CHP neden ordusuna karşı?


İsmet Paşa partisinin başındayken onu suçlamak isteyenler şu söylentiyi yayarlardı: “CHP+ Ordu= İktidar.” Paşa ordusuna karşı hiçbir zaman vaziyet almaz, bu söylentilere gülüp geçerdi. Bilirdi ki: “TSK’yı siyasetin dışında görmek Atatürk ve onun en kutsal görevidir.” Her seçim döneminde bu sav ortaya atılır ve İsmet Paşa ve partisi her seçimde muhalefette kalırdı.

Bu durum, 22 Şubat darbe girişimi sırasında gündeme getirildiğinde, İsmet Paşa onlara gösterdi ki: “Meşru ve yasal olmayan her darbeye karşıdır”. Paşa’nın Başbakanlığı sırasında darbe hazırlığı içinde olan Talat Aydemir ne zaman ki, harekete geçti ve Aydemir’in tankçı subayları Ankara radyoevini ele geçirdi, Paşa kim olursa olsun demokratik sisteme karşı gelen askere de karşı çıktı. O kış günü Etimesgut’ta bulunan radyo vericisinden ulusuna bu harekete karşı durulması gerektiğini söyledi ve harekete geçti. Macera durduruldu ve Talat Aydemir ve arkadaşları bir defaya mahsus emekli edildi.

İsmet Paşa o hareketten sonra bizi Başbakanlık’ta toplayarak darbecileri neden sadece emekli ettiğini şöyle açıkladı:

“Atatürk ve ben, askeri üç şeyden uzak tuttuk. Siyaset, beyaz baldır ve sarı altın. Ancak bu demek değildir ki, üniversite öğrenimi görmüş, elinde mitralyöz tutan subaylar siyasette fikirlerini söyleyemeyecek, onlara karşı durulacak ve asker suçlanacaktır.”

Ordusunu yerden yere vuranlar

12 Mart’ta TSK’nın muhtıralı müdahalesi karşısında neden vaziyet almadı? Bunu İsmet Paşa’ya sormuştum. Şöyle demişti:

“-Önce iktidarda ve Başbakan değildim. Sonra Parlamentonun açık kalmasını istiyordum.” Tartışılabilir ama yadsınamaz.

Başbakan Demirel de şöyle diyordu: “Benim başka ordum, topum tüfeğim yoktur ki, karşı durayım.” 21 Mayıs’ta Aydemir bir kez daha aynı hareketi tekrarladığında Başbakan olan İsmet İnönü onu yargıya teslim etti.

CHP o yıllardan beri ordusuyla iyi geçinmeye devam etti. Seçim kaybetti ama Generalleriyle savaşa girmedi. Baykal haklı olduğu dönemlerde askeri hatta Genelkurmay Başkanını eleştirdi, ama asla hakaret etmedi.

Yeni CHP Genel Başkanı şuna inandırılmış: “Ordunu kötüler ve ordunun karşısında olursan oy alabilirsin!” Yanlış bir anlayış.

Kılıçdaroğlu Genel Başkanlığa gelir gelmez CHP’nin sadece ekseni kaydırılmadı, aynı zamanda Genel Başkan “27 Mayıs hareketinden utandığını” söyleyerek işe başladı. Sonra Dersim olayında ön alarak Atatürk düşmanlığını körükledi. Kemalizmi bir ideoloji değil, sadece kendi adı sandı. Yeni CHP bugün seçim olsa en çok % 20 oy alabilecek küçük partilerden biri oldu. Yandaşları ya sustular ya da askere saldırana hem yardım ettiler, hem de nerede? Atatürk’ün Meclisi’nde. Örgüt ayakta, Pazartesiden başlayarak Yeni CHP ve onun Başkanı hakkında imza toplayacak ve kurultay isteyecekler. Bu hareketin başında kim olursa olsun umalım ki; Cumhuriyeti ve bu onurlu orduyu koruyacaktır ve Atatürk’ü Dersim’de katliamcı, Ermenileri soy kırıma tabi tutan bir diktatör olarak değil, faşist değil, Kemalist bir lider olarak görecek ve ona karşı hücumlara dik duracaktır.

En ağırıma giden nedir bilir misiniz? Kılıçdaroğlu’nun Atatürk’ün koltuğunda oturmaya devam ederek, Türkiye’yi maceraya, belki de savaşa sürüklemek isteyenlere karşı çıkmak yerine, kendisini iktidar alternatifi olarak görüp AB’ye hulus çakması, ABD’ye ve elbette emperyalizme bağlılık mesajları göndermesidir.

Bu en ağır bir vebaldir. Hem de öyle bir vebal ki Kılıçdaroğlu’nun omuzları bu vebali asla kaldıramaz.

Kurtul Altuğ
Aydınlık

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)