100 tutukludan 30'una "pardon" deniliyor


Son yıllarda, “Tutukluluk cezaya dönüştü”, “uzun tutukluluk” sözcüklerini sıkça duyar olduk. Tutukluluk sürelerinin uzunluğu ve tutuklamanın yaygınlığı Cumhurbaşkanından, Başbakana, siyasi parti yetkililerine kadar hemen herkesi rahatsız olduğunu açıkladığı bir durum.

AKP Hükümeti döneminde Ceza Kanunu’nda, Ceza Muhakemeleri Kanunu’nda köklü değişiklikler yapıldı. Benzer yasalar batı ülkelerinde da var. Onlardan bir şikayet gelmiyor. Biz de asıl yasalar yerine uygulamadan şikayet edilmesi gerekiyor. Her fırsatta “tutuklama en son başvurulacak adli yöntem” deniliyor. Yasalarda da bu durum açıkça yazılı. Ancak, “son yöntem” biz de neredeyse başvurulan ilk yöntem olmuş.

Adalet Bakanı Sadullah Ergin, “davaların hızlandırılması” için yasal düzenlemeler yapılacağını açıklıyor. Tutukluluğun alabildiğine yaygın bir biçimde kullanıldığı eleştirileri etkili olmuş olacak ki, yasalarda hiçbir yeni düzenleme yapılmamasına rağmen, cezaevindeki tutuklu sayısında önemli ölçüde azalma oldu. Bugün cezaevlerindeki 126 bin mahkumdan 36 bini tutuklu statüsünde. Tabii, mahkum olmuş ancak dosyası henüz Yargıtay’da sonuçlandırılmamış olanları da eklersek tutuklu oranının yine yüzde 50’ler civarına yükseleceğini de belirtmemiz gerekiyor.

Karşılaştırma yapalım
Batı ülkelerindeki tutukluluk süreleriyle ülkemizi karşılaştıralım:
- İngiltere: Sanık yakalandıktan sonra 48 saate kadar ya da en geç 4 gün içinde iddianamesi hazırlanıp hakim önüne çıkarılmak zorunda. (Terör suçlarında ise bu süre 28 güne kadar çıkabiliyor.) Sanık , hakim önüne çıkarıldıktan sonra kural olarak ceza yargılamasının veya mahkemenin başlamasına kadar ülkemizdeki Sulh Ceza mahkemelerine benzer mahkemelerde 56-70 gün, Asliye Ceza ve Ağır Ceza Mahkemeleri'ne benzer mahkemelerde ise 112 gün tutuklu olarak tutulabiliyor. Yargılama başladıktan sonra karar 2-3 hafta içinde sonuçlandırılıyor.
- Fransa: Tutukluluk süresi ilke olarak en uzun bir yıl olarak belirlenmiş. Ancak suçun türü ve nerede işlendiğine bağlı olarak istisnai olarak 2-4 yıla kadar da uzayabiliyor.
- Almanya: Kesin olarak süre belirtilmemiş olmakla birlikte prensip olarak sanığın bir yılı aşkın bir süre tutuklu kalmamasına özen gösteriliyor.
- İspanya: Tutuklu yargılama süresi 3 aydan 2 yıla kadar değişiyor.

100 kişiden 70'ine mahkumiyet
Hakim, kişiyi tutukladı. C.Savcısı, iddianamesi hazırladı. Sanık içerde aylarca bekliyor. Sonunda davası başlıyor. Algı şu: eğer kişi tutuklanmışsa, “bir halt yemiştir” deniliyor. Tutuklanan kişinin, büyük bir olasılıkla mahkum olması beklenir. Çünkü, bunun batı ülkelerinde uygulaması böyle. O zaman bu konuda da bazı oranlar verelim. Türkiye’nin diğer ülkelerle yerini daha iyi görebilmek için:

Japonya, Çin, Kore, Fransa, Almanya, İsveç, İngiltere gibi ülkelerde mahkumiyet oranı yüzde 90'ın üzerinde olmasına rağmen, ülkemizde itham edilen 100 kişiden ancak 70'i mahkum oluyor. Beraatle sonuçlanan davaların çokluğu da haksız tutuklamaların büyüklüğünü gösteriyor.

Tutukluluk konularında, saygın hukukçulardan, "Ne yazık ki, ülkemizde mahkemeler tarafından çok sık ve çoğu zaman da keyfi olarak tutuklamalar yapılıyor. Tutuklama kararları önlem olmaktan çıkarak kurala ve hatta cezaya dönüştü. Yargı kararlarında keyfilik ve çifte standart yaşandığı da kamuoyu gündemine oturmuştur” sözlerini de son yıllarca sıkça duyuyoruz. Onlar söylüyor ama değişen bir şey var mı? Görünen yok…

O dosyaları ve Genç’in durumu
Geçen yılın kasım ayı sonu itibariyle TBMM’de halen bulunan milletvekilleriyle ilgili 551 fezleke bulunuyordu. 10 Ocak 2012 tarihi itibariyle dosya sayısı 622’ye yükseldi. Bu dosyalardan 496’sı BDP milletvekillerinin “silahlı terör örgütünü övmek, propagandasını yapmak” olduğunu da belirtelim.

CHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in de dokunulmazlığının kaldırılması yönünde İzmir C.Savcılığı tarafından düzenlenmiş bir fezleke var. Başta Başbakan olmak üzere AKP’liler, Genç’e çok kızıyor. TBMM’nin çalışkan, üretken, yasaları ve iç tüzüğü en iyi bilen isimlerinden Kamer Genç hakkındaki fezlekeye rağmen dokunulmazlığın kaldırılmasını her zaman savunan bir isim.
Genç, bir konferansta yaptığı konuşmada, hükümeti eleştiriyor. C.Savcısı, fezlekesinde bu durumu “ağır eleştiri sınırı aşıp suç işlemeye tahrik” suçunun oluştuğunu değerlendiriyor. İstenen hapis cezası ise 5 yıl…
Milletvekili de, eski Genelkurmay Başkanı da olsanız bu dönemde herkesin başına bir şey gelebilir…En azından herkes böyle düşünüyor…

Saygı Öztürk
Sözcü

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)