Atatürk’ün mirasından yemek nasip olmadı


Bu haftanın en önemli olayı; bana göre Mümtaz’er Türköne’nin yeni atandığı Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu (AKDTYK) üyeliğinden istifa etmek zorunda kalması idi. Kamuoyu baskısının gücünü gösteren bu olayın; bundan sonraki demokratik mücadelede örnek olacağından eminim.
Atatürkçülerin bu zaferi; sadece Atatürkçülük düşmanı Mümtaz’er Türköne için değil öbür gerici odaklar için de ders olacak niteliktedir.
Mümtaz’er Türköne’nin Atatürkçülüğe olan düşmanlığı bilinmesine karşın onun Atatürk’ün kurduğu iki kurumun yönetimine atanması, bu atamayı yapan kurumun siyasallaştığını gösteren en açık belgedir.
Peki kimdir bu rezaletin sorumlusu?
Açık söyleyelim: Cumhurbaşkanı Abdullah Gül.
Hatırlayınız: Mümtaz’er Türköne; Zaman Gazetesi’nde yazmasına güvenerek; kendisini Başbakan Erdoğan’ın bu dönem milletvekili yapacağını sanıyordu. Bu beklentisi yazılarına da yansımıştı. Lakin bu hayali gerçekleşmedi.
O zaman; Bay Türköne’ye Sayın Gül sahip çıktı. Ve onu hiç hak etmediği bir kuruma atadı.
HAK
ETMİYORDU
Mümtaz’er Türköne’nin Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu (AKDTYK) üyeliğine atanmasının yanlışlığı; bu kişinin Atatürkçülüğe düşman olmasından da da kaynaklanmıyor. Asıl yanlış; akademik olarak Bay Türköne’nin oraya atanacak liyakatte olmamasıdır. Çünkü Mümtaz’er Türköne, Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin İdari Şubesinden mezun olmuş birisidir. Uzmanlık alanı da bu daldır.
Halbuki atandığı kurum; Türk Tarih Kurumu ile Türk Dil Kurumu’nun üst çatı organıdır. Yani; Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu’nda görev yapmak için ya tarihçi olacaksınız ya da dilbilimci olacaksınız.
Halbuki Bay Türköne tarihçi de değil dilci de değil. Bu konuda akademik bir çalışması da yok. O zaman böyle bir kişinin o kuruma atanması, tamamen siyasidir, tamamen ideolojiktir.
Bu hatayı yapan da cumhurbaşkanlığı makamında oturan Sayın Gül’dür. Bence kendisinin bu atama yüzünden kamuoyundan özür dilemesi gerekiyor.
TÜRK TARİH
KURUMU
NEDİR?
Türk Tarih Kurumu (TTK), Türk tarihi ve Türkiye tarihi konularında araştırmalar yapmak ve yayımlamakla yükümlü, tüzel kişiliği olan kamu kuruluşudur.
23 Nisan 1930’da Türk Ocakları 6. Kurultayında, var olan Türk Tarih Encümeni yerine Türk Tarihi Tetkik Heyeti adlı bir komisyonun kurulması kararlaştırıldı. 1937’de Türk Ocağı kapatılınca bu komisyonun yerine tüzel kişiliği olan Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti oluşturuldu. Tüzüğünün 1.maddesine göre ‘Türkiye Cumhuriyeti Reisi Gazi Mustafa Kemal Hazretleri’nin himayesinde ve Ankara’da çalışan ilmi bir cemiyet’ olan kurumun amacı Türk tarihi ile Türkiye tarihini ve bunlarla ilgili konuları incelemek, elde edilen sonuçları da her türlü yoldan yaymaktı.
Kurum Türkiye ve Türk tarihi ile ilgili ana kaynakları saptayacak ve inceleyecek, bu konularda telif ve çeviri bilimsel yapıtlarla dergiler yayımlayacaktı. Yeni buluş ve görüşlerin ortaya konması ve tartışılması için kongreler düzenlenecek, kazı ve araştırmalar yoluyla yeni belgeler sağlamak da kurumun çalışma alanı içindeydi. Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti’nin adı 3 Ekim1953 de Türk Tarih Kurumu olarak değiştirildi.
TTK; yüzlerce bilimsel çalışma yayımladı; Türk Tarih Kurumu Kitaplığı, Ankara’da Milli Kütüphaneden sonra en zengin kütüphane durumuna geldi.
1980’deki 12 Eylül askeri darbesinden sonra darbeciler; Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu isimli bir çatı örgütü kurdular. Türk Tarih Kurumu’nu da Türk Dil Kurumu’nu da buraya bağladılar.
YA TÜRK DİL KURUMU?
Türkiye’yi sömürgecilerin işgalinden kurtaran Mustafa Kemal; Türk dilini de yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarmak için 12 Temmuz 1932’de Türk Dili Tetkik Cemiyeti’ni kurdurdu. Amaç, Türkçenin incelenmesi, özleştirilmesi, geliştirilmesi olarak belirlenmişti. Samih Rıfat, Ruşen Eşref (Ünaydın), Celal Sahir (Erozan), Yakup Kadri (Karaosmanoğlu) ilk kurucular oldular. Adı; 1936’da Türk Dil Kurumu yapılan bu kuruluşun çalışmaları ile Türkçe; Arapça-Farsça-Fransızca gibi dillerin işgalinden temizlenerek bugünkü gelişkin seviyesine ulaştırıldı.
Türk Dil Kurumu; dil üzerine yaptığı ciddi bilimsel çalışmalarla kültürümüze yüzlerce eser kazandırdı ve muazzam bir kütüphane oluşturdu. 30 bin cildi aşan Türk Dil Kurumu kitaplığı, Türk dili tarihi ve dilbilgisiyle ilgili ihtisas eserlerini, yazmaları araştırmaları ve süreli yayınları bir araya getirir.
Kemal Atatürk; kişisel servetini Türk Dil Kurumu ile Türk Tarih Kurumu’na bağışlamıştı. İş Bankası’ndaki CHP hisselerinin geliri; işte bu iki bilimsel kurum tarafından kullanılmaktadır.
HELAL OLUR MUYDU?
Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, 1982 anayasasının 134. maddesine göre kuruldu. Bu maddenin 2. fıkrası diyor ki:
“Türk Dil Kurumu ile Türk Tarih Kurumu için Atatürk’ün vasiyetnamesinde belirtilen mali menfaatler saklı olup kendilerine tahsis edilir.”
Düşünün şimdi: Eğer bu istifa etmiş olmasa idi; Kemal Atatürk’ün mirası olarak İş Bankası’ndaki CHP hisselerinin gelirinden faydalanan kişi Mümtaz’er Türköne gibi Atatürkçülükle cenk eden birisi olacaktı.
CHP faydalanamayacak ama CHP’ye vurmayı birinci görev bilen Bay Türköne CHP hisselerinden faydalanacak...
Bunu hangi mantık kabul eder?
Peki istifa etmemiş olsa idi, bu mümtaz er o mirastan alacağı parayı hangi erlikle yiyecekti?
YA YÜKSEK KURUM?
Aşağıda Yüksek Kurum’un kuruluş ilkesi ve çalışma alanı bulunuyor.
“Atatürkçü düşünceyi, Atatürk ilke ve inkılâplarını bilimsel yoldan araştırmak; Türk dilinin öz güzelliğini ve zenginliğini meydana çıkarmak, onu yeryüzü dilleri arasında değerine yaraşır yüksekliğe eriştirmek; Türk tarihini, Türkiye tarihini ve bunlarla ilgili konuları, Türklerin medeniyete hizmetlerini ilmi yoldan incelemek, araştırmak; milli gücümüzün devamında ve gelişmesinde, millî kültürümüzü çağdaş medeniyet seviyesinin üstüne çıkarma ülkümüzde temel unsur olan Türk kültürünü; Atatürkçü düşünce, Atatürk ilke ve inkılâpları doğrultusunda, bilimsel yoldan incelemek, araştırmak ve bir bütünlük içerisinde yaymak ve yayımlamak Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu’nun temel amacıdır.”
Atatürkçü düşünceyi hakaret gibi göstermeye kalkışan Mümtaz’er işte böyle tamamen Atatürkçü bir kuruma atanmıştı.
Köşk’ün bu kadar siyasallaştığını hiç hatırlamıyorum...

Riza Zelyut
Gunes

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)