BTP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Emin Koç, "Hükümet bölgede yeni bir kaosa geçit vermemeli"


BTP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Emin Koç, ülkemiz ve bölgemizin yeni bir kaosu kaldıracak durumda olmadığını dile getirdi

Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Emin Koç, Avrupa Birliği devletleri ile ABD'nin kendi ülkelerindeki krizleri ve buhranı, Büyük Ortadoğu Projesi coğrafyasına, yani bizim bölgemize taşıyarak savaşa dönüştürdüğüne işaret ederek, "Amerika ve Avrupa’nın buhranı, bölgemizde savaş halini alıyor" dedi.
Mehmet Emin Koç, yaptığı açıklamada, "Hiçbir bahaneyle Türkiye böyle bir oyunda Haçlıların aklına uyamaz, onların işgal planlarına taşeron olamaz" ifadesini kullandı.

Ateşi kapımıza taşımayalım

Böyle bir anlayışın ateşi kapımıza taşımak, evimizin içine almak olacağını hatırlatan BTP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Emin Koç, sözlerini şöyle sürdürdü: "Sayın Başbakan Irak’ta iç çatışmaların yaşanmaması gerektiğinin, kardeş kavgasının son bulmasının altını çiziyor. Doğrudur. Sadece Irak’ta değil, bundan böyle artık bölgemiz, bir çatışma ve bir savaş kaldıracak durumda değildir. Irak’ın içindeki gruplar nasıl kardeş iseler; Türkiye, Suriye, İran, Irak ve sair komşu ülkelerdeki toplumlar da aynı şekilde kardeştirler, komşudurlar.
Bu sebeple iktidar ve yüce Türk milleti, aynı hassasiyeti, Suriye için de göstermelidir. İran için de göstermelidir. Zira Suriye’ye yönelik bir operasyon, Suriye ile sınırlı kalmaz. İran’a yönelik bir manevra İran’la sınırlı kalmaz. Bölgemizde çıkacak bir dalaş, yakılacak bir alev, bütün bölgeye yayılır, etrafımızı sarar. İçimizi-dışımızı yakar. En çok Türkiye’yi vurur. Böyle bir yanlışlığı en ağır faturasını, ekonomik, stratejik ve iç politik şartlarındaki hassasiyet sebebiyle Türkiye öder, Türk milleti öder. Son günlerde Hürmüz Boğazında İran ile ABD arasında nükleer silah gerginliği yaşanıyor. Bu gerginlik petrolü 115 dolar seviyesine çıkarmış bulunuyor. Ama gerginlikle ilgili senaryolar konuşuluyor.
1- Avrupa Birliği ülkeleri, 1-2 hafta içinde İran'dan petrol alımını durdurur mu? Bu da, ham petrolün varil fiyatın 1-2 hafta içinde 140-150 dolara fırlatır mı?
2- Düşünün, İran Hürmüz Boğazını kapandı. Dünya petrolünün yüzde 40'ının geçtiği Hürmüz Boğazının trafiğe kapatılması durumunda fiyatlar 150-200 dolara kadar fırladı.
Senin Hazinen ve Merkez Bankan buna dayanabilir
O zaman buyurun cenaze namazına..."

Türk ekonomisini batırabilirler
Türkiye Merkez Bankası'nın doları yerinde tutmak için her gün piyasalara müdahale etmek durumunda kaldığını, döviz rezervlerinin azaldığını dile getiren Mehmet Emin Koç, şunları kaydetti: "Yarın muhtemel bir patlamada ne rezerv dayanır, ne Hazine, ne hükümet...
Yabancı sermayenin, muhtemel senaryolar sebebiyle, bankalardaki mevduatı bir anda yurt dışına aktardıklarını düşünün; bugün bu Türk ekonomisinin batması demektir.
Dolayısıyla Türkiye idaresinin, bölgemizde hiçbir kaosa ve dalaşa geçit verme lüksü yoktur.
Avrupa ülkeleri ve ABD, İran’a karşı ekonomik yaptırımlardan bahsediyor. Ancak İran’ın ayakları üzerinde duran bir ekonomisi var ve tehditlerin onu çok da etkileyeceğe benzemiyor.
Ekonomik ambargo, küresel düzende devletlerin önüne konan tehdit unsurlarının başında geliyor. Karşılıklı menfaat dengesine temeline oturması gereken devletlerarası hukuk, bölgemize sıra gelince, maalesef şirazeden çıkıyor. Uluslararası ilişkilerde, devletler ile kurulacak birliktelikler için belirlenen temel faktör 'menfaatlerin azami ölçüde korunması' olmalıdır. Dikkat edilirse İran bunu başarmıştır. Ülkesi üzerinde hesabı olmayan ülkelerle bağlarını güçlendirmiş, tehdit unsurlarını en aza indirmiştir. Bugün yaşadığı gibi kendine yönelen bir gözdağı durumda resti çekebilmektedir. Stratejik önemi ile her an tehdit altındaki Türkiye’nin İran’dan örnek alması ve üzerimizde hesabı olmayan devletlere yönelmesi şarttır. Türkiye’de ise durum tam tersinedir. BOP’un ve Arap Baharı’nın kaos ve kardeş kavgalarını mimarı işgalci devletlerle her türlü ilişkimizi 'maalesef teslimiyet' düzeyinde sürdürdüğümüz gibi; onların talepleri ile şekillenen bir devlet iradesi söz konusudur. Böyle bir gidişatın devlet ve milletimize yükleyeceği ekonomik, sosyal ve sair fatura çok ama çok ağır olacaktır. Söz konusu yakın ve uzak tehdit ve senaryonları zararsız savuşturmanın ve en az maliyetle karşılamanın yolu Milli Ekonomi Modeli’nden geçmektedir. Biz, milli bir ekonomi modeli derken ülke kaynaklarını kendisi değerlendiren ve ekonominin her sahasında milli bir sistemden bahsediyoruz.
Bu sebeple önümüzdeki süreçte Türkiye için, Bağımsız Türkiye Partisi’nin teklif ettiği Prof. Dr. Haydar Baş beyin Milli Ekonomi Modeli’nin önemi daha da artmaktadır."

YeniMesaj
Tags

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)