Yazarınıza Avrupa Kalite Ödülü

Türkiye’nin önde gelen pek çok ödüllü reklam ajanslarından WBR’nin Başkanı sevgili dostum Ertan Özyiğit aradı 15 gün önce. “Ay sonunu boş bırak bir sürpriz var, birlikte Londra’ya gidiyoruz” dedi.

26 Kasım’da gideceğiz, 27 Kasım’da da döneceğiz. Ne olabilir ki?

Yola çıkarken öğrendim süprizi. Başkanlığını Türkiye’deki tüketici bilincinin oluşması için tam 30 yıldır mücadele veren ve başarıya ulaşan Fahri Ustaoğlu’nun yaptığı Tüketici Akademisi’nin bağlı olduğu Word Consumer Academy’nin (Dünya Tüketici Akademisi) 4. Avrupa Kalite Ödülleri törenine gidiyormuşuz.

Ama sürpriz Londra’ya gitmek değil sadece. Uluslararası kurumun her yıl dağıttığı Avrupa Kalite Ödülleri’nden biri olan basın dalındaki ödülü bana verilecekmiş.

Kurumun uluslararası jürisi her yıl belirlediği kendi alanlarında kaliteyi temsil eden şirket, kurum ve kişiler arasından o yıl ödüle layık gördüklerini seçiyormuş.

“Avrupa Kalite Ödülü için neden ben seçildim?” diye sordum. Ertan Özyiğit “Uzun yıllardır sürdürdüğün gazetecilik ve yazarlık başarıların, dik duruşun ve bu dönemde yaptığın kaliteli muhalefet nedeniyle jüri seni seçmiş” dedi. Hoş bir duygu tabii.

Avrupa Kalite Ödülleri töreni Londra’daki Hilton Metropole Hotel’de yapıldı. Türkiye’den gelen çok sayıda iş adamı, siyasetçi ve sanatçının yanısıra World Consumer Academy’nin çeşitli ülkelerden gelen temsilcileri de hazır bulundu.

Ödül töreninden önce yapılan üç ayrı panelde pek çok uluslararası sanayici ve iş adamı kalite ve inovasyon konusundaki deneyimlerini paylaşarak ARGE çalışmalarının önemini anlattı.

Meclis Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu’nun ilk konuşmayı yaptığı paneller dizisindeki konuşmamda Türkiye’nin geldiği aşama ile Avrupa Birliği’ni kıyaslamaya çalıştım. Türkiye’nin hızla yükselen grafiğini anlattığım, buna karşı Avrupa Birliği ülkelerindeki sıkıntıları dile getirdiğim konuşma özellikle yabancı konukların ve yurt dışında yaşayan Türkler’in çok ilgisi çekti.

Tabii bu konuşma sırasında Burhan Kuzu’nun “İktidarımızın başarılarını kabul etmen çok sevindirici” diye laf atmasına karşılık “Bunu kendinize mal etmeyin, Türkiye’deki gelişmelerin önemli bir bölümü sanal; ekonomi iyi gibi, pamuk ipliğine bağlı. Avrupa’nın çok kötüye gitmesi bizim iyi görünmemezi sağlıyor” diye cevaplamam salonda hayli samimi bir hava estirdi.

Burhan Kuzu’nun “Can Bey iyidir hoştur ama şu muhalefet huyundan vazgeçemiyor bir türlü” diye espri yapması ise konukları kahkahaya boğdu.

Panellerin sona ermesinden sonra akşam gala yemeği ve ödül törenine geçildi. Televizyon ekranlarından tanıdığınız Ece Vahapoğlu’nun sunduğu ödel töreni piyanist ve pop-caz şarkıcısı Doğa, Londra’da yaşayan pop yıldızı Eylem, Betül Demir ve en sonunda da Sibel Tüzün konseriyle çok renkli bir havada geçti.

Sony, Fi Yapı, Göğüş Holding, Sinbo, Xanadu Resort Otel, Kuzu Grup, Visco Fiber gibi tanınmış şirketlerin Kalite Ödülü aldığı gecede Eyüp Belediye Başkanı İsmail Kavuncu da en başarılı hizmetler yapan belediye olarak kalite ödülüne layık görüldü.

Europa Quality Awards gecesinde Bahçehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan

Köni’ye de bir “Onur Ödülü” sunuldu.

Londra’ya cumartesi gittik, pazar akşamı da döndük. Pazar gününü soğuk ama her nasılsa ara sıra güneşli Londra’da kısa bir turistik gezi yaparak değerlendirdik.

11 yıl sonra ilk kez gittiğim Londra ile ilgili bazı gözlemlerimi de önümüzdeki günlerde sizlerle paylaşırım.

*****


Vicdani ret konusunda da doğruyu söylemediler

Bedelli tartışılırken, hatırlarsınız ortaya bir anda “vicdani ret” konusu atılmıştı. Aslında bir süredir bu konuyu dile getirmeye çalışanlar vardı ama, o sırada gündeme gelmesi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin verdiği bir karar üzerine olmuştu.

