Atatürk Cumhuriyeti’ne Darbe!


Biri dışında hemen bütün gazeteler; 19 Mayıs’ın Ankara dışındaki illerde stadyumlarda kutlanmasını yasaklayan
Milli Eğitim Bakanlığı genelgesini hayretle karşılayan manşetlerle duyurdu.
İktidara şirin görünmeyi, RTE’nin husumetini üzerine çekmemeyi uzun süredir temel ilke yapan Doğan Grubu’nun, medya dünyasında -kendine layık gördüğü sıfatla- sözde amiral gemisi Hürriyet’in manşetine göre bakanlık genelgesi “heyecan yarattı”.
İç sayfada yer ayırdığı habere de “19 Mayıs’a kutlama ayarı” başlığını münasip gördü.
Bu ve benzeri idare-i maslahatçı medya yaklaşımları; AKP iktidarının Cumhuriyetin temel ilkelerini yavaş yavaş, ama bilinçli biçimde kemirmeyi amaçlayan programlı, düzenli eylemlerini kolaylaştırıyor , çanak tutuyor.
RTE, Ömer Dinçer’i Milli Eğitim Bakanlığı’nın başına getirirken kimi amaçları vardı:
Bu amaçlardan biri açığa çıktı.
Amaç; 73 yıldır aralıksız bütün illerimizde stadyumlarda kutlanan 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’nı, Atatürk Cumhuriyeti’nin anlamlı günlerinden birini, gençliğin, halkın belleğinden silmek!
***
Son genel seçimden sonra RTE; bu amacı -tabii henüz açığa çıkmayan amaçlarını- büyük bir zevkle yerine getirecek kişiyi Eğitim Bakanlığı’nın başına getirmekte duraksamadı.
Siyasal gelişmeleri izleyenlere Ömer Dinçer’i nasıl tanırsınız diye sormaya gerek yok.
RTE’nin himayesinde siyasete atılmadan önce Başbakanlık Müsteşarlığı’na getirdiği bu kişi; sonradan tevil etmeye çalıştığı ve “Laik Cumhuriyet’in artık sonu gelmiştir” diye özetlenebilecek , Osmanlı’ya hasret görüşlerini bir kitabında savunarak kamuoyunun gözdesi oldu .
Göreve getirildiği zaman vay Milli Eğitim’in haline, diye düşünenler haklı çıktı.
Ulusal savaşın ilk adımı gibi kutsal bir günü, 19 Mayıs’ı, okullara hapseden bakanlık genelgesine bir göz atarsanız; Bay Ömer Dinçer’in ne kadar uyduruk bir gerekçeyle asıl amacını gizlemeye çalıştığını görebilirsiniz.
73 yıldır yakınan olmamış, şikâyet duyulmamış; ama RTE’nin bakanına göre, 19 Mayıs’larda olumsuz hava koşulları, derslerin, öğrencilerin “motivasyonunu” bozuyormuş!
Bu gerekçe, “Dam üstünde saksağan vur beline kazmayı” özdeyişine layık bir kafanın eseri!
Üstelik 19 Mayıs’ın stadyumlarda kutlanmasını faşist bir gelenek diye tanımlayan “taraf” kafa ile Cumhuriyet ilkelerine yaban, yobaz kafa arasında bir milim fark yok!
Zira Cumhuriyete karşı taraf olan gazetelerin kafası ile AKP’nin gizlediği amaçlar örtüşüyor.
***
Pek çok konuda duyarlı olanların sergiledikleri tepki, acaba 19 Mayıs yasağına ne ölçüde yansıyacak? Fazla umutlu olmayalım. Bir gün, belki iki… O kadar!
Medyamızın gözde yorumcuları, hele geçmişi bilmeden karalayarak geleceği kurmaya çalışanlar umutsuz vaka!
Nedenini medyada hemen her gün izliyoruz. TV’leri, gazete köşelerini işgal ettiler. Korkmadan, yılmadan; Atatürkçüyüm, devrimciyim, laikim ve Türk’üm diyenlere başka gezegenlerden gelen acayip yaratıklarmış gibi bakıyorlar.
Gerçek işlerine geldiğince doğru. Sözüm ona çağdaşlığın gereği diye savundukları ölçüde gerçek!
Örneğin 28 Şubat’ta, laik Cumhuriyeti İslamın elinden, yasal kurallar uygulayarak kurtarma operasyonundan önce yüksek yargı organları temsilcilerinin Genelkurmay karargâhına giderek talimat aldıklarını, günümüzün ünlü kalemleri aylardır her vesile yazıp söylüyor; sivil-asker sorumluları tsunami dalgaları gibi yerden yere vuruyorlar.
Ama yandaşlıkla, yalakalıkla ellerine dünya ahret kimsenin su dökemeyeceği bu yazarlar, bu TV yorumcuları, hatta hukuk, siyaset adamları…
…MİT’te Cumhurbaşkanı’n ın, Başbakan’ın, bilumum ilgili bakan ve askerin katıldığı brifinge yargı yetkililerinin de katıldığını görmezden geliyor; acaba talimat mı aldılar diye yazılı veya sözlü tek sözcükle karşı çıkmıyorlar.
***
Namık Kemal, yıllarca önce bugünleri görerek, “Ne utanmaz köpekleriz”hicv ini günümüzün kimi yazar çizerleri için mi yazdı acaba?

Cüneyt Arcayürek
Cumhuriyet

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)