Asıl senaryo...


Dünkü yazıyı “Sahi, terörist kim o halde?” diye bitirmiştim. Murat Aydoğan adlı okurumuz şöyle cevap veriyor: “Yazınızın sonunda sorduğunuz soruya ben cevap vereyim istedim. Terörist benim! Bundan bir yıl önce üç defa basın açıklaması eylemlerine katıldım. ‘Hayata dönüş’ dedikleri ama devletin yasal mermileri ile kelimenin tam anlamıyla katliam yaptıkları vahşet gününü protesto ve anma günü, diğeri 8 Mart dünya emekçi kadınlar günü etkinliği.. Evet iddianamede suç olarak ‘8 Mart dünya kadınlar günü etkinliğine katılmak’ diyor.. Üçüncüsü ise TAYAD’lı aileleri bilirsiniz. Onların bir duruşmasından önce yapılan basın açıklamasına katılmakla terör örgütüne üye olmak, örgüt propagandası yapmak gibi suçlarla suçlanıyorum.
Ben emekli polisim. Sol görüşlü, sosyal duyarlılığı olan, düşünme ve düşünceyi ifade etme özgürlüğünün bir ülkeye hiçbir şey kaybettirmeyeceğine, aksine çok şey katacağına inanan biriyim. O halde terörist benim.”

***

CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, Genelkurmay Başkanları hakkında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın soruşturma açabileceğini ve yargılamanın Anayasa Mahkemesi’nde yapılması gerektiği şeklindeki Anayasa değişikliğini hatırlatarak “Özel yetkili savcılık mekanizmaları, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın görev ve yetki alanını gasbederek, aslında doğal yargıç ilkesini de ayaklar altına almaktadır. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise bu müdahaleye seyirci kalmaktadır” dedi.
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural da “Bu tutuklamanın siyasal anlamda ortaya çıkardığı sonuçlardan biri, TSK’nın topyekûn hedef alınmış olduğunun anlaşılmasıdır. Yüce Divan’da yargılanması gereken bir şahsiyetin özel yetkili mahkemelerde yargılanması, bu süreçlerde tabii mahkeme ve tabii hakim ilkesinden uzaklaşıldığını ve bu süreçlerin siyasal amaçlar için yönlendirildiğinin açık delilidir” diye konuştu.
Görüldüğü gibi her iki parti de doğal yargıç ilkesinin çiğnendiğini söylüyor. Aslında bu ilke, sadece bu soruşturmada değil halen sürmekte olan birçok davada çiğnenmiş durumdadır.
Sonuç olarak CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında da “adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs” iddiasıyla soruşturma başlatıldı. Kılıçdaroğlu’nun dokunulmazlığının kaldırılması için hazırlanan fezleke Adalet Bakanlığı’na gönderildi...
Kılıçdaroğlu henüz bu konudan haberdar değilken, “Ülkede bir anayasa var ama uygulanmayan bir anayasa. Daha despot bir ülke olmaya doğru sürükleniyoruz” dedi.

***

Peki bütün bunlar daha geniş planda neyin hazırlığı?
Onu da Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak söylüyor:
“Orta Doğu’daki huzursuzlukların asıl amacı, büyük İsrail devletini kurmaya yöneliktir. Büyük İsrail devletinin
kurulabilmesi için Türkiye’nin parçalanması gerekir. Türkiye’nin parçalanabilmesi için de mutlak surette bir savaşa sokulması icap eder. Biz asıl senaryonun Türkiye üzerine kurulduğunu düşünüyoruz.”
Biz de diyoruz ki bu senaryoyu kimse görmesin isteniyor. Türkiye medyası artık doğrudan ABD kaynaklı Yahudi sermayesi tarafından satın alınıyor. En son Sabah ve ATV için girişimlerde bulundular.
Türkiye’de her gün büyük bir olayın gündeme sokulması, halkın asıl senaryoyu görmesini önlemek amacına dönüktür. İktidar, İslam dünyasında bir Truva atı olarak kullanılırken, içerideki tepkileri durdurmak adına ana muhalefet partisi genel başkanına bile soruşturma açılmaktadır. Bu olayların hepsi birbiriyle bağlantılıdır.

Arslan Bulut
Yeniçağ

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)