Kendini “vicdani retçi” olarak tanımlayan bir vatandaşımız askere gitmediği için “Halkı askerlikten soğuttuğu” gerekçesiyle (bu bir kanun maddesi) mahkûm olmuştu.

Ancak bu kişi mahkûmiyetini tamamladıktan sonra tekrar askere çağrılmış, yine gitmeyince tekrar mahkemeye verilmiş ve yine aynı hapis cezasını almıştı. Sonra bir daha.

İnsan Hakları Mahkemesi de aynı suçtan sürekli ceza verilemeyeceğini kayda bağlamıştı.

Bu haberin öğrenilmesi üzerine vicdani ret tartışmaları da tekrar başlamıştı. Tartışmaların yaygınlaşması üzerine Adalet Bakanı kameraların karşısına geçerek “Vicdani ret konusunda çalışmalar yapıyoruz. Konuyla ilgili Savunma Bakanlığı bir yasa tasarısı hazırlıyor. Yakında bunu sizlerle paylaşacağız” dedi.

İyi, güzel.

Derken Başbakan Erdoğan’ın “merakla beklenen” Meclis konuşmasına sıra geldi. Bedelli’nin nasıl olacağını açıkladığı konuşma. Başbakan ballandıra ballandıra bedelli askerliği anlattı, Meclis Grubu 30 bin liraya askerlik yapılacağı ve 21 günlük temel eğitime bile gidilmeyeceği kararını ayağa kalkıp dakikalarca alkışlayarak kutladı.

Herkes yerine oturunca Başbakan sözüne devam etti. “Vicdani redde gelince” dedi “Bu konuda asla bir çalışmamız olmadı. Bu konu gündemimize hiç gelmedi.”

Buyurun bakalım. Adalet Bakanı ve “Yasa hazırlıyor” dediği Savunma Bakanı’nın düştüğü duruma bakar mısınız?

Yine doğrular söylenmedi ama, vatandaşın gıkı bile çıkmıyor. Onlar hâlâ bedelli askerliğin zafer sarhoşluğu içinde kutlamalarına devam ediyor.

*****


Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, “Darbe yapacak babayiğit varsa görelim!” demiş. Bir saniye, kafamız karıştı! Darbe yapacak olan mı babayiğit yoksa yerli otomobil yapacak olan mı? Yoksa yerli otomobil yapacak olan “darbecilikten” mi tutuklanacak? (Gani Yıldız)

*****


Türkiye çok itibarlı da bu vize işkencesi neyin nesi?

İngiltere vizesi aldınız mı hiç?

Mecbur kalmasam asla almak için çaba harcamazdım. Ama hem pasaportumun süresi dolduğu için vizeleri yenilemem gerekiyordu, hem de Londra’daki sürpriz ödül törenine katılmak zorundaydım ve vize aldım.

Daha önce İsviçre’nin vize için istediği koşulları yerine getirmemek için Avrupa Futbol Şampiyonası’na gitmemiştim. Kendi çapımda İsviçre’yi protesto ederek vize başvurusu yapmamıştım. Neyse ki İsviçre bir süre sonra Schengen’e girdi de bu eziyet bitti.

Ancak İngiltere AB üyesi olmasına rağmen Schengen’de değil ve inanılmaz bir vize işkencesi çektiriyor Türklere.

O kadar çok belge istiyorlar ki, insanın gururu inciniyor. Sanki hepimiz ya teröristiz ya Türkiye’den İngiltere’ye kaçıp onların ekmeğine ortak olacağız. Ya da hepimiz İngilizlerin gözünde ikinci sınıf bir ülkenin vatandaşlarıyız.

Daha birkaç gün önce Cumhurbaşkanı Gül İngiltere’deydi ve Kraliçe tarafından olağanüstü bir ağırlama ile karşılandı. Anlaşılan itibarımız yüksek. Ama belli ki sözde bu itibar. Sıradan Türk vatandaşlarına uygulanan aşağılayıcı tutum ve davranışları Cumhurbaşkanı ve hükümet görmüyor mu?

Aynı şikâyeti Avrupa Kalite Ödülleri toplantılarında konuşan Burhan Kuzu da dile getirdi. “İngiliz dostlarımızı üzeceğim ama çektirdikleri vize eziyeti olacak şey değil” dedi. Tabii sadece orada söylemek yetmiyor bunları, umarım Burhan Kuzu Ankara’da başta Başbakan olmak üzere Dışişleri Bakanı ve diğer hükümet üyelerine de anlatır şikâyetlerini.

Kısacık bir örnek vereyim vize rezaleti ile ilgili. Katıldığımız toplantıya Küçükçekmece Kaymakamı Orhan Öztürk de davetliymiş. Ancak bir milyon nüfuslu ilçenin kaymakamına İngilizler hiçbir gerekçe göstermeden vize vermemişler. Kabul edilebilir bir şey mi bu?

Can Ataklı
Vatan

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)