez mahkumiyete karar veriyor. Sırada 536, 836, 1036 artık ne kadar ise, başka davalar var ve belli ki, Türkiye onlarda da mahkum olacak, ama değişen bir şey yok. Uzun tutukluluk süreleri devam ediyor. Bu gerçek, AKP iktidarının en büyük vebali olarak işte ortada duruyor.
KAÇMA VE KARARTMA
Bir yanda aylardır tutuklu insanlar ve hatta tutuklu milletvekilleri, bir yanda ne zaman sonuçlanacağı belli olmayan davalar.
CHP bunları göz önünde tutarak, demokratik açılım kampanyası başlatacak. Yasalarda antidemokratik maddeleri ayıklama girişimi. Basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü, Terörle Mücadele, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri, Siyasal Partiler Yasaları başta olmak üzere.
Tutukluluk süresine ilişkin olarak AİHM’deki bizim eski yargıcımız, CHP İzmir milletvekili Rıza Türmen’e soruyorum, Türmen:
“Uzun tutukluluk süreleri hem yasalardan, hem uygulamadan ileri geliyor. Evrensel hukukta esas olan tutuksuz yargılamadır. Tutukluluk istisnadır. O nedenle, yargıçlar tutukluluk devamı için neden var mı, ona bakmak zorunda.”
Tutukluluk devamı için mahkemelerin gerekçesi aynı, “kaçma ve delil karartma”. Rıza Türmen:
“Neden kaçacak, ayrıca neden ve hangi delili karartacak, bunu kararda açıkça yazmak gerekir, oysa yazılmıyor. Kaldı ki, yargılama için kanıt hala toplanmamışsa, bunun sorumlusu soruşturmayı yürüten makamdır. O sorumluluk yerine getirilmiyor, bireyler özgürlükten yoksun kalıyor.”
AİHM Türkiye’yi mahkum ederken, tutukluluğa itiraz için etkin yargı yolunun bulunmadığının altını çiziyor.
Bunlara rağmen, tutukluluk süresi uzayıp giden tren rayları gibi.

‘Alışmadık, alıştırmayacağız’

CUMHURİYET Gazetesi yazarı ve CHP İzmir milletvekili Mustafa Balbay’ın tutuklanmasının bugün bininci günü.
Balbay milletvekili ve yaklaşık üç yıldır hapiste. Bu durumu protesto etmek için CHP harekete geçiyor. Protestolardan biri bugün Ankara’da Meclis’in Çankaya kapısında Milli Egemenlik Parkı’nda saat 12.30’da.
Uzun tutukluluk süresine ek olarak, bir milletvekilininin tutuklu kalması, seçme ve seçilme hakkının çiğnenmesi açısından, insan hakları ihlali.
Bugün temel sloganlardan biri, “alışmadık, alıştırmayacağız”. Alışmadık, çünkü yarım yüz yıldır biz böyle bir dönemi yaşamadık, bilmiyoruz.

Gerze zehir solumak istemiyor

NÜFUSU 7-8 bin dolayında. Oysa, Sinop Gerze’de miting alanında bu nüfusun iki katı toplanıyor. Sinop ve Gerze ile birlikte komşu il ve ilçeleri çevre bilinci sarıyor. Somut nedeni var.
Gerze’de çeşitli çevre ve yasal aykırılıklara rağmen, termik santral kurmak çalışması var. Uzun süredir Gerze halkı buna direniyor. Kadınlar çadırda nöbet tutuyor. Son olarak geçen cumartesi günü Gerze’de miting alanında toplanan insanlar pankartlar açıyor:
“Zehir solumak istemiyoruz”, “HES, nükleer ve termik santralları durduracağız.”
Çevre bilinci Türkiye’de yükseliyor. Gerze en tipik örneklerden biri. Çevre bilinci sivil toplum direnişiyle birleşiyor, bölgeye zarar veren bir santralın kuruluşunu önlemeye çalışıyor.

A.A. haberi ve Norveçli Bakan

KEMAL Kılıçdaroğlu’nun Brüksel’de Avrupa Sosyalist Partisi üyesi ve Norveç Savunma Bakanı Barth Eide ile bir panelde tartıştığına ilişkin haber yayınlanıyor. Haberi yayınlayan, kuruluşundan bu yana bütün iktidarlarla çalışan ve bugün de iktidara yakın Anadolu Ajansı (A.A.).
Haberi ertesi gün Norveçli Bakan yalanlıyor: “Medya, olmayan anlaşmazlıkları yayınlıyor. Ben ve değerli arkadaşım Kemal bugün bir panelde bir araya geldik ve her zaman olduğu gibi, aynı siyasal görüşleri paylaştık. Kemal’e gösterilen ilgi, sadece benim değil, aynı zamanda Avrupa Sosyalist Partisi’nin de ona verdiği desteğin göstergesidir.”
A.A. bu yalanlamaya itibar etmiyor. A.A.’ya göre, panel haberi görüntülü ve sözler tırnak içinde. Onun için A.A. Norveçli Bakanın açıklamasını vermiyor. Oysa, habercilik açısından vermek gerekir. A.A. neden vermiyor? Bunu sormak için dün A.A. Genel Müdürü ki, Başbakan Erdoğan’ın eski basın danışmanı, Kemal Öztürk’ü arıyorum. Objektif olmak gereği ile.
Kemal Öztürk önemli bir şahsiyet, toplantı halinde, telefona çıkmıyor. Yardımcısına görev veriyor, o arıyor. Ben de toplantı haline geçiyorum, görüşemiyorum.

Yalçın Doğan
Hürriyet

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)