Doğan Yurdakul yazdı:"Tarihle Dalga Geçmeyelim Netekim"


2011'in son günü Ankara Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Kemal Çetin'in 12 Eylül darbesi ile ilgili iddianamesini tamamladığı ve Başsavcıvekili Hüseyin Görüşen'e gönderdiği haberleri gazetelerde yer aldı.

Savcı Görüşen'in haziran ayının başında evinde ifadesini aldığı Kenan Evren "ABD'ye iki saat önce haber verdik" demişti.

Bu sözler üzerine o zaman gerçeğin ne olduğuna dair bir yazı yazmıştı. Sonra bazı iletişimsizlikler yüzünden yazı Odatv'ye ulaşamadı. Gündem değişti, ben de yazıyı anılarımda yer vermek üzere dosyama kaldırdım.

Şimdi olay tekrar gündeme gelince, tarih araştırmalarına bir yararı olur diye yayınlıyorum:

Kenan Evren'e soruluyor: "12 Eylül darbesi ABD'nin bilgi ve desteği ile mi yapılmıştı?"

Yanıt: "... Bizim müdahale kararımızda ABD'nin bilgi ve desteği yoktur... Zaten müdahale iki saat kaldığı için söyleyin yönetime el koyuyoruz dedim." (Hürriyet 18 Haziran 2011)

Bu soru ve yanıt dönemi yaşamış olanlar veya merak edip biraz bilgi edinmiş olanlar için tam bir komedidir. Tarihle ve o darbenin zulmüne uğramış insanlarla "resmen" dalga geçmektir.

12 Eylül'e koşar adım gidildiği günlerde ben Aydınlık Gazetesinin Ankara temsilcisiydim. O günlerde Ankara'da çalışan ve diplomatik çevrelerle az çok teması olan gazetecilerin darbenin gelmekte olduğundan ve kimin "bilgisi ve desteği" ile yapılacağından hiç kuşkuları yoktu. O günkü sevgili meslek büyüklerim ve arkadaşlarımdan Nimet Arzık, Nilüfer Yalçın, Müşerref Hekimoğlu, Örsan Öymen,Teoman Erel, Uğur Mumcu, Mustafa Ekmekçi, Ufuk Güldemir bugün hayatta değiller ama bunu yazdılar. Meslek büyüklerim ve arkadaşlarım Altan Öymen, Mehmet Ali Kışlalı, Derya Sazak, Cüneyt Arcayürek, Yavuz Donat, Sedat Ergin, Erbil Tuşalp, Can Dündar olayların her gün görüştüğümüz yaşayan canlı tanıklarıdırlar.

Aydınlık Gazetesi Ankara Bürosunda birlikte çalıştığım arkadaşım Nuri Çolakoğlu ile birlikte darbeden bir süre önce, başka bir vesileyle gittiğimiz ABD elçiliğindeki yetkililerle yaptığımız sohbette "Demirel ile Ecevit hiçbir konuda anlaşamıyorlar, galiba müdahaleden başka çözüm bırakmıyorlar." Dediklerini kulaklarımızla duymuş ve bu sözleri gazete yönetimini de aktarmıştık.

Aydınlık'ın Kontr-Gerilla'yı deşifre eden yayını sırasında bize MİT içindeki çelişkiler konusunda yardımcı olmuş olan Emekli Albay turan Çağlar darbeden bir süre önce beni İstanbul'a çağırmıştı. Divan Oteli'ndeki buluşmaya gazetenin İstanbul merkezindeki arkadaşımla birlikte gittik. 12 Eylül'den sonra Mamak Askeri Cezaevinde şüpheli bir şekilde ölen) merhum Çağlar bize o gün darbenin yaklaşık olarak zamanını, hiyerarşik kademe içinde yapılacağını, hangi gerekçeleri öne süreceğini, Aydınlık'ı da kapatacağını ve ABD'nin "bilgisi ve desteği" dahilinde gerçekleşeceğini anlattı. Gazeteye döner dönmez duyduklarımızı yönetime aktardık. Tanıkları hayattadır.

Zaten gazetenin ertesi günkü başyazısı bu bilgileri üstü kapalı olarak içeren ve orduyu ve hükümeti uyaran bir şekilde yazılmıştı. (Turan Çağlar hakkında ayrıntılı bilgi için bakınız: Bay Pipo, S.246, 311,364)

11 Eylül günü öğleden sonra o günlerin gençlik örgütü olan Devrimci Gençlik Birliği (DGB)'den genç arkadaşlar dergilerinde çıkacak bir 27 Mayıs yazısı için yardım istemişlerdi. Ben de onları bir röportaj vermesini rica ettiğim Tabii Senatör Suphi Karaman'a yollamıştım. O arkadaşlar meclisten telaş içinde dönmüşlerdi. Karaman "bırakın şimdi röportajı gidip Doğan'a haber verin, bu gece askeri müdahale oluyor" diye mesaj yollamıştı. O sırada İzmir Temsilcimiz Hüsnü Ovacık telefon etti ve "burada askeriyedeki izinler kaldırıldı, tuhaf şeyler oluyor" dedi.

Bilgiler bir birini doğrulamaya başlamıştı ve biz gazeteciler arasında telefon trafiği yoğunlaşmıştı. 11 Eylül akşam saatlerinde darbeye artık sağır sultan bile duymuştu. Nerede kaldı ki Amerikalılar duymasın, bilmesin!

Gazeteler soruşturmayı yürüten savcıların 12 Eylül'de çocuk yaşta olduklarını yazıyorlar. Ama burada fıkradaki "ben doğmadan önce olmuş" diye gülünecek bir durