Güngör Mengi yazdı:"Adalet çığlığı"

Adalet, çığlıklar halinde talep edilen bir özlem haline geldi. Çünkü çağrılar karşılık bulmuyor.

Türkiye’de dün en doğru sözü Kılıçdaroğlu söyledi.

“Özel yetkili mahkemeler kalkmadığı sürece bu ülkeye demokrasi gelmez” dedi.

Düşmana niçin taarruz edilmediğini soran komutana topçu subayı “Efendim birinci sebep barut bitti..” diye başlamış.

Komutan “yeter” demiş, gerisini dinlememiş.

Barut bittikten sonra konuşacak ne kalır?

Bütçe görüşmeleri sırasında CHP lideri Kılıçdaroğlu barutun bittiğine vurgu yapmak için yargının siyasallaşması sorununa özel bir ağırlık verdi.

Öteki ülke meselelerini değinme sayılacak sözlerle değerlendirirken hukuk ve adalet sorunlarını bir davacı gibi Meclis kürsüsüne getirdi.

CHP lideri İzmir mitinginde Yargıtay’a seçilen yeni üyeleri militan, yüksek yargıyı da iktidarın arka bahçesi diye nitelemiş, bunun üzerine HSYK Başkanı yargı camiası olarak Kılıçdaroğlu’dan özür dilemesini beklediklerini ifade etmişti.

Özür gerekiyor ama...

Kemal Kılıçdaroğlu kendisinden özür bekleyen yargıçlara seslendi önce:

“Dünyanın hangi ülkesinde parasız eğitim istiyoruz dediği için üniversite öğrencileri 19 ay hapis yatar?

Dünyanın hangi ülkesinde bir milletvekili hakkında hükümeti eleştirdiği için fezleke hazırlanır?

Bana bir örnek göstersinler; basılmamış kitap hakkında yasak getirilsin.

Bana o yargıçlar söylesinler; aranan bir insan hâkime gelecek de kaçacak diye tutuklanacak.

Böyle bir anlayış olabilir mi; Çin’den daha fazla gazeteci bizde tutuklu...”

CHP lideri HSYK’yı da, iktidarı hoşnut edecek şekilde hareket etmeyen hâkim ve savcılara ceza uyguladığı ve sürgün ettiği için eleştirirken “yargının militanlaştığı”na dair iddiasına delil olacak örnekler sıraladı.

Özel yetkili mahkemelerin “güçlünün hukuku”nu temsil eden “operasyon mahkemeleri” olduğunu iddia ederek “Asıl onlar benden ve adalet isteyen herkesten özür dilemek zorundadır” dedi.

Anlamlı sessizlik

Hiçbir iktidar grubu, ana muhalefet liderinden gelen böylesine zehir zemberek eleştirileri sükûnet içinde dinlemeye katlanamaz.

Dün bir istisna yaşandığını hissettim.

AKP milletvekillerinin sabırlı dinleyici duruşları, umut verici bir işaret olabilir mi?.

Adalet ve özgürlüğün gasbından dolayı suçlanmayı kimse istemez.

İktidar milletvekili olmanın hiçbir avantajı böyle bir vebali taşımaya değmez.

Görüntü, yargıdaki militanlaşmadan kaynaklanan fenalıkların AKP’nin Meclis grubunda azap oluşturmaya başladığını düşündürüyor.

Lider kadro patlama olmasını beklemeden adalet talebini cevaplamalıdır.

Futbolda şike suçlarına verilen cezaları ağır bularak Cumhurbaşkanı’nı harcamayı göze alabilen iktidar milletvekilleri, özel yetkili mahkemelerin yarattığı adalet faciaları karşısında uzun süre tepkisiz kalamaz.

Bugüne kadar bile kalmamalıydı!

Özel yetkili mahkemeler ve savcılar, en masum demokratik talepleri seslendiren insanları bile “örgüt üyesi” suçlaması ile zindana atıp orada unutuyor.

Artık bitsin bu kitlesel işkence.

Çünkü ülke bu gidişle yakın bir zamanda demokrasi ve adalet isteyen insanların özlemlerini birleştirdikleri büyük bir suç örgütü görünümünü alacak.

Ayıp, yazık, günah değil mi?

Güngör Mengi
Vatan
Tags

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)