Anıl Çeçen’den yanıt var


Prof. Dr. Anıl Çeçen, 18 Aralık 2011 tarihli yazımızda eleştirdiğimiz görüşlerine, 10 kat uzunluğunda yanıt yollamış. Bu nedenle yanıtı yayımlayamıyoruz ama belli başlı itirazlarını buradan ele alacağız.
Anımsayacağınız gibi Ulusal Kanal’da yaptığımız Avrasya tartışmasını yansıtmıştım buradan sizlere… Tartışmamızda, Anıl Çeçen Rusya ve Çin’i emperyalist gördüğünü, bu nedenle bu iki ülkeyle ittifaka karşı çıktığını, Türkiye’nin bu ülkeler yerine İran’la ittifak kurması gerektiğini ve Doğulu güçlerin İran’a destek vermemesi gerektiğini söylemişti. Ben de tıpkı ekranda belirttiğim gibi buradan da yazmıştım: “Bugün Rusya ve Çin düşmanlığı yaparak, nesnel olarak Amerikancılık yapmış olursunuz!”
Prof. Çeçen mektubunda, kendisine “yargısız infaz” yaptığımızı iddia etmiş ve bunun arkasında bir takım “sübjektif politik oyun” aramış! Üstünde durmuyoruz.
Biz, Prof. Çeçen’in 7 sayfalık mektubunun başında “Amerikancı” olmadığını söylemesini daha çok önemsiyor ve mutlu oluyoruz. Nitekim biz de kendisine “Amerikancı” dememiş, ancak bugün Rusya ve Çin düşmanlığı yapmanın, “nesnel” olarak Amerikancılık yapmak anlamına geleceğini belirtmiştik. Aradaki kalın fark ortada…
Anıl Çeçen, uzun mektubunda fikirlerinin arkasında durduğunu belirtmiş; Kemalizm’in antiemperyalist olduğunu, bu nedenle Türkiye’nin emperyalist devlet olan Rusya ve Çin’le değil de İran’la birlikte olması gerektiğinin altını birkaç kez çizmiş.
Bunları söylerken de üstümüze alınmadığımız bazı suçlamalar yöneltmiş: “Türkiye’deki gayrimüslim kesimler bir Türk-İran ortaklığına karşı çıkarlarken, Müslüman İran’ı dengelemek üzere Hıristiyan bir güç olan Rusya’yı devreye sokmaya çalışmaktadırlar.”
Nitekim biz de Türkiye’nin İran’la, hatta Irak ve Suriye’yle ittifak kurmasının zorunluluk olduğunu söylüyoruz.
Prof. Çeçen, ABD’nin baş düşman olmadığını ispatlamaya çalışmakta ısrarlı: “Siz bunu ABD’ye indirgerken İsrail’i görmezden gelmeniz çok büyük eksikliktir. Unutmayalım dünyayı yöneten Siyonist lobiler ABD’yi de yönetmekte ve İsrail’in çıkarlarına bu dev ülkeyi kilitlemektedirler.”
ABD’yi İsrail’in yönettiği şeklindeki bu gerçekdışı yaklaşım, Prof. Çeçen’in mektubunda birkaç sayfa sonra değişiklik gösteriyor. Çünkü Prof. Çeçen, bu kez de İngiltere’nin dünyayı yönettiğini ileri sürüyor. Hatta Çeçen daha da ileri giderek, İngiltere’nin Hindistan’la ittifak kurup, Asya’yı beşe bölmeye çalıştığını söylüyor. İngiltere, daha sonra bu beş Asya federasyonunu, kendi kurduğu Dünya Konfederasyonu’na bağlayacakmış. Haliyle, ABD yine perdelenmiş oluyor!
Nitekim Prof. Çeçen, Rusya ve Çin’in dışında, Hindistan’ı da emperyalist olarak sınıflandırmış. Anıl Çeçen’in emperyalizm kavramını farklı algıladığı ortada. Çünkü mektubunda, Atatürk’ün “Yunan emperyalizmine” karşı savaştığını da söylemektedir! Bu durumda İngiltere sömürgesi olarak Çanakkale’ye çıkan Anzaklar da emperyalisttir!
Prof. Çeçen’in şu açıklamasını yorumsuz aktaralım: “Türkiye’nin Avrasya stratejisinin ne olması gerektiği konusundaki bir tartışmayı Atatürk’ün Rusya ile ittifakına getirmek doğru olmayan bir yaklaşımdır, çünkü eğer Mustafa Kemal Rusçu olsaydı, o zaman daha ulusal kurtuluş savaşı yıllarında Sovyetler Birliği’ne Türkiye’yi üye yapar ve batılı emperyalist güçler ile bağımsızlık için yıllarca mücadele etmezdi. (…) Çanakkale savaşının muzaffer komutanı olarak Mustafa Kemal Osmanlı İmparatorluğu’nu yıkan başlıca güçlerden birinin Rus ordusu olduğunu iyi biliyordu ve bu yüzden de tarihsel bir bilinçle Ruslara karşı mesafeli davranıyordu.”
Anladığımız kadarıyla Prof. Çeçen’in sadece kavramlarla değil, gerçeklerle ilgili de sıkıntıları var. Prof. Çeçen’in Mustafa Kemal’i hiç anlamadığı gerçeğini bir yana bırakıyor ve onun nesnel olarak aslında İran’ı ABD’nin kucağına atan şu görüşleriyle, yazımızı bitiriyoruz: “NATO Türkiye’ye silah yığınağı yaparken, Çin ve Rusya’nın da İran’a aynı doğrultuda silah ve cephanelik yüklediği görülmektedir. Yaklaşmakta olan üçüncü dünya savaşının önlenebilmesi için ABD ve NATO’nun Türkiye’yi cephaneliğe çevirmesinin önlenmesinin zorunluluğu gibi Rusya ve Çin’in de benzeri bir tutumu İran’da sürdürmesi gerekmektedir.”

Mehmet Ali Güller
Aydınlık

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)