Bakan Bey, Davos'dan koftiyi ambalaja alma tarifi verdi!


Bunu da gördük. Gazeteci ile ile Bakan Bey, bir olmuş İsviçre’nin Davos Dağı’ndan “İstanbul’a yapılacak Üçüncü Köprü’yü” konuşuyorlar. Köprü projesi konuşmak için Davos’a gitmeye ne gerek vardı, Uludağ’dan ya da Sarıkamış’tan da yapılabilirdi!
Kamera Bakan Bey’e odaklanmış.
Davos’da inceden kar yağıyor.
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, “Başbakan haritayı eline aldı, Üçüncü Köprü Projesini ikiye böldü…” diye sözlerine heyecan, inandırıcılık, kararlılık da katarak anlatıyor.

Bakanın anlattığı ne müthiş!
Üçüncü köprü ile 60 kilometre bağlantı yolları ayrı bir ihale paketi olacak. Otoyollar ise ikinci paketi oluşturacak. Üçüncü Köprü ile bağlantı yolları paketi için bazı garantiler getirilecek ve tekrar müteahhit şirketler çağırılıp “yap-işlet-devret” modeliyle köprü dikilecek.
Müteahhitlere teslim olunacak.
Ne istiyorlarsa verilecek.

Xxx

İlk ihale karizma çizici olmuştu.
Başbakanın havası inmişti.
Şirketler, “yapmayız” demişlerdi.
Belli ki, müteahhit şirketler, projeyi ve yapım şartlarını bankalara göstermişler, bankalar bu şartlarda bu köprüye yaparsanız “elde edeceğiniz kar size de yetmez bize de" diyerek kredi açmayı reddetmişler ve Üçüncü Köprü yapım işi koftileşmişti.
Kimse yanlış anlamasın.
Kofti de anlamı olan kelimedir.
Halk bu kelimeyi sıkça kullanır.
“İçi boş, değersiz, dandik” demektir.
Davos yayınıyla öğreniyoruz.
Başbakan, koftiliği eline aldı.
İkiye böldü.
Proje; yekpare 1 koftiyidi.
2 parçalı kofti yaptı.
Birinci kofti (köprü ve bağlantı yolları) iyileştirilecek, içi doldurulacak, dandikliği giderilecek, müteahhit firmalara; köprüyü yapmaktan yeterli kar sağlasınlar diye yüksek geçiş ücreti, daha uzun yıl işletme müddeti, yapılmış diğer iki köprünün rekabetini tırpanlama hikmeti ve “geç ya da öde garantisi” getirilecek.
Evet garanti verilecek.
Köprüden sözgelimi günde 500 bin araç geçecek denilecek. Geçmezse; geçmiş gibi kabul edilip, geçmeyen aracın ücretini de Devlet (Hazine) müteahhit şirkete ödeyecek.
“Geç ya da öde” işte bu demek.
Kofti işte böyle ambalajlanacak.
Başbakan’ın böldüğü parçalardan ikinci koftinin içinin dolmasına, yeni ambalaja konularak dandikliğinin giderilmesine ihtiyaç yok. Onu (oto yolları) Devlet kendisi yapacak.

Xxx

İşte Davos’tan anlatılan bu:
Müteahhit sana gelmezse!
Sen müteahhide git.
Müteahhit ihaleye uymazsa!
İhaleyi müteahhide uydur.
Bu “koftiliği ambalajlama” tiyatrosunu halka yutturmak için İsviçre’de zenginlerin toplanıp “biz de fakirlerin durumuna üzülüyoruz kardeş…” züppe konuşmalar yaptığı Davos Dağ köyüne gitmeye ne gerek vardı? Asıl soru unutturuluyor: Üçüncü köprüye ihtiyaç var mıydı? Başbakan, köprünün şehrin kuzeyinden geçmesini niçin istiyor?



(uyan borusu)

Vekile yağmur!
Memura damla!

Memurlara yapılacak yeni yıl zammı için toplu sözleşme yasasının çıkması gecikiyor. Memura zam damla kadar olacak. Milletvekili emeklilerine yapılan zam ise yağmur oldu. Halkın üstünde ayrıcalıklı bir zümre oluşuyor. Aileden sorumlu Bakan Fatma Şahin, İnsan Hakları Komisyonu üyesi milletvekillerine sunum yapmak için kentin en lüks ve pahalı oteli Rixos’da davet veriyor. Dün Saygı Öztürk Sözcü’de yazdı: Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, kendisine bağlı DPT Müsteşarı’na kentin en lüks semtinde çok pahalı lojman daire aldırıyor.

Necati Doğru
Sözcü

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)