Cambaz!


At, dörtnala kalkmış giderken iki elini atın yularından çekmiş; atı tökezletmeden ayakta denge ile yöneten becerikli adama “Cambaz” diyorlar.
İp üstünde, ayakları çıplak.
Elinde denge çubuğu.
Yürüyor düşmeden.
Üniversitede Osmanlı Tarihi profesörlüğü okutmakta olan arkadaşımın bana anlattığına göre, padişah ordusunun başında sefere çıktığında düşmana karşı ilk saldırıya geçen birliğin adına da “Cambaz” diyorlardı.
Mecaz (kinaye) anlamı da var.
Hileci, hilekar.
Güvenilmez adam.
Hilekara da “cambaz” diyorlar.

Başbakan da geçenlerde; “Orduya, kaçağa çıkmış köylülerin terörist olduğu hatalı istihbaratını MİT verdi” diye manşet yazısı yazan gazeteci için “Cambaz” yakıştırması yaptı.
Bu gazeteci de yiğitlendi.
Başbakan’a “Kasımpaşalı” dedi.

Xxx

Aklıma geldi.
7 yıl önce ben de Başbakan’a “Kasımpaşalı İmam” diyerek ve üstelik onun Cem Uzan’ın yaptığı hortumculuğun üzerine gitmesini onaylayan bir yazı yazmıştım. Başbakan, “Kasımpaşalı İmam” diye yazdığım için kişilik haklarına hakaret saymış, beni mahkemeye vermiş, davayı da kazanmıştı.
Faizleriyle 20 milyar TL.
Bugünün 20 bin lirası.
Tazminat almıştı.
Aylığımdan taksitle ödemiştim.
Aynı Başbakan, 7 yıl sonra “Cambaz” sıfatı yapıştırdığı ve Ordunun içinden belge, bilgi, valiz dolusu balyoz planı(!) alma becerisine sahip gazetecinin kendisine “Kasımpaşalı” demesine çok farklı bir tepki verdi.
“Gurur duyarım” dedi.
Kasımpaşalı olmaktan gurur duyarım.
Bendeki kalemin keskinliğine bak!
“Kasımpaşalı” diye yazıyorum.
Kişilik haklarına saldırı sayılıyor.
Cambaz, “Kasımpaşalı” diyor.
Gururlanma vesilesi oluyor.

Xxx

Başbakan, “Cambaz” dediği gazeteciyi mahkemeye de vermedi.
O zaman bu gazeteciye “cambaz” diye yafta vurduğunda onun; “hileci, hilekar, güvenilmez bir adam” olduğunu değil sefere çıkmış padişahın önünde düşmana ilk saldıran birliğin neferi anlamında biri kabul ettiğini göstermiş oldu.
Faydalı, yandaş bir cambaz!
Bavullarla dosya geliyor.
Cambaz bir yazıyor.
Hemen dava açılıyor.
Çok garip!
Başbakan’ın “ilk saldıran birlik” anlamında cambaz dediği bu gazeteci aralık ayının son haftasında; “bavul dolusu dövizi İsviçre’den Türkiye'ye taşıyan bir AKP'liyi” anlatan yazı yazdı.
Şöyleydi yazı:
“AK Partili bir ismin 2004 yılında İsviçre’ye neden gittiğini, gelirken yanında bulunan valizde kaç milyon dolar olduğunu, bu paranın Türkiye’ye neden getirildiğini doğrusu merak ediyorum. Liderlik tartışması AK Parti’de büyük kırılmalara neden olabilir. Bekleyip hep birlikte göreceğiz”

Xxx

Cambaz gazeteci bilgi almış.
Tarif ediyor, yer bildiriyor.
Tarih veriyor.
Bir döviz taşıyıcısı (kaçakçı) var.
Başbakanın partisinden.
2004 yılında İsviçre’den uçağa binmiş, elinde valiz, valizin içi bir kaç milyon dolar döviz dolu.
Kim bu taşıyıcı? Şimdi o bakan mı?
Cambaz gazeteci adını vermiyor.
Bu dövizler kimin?
Dövizler neden İsviçre’deydi?
Orada nasıl birikti?
Neden Türkiye’ye getirildi?
Nerelere, kime aktarıldı?
Nerelerde, ne amaçla kullanıldı?
“Kasımpaşalı Tayyip”in “Başbakan Tayyip” olmasında bu dövizlerin payı olmuş muydu?
Cambaz, bunları yazmıyor.
Zamanı gelecek diye saklıyor.
Cambaz gazeteci, generallerin darbe ortamı yaratma planlarını(!) yazdığında hemen dava açılıyor, Başbakan’ın partisinden “ bir taşıyıcının döviz dolu valizini” yazdığında hiçbir ses çıkmıyor.
Cambazlığa bak!

Necati Doğru
Sözcü
09.01.2012

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)