Başbakan'ın yeri, Başbuğ'un yanıdır


BDP Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak, hükümet ve Başbakan Erdoğan'ı hedef alan konuşmasında İnternet Andıcı davasında mahkemeye sunulan, altında Erdoğan'ın imzasının bulunduğu bir belgenin olduğunu iddia ederek, "Bu belgeyi hazırlayan, bu andıcı hazırlayan, İlker Başbuğ'la, Genelkurmay'la işbirliği yapan Erdoğan'ın ta kendisidir. O zaman Başbakan'ın yeri, Başbuğ'un yanıdır" dedi.

Kışanak, BDP Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici ile partisinin Şanlıurfa İl Örgütü tarafından düzenlenen Dayanışma Gecesi'ne katıldı.

Yemekte konuşma yapan Gültan Kışanak, hükümetin Kürt halkını yok etmek istediğini iddia ederek, "Kürt halkının örgütlü gücünü dağıtıp, örgütlü mücadelesini tasfiye ederek, 'Kürt sorunu artık yoktur' aşamasına geleceklerini kimse zannetmesin. Bunların niyeti bu. Başbakanın seçim sürecinde söylediği 'Kürt sorunu artık yoktur' sözünün altında yatan gerçek buydu. Bizi yok etmek istiyorlar. Örgütlü gücümüzü yok etmek istiyorlar. Direnişimizi yok etmek istiyorlar. Böylece Kürt sorununu ortadan kaldırmak istiyorlar. Binlercesini tutuklasanız da, binlercesi yine bu mücadelenin saflarında yer alacak, direnişi ve mücadeleyi örgütleyecek" dedi.

Uludere'de yaşanan ve 35 kişinin ölümü ile sonuçlanan olaya da değinen Kışanak şöyle konuştu:

"Bir katliam yaptılar. Köylüler, Uludere halkı, Botan halkı, tüm Kürt halkı; vicdanı ve insafı olan herkes ayağa kalktı. İsyan etti, yüreğimiz ve dilimiz isyan etti. Bu katliamı kabul etmediğimizi her fırsatta ifade ettik. Yaşayarak görüyoruz ki; karşımızdakiler, bu mücadeleye karşı duranlar, savaş çığırtkanlığı yapanlar, bu savaş politikasını gündeme sürüp, yürütenler yönetenler gerçekten de insanlık ve vicdanlarını yitirmiş durumdalar. 35 gencecik insanın yaşamını yitirdiği bir günde, 19'u çocuk paramparça olmuş bedenleri arazide topladığımız bir günde 20 saat sustular.

Keşke hep sussaydılar, keşke hiç konuşmasalardı. 20 saat sonra konuştuklarında da, 'Operasyon kazası' dediler. Bu insanlık, vicdan, adalet, İslamiyet, inançlar ve bütün insani değerler adına utanılacak bir sözdür. Bu sözü söyleyenlerin yerin dibine girmesi lazım. 19'u çocuk, 35 gencecik insan bedeninin paramparça olduğu bir günde kendisine insanım diyen bir zatın, 20 saat susup sonra çıkıp 'Operasyon kazası' demesi sözün bittiği, insanlığın ve vicdanın bittiği noktadır."

Kışanak, Kürt sorununun takipçisi olacaklarını kaydederek şöyle devam etti:

"AKP hükümeti, Başbakan diyor ki; 'Bunlar iktidarı devirmeye çalıştılar. Biz onun için davacıyız, şikayetçiyiz.' Biz Kürt halkı olarak, BDP olarak, örgütlü Kürt direnişi olarak bunlardan binlerce kez davacıyız. Onlar bir kere davacı, biz binlerce kez davacıyız. Ama bizim davamızı görecek bağımsız bir yargı yok ortada. Bizim davamızın adaletteki karşılığı AKP hükümeti tarafından tutsak alınmış. AKP hükümeti, sadece ve sadece devlet içerisinde iktidar paylaşımının kavgasını veriyor. İstiyorlar ki Tayyip Erdoğan'dan başka bir güç odağı kalmasın. Onların derdi; iktidarı paylaşmak, devletin gücünü ele geçirmek, devletin gücünü paylaşmak. Ama bizim davamız; mazlum bir halkın davası, yakılıp yıkılan 4 bin köyün davası, 17 bin faili meçhulün davası, dağlarda katledilen 40 bin Kürt gencinin davası. Bu bir insanlık davası, bunun davacısı ve takipçisiyiz. Bu halka hesap verecekler. Bu mazlum halkın çektiği acıların hesabını verecekler."

İnternet Andıcı Davası'nda mahkemeye Başbakan Erdoğan'ın imzası ile sunulan bir belgenin olduğunu iddia eden Kışanak, Başbakan Erdoğan'ın dava kapsamında tutuklanan eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un yanına konulması ile ülkede adalet olacağını savundu. Kışanak şunları söyledi:

"Göstermelik davalarla bu işi pekiştirip devlet içerisinde iktidarın gücünü paylaştıktan sonra bu defteri kapatmaya çalışıyorlar. Bir internet andıcı davasından bahsediyorlar. İlker Başbuğ bu nedenle tutuklandı. Ama mahkemeye bile intikal eden, sonrasında örtbas edilip gizli kurye ile yeniden Genelkurmay'a gönderilen bir belge var. O belgenin altında da başbakan Erdoğan'ın imzası var. O da diyor ki; 'DTP'yi susturun, Kürtleri susturun, Kürtlerin basınını susturun.

Kürtlerin davasına sahip çıkan insan hakları kuruluşlarını susturun.' Bu belgeyi hazırlayan, bu andıcı hazırlayan, İlker Başbuğ'la, Genelkurmay'la işbirliği yapan Tayyip Erdoğan'ın ta kendisidir. O zaman Başbakan'ın yeri, Başbuğ'un yanıdır. İlker Başbuğ'un yanına, Tayyip Erdoğan giderse; bu ülkede adalet var diyebiliriz, bağımsız yargı var diyebiliriz. Çünkü aynı belge, o mahkemenin önüne gitti. Genelkurmay özel kurye ile yanlışlıkla göndermişti. Ama duruşmada kısmen okundu, gerisi zarfa konup, mühürlenerek Genelkurmay'a gönderildi."

AA
Tags

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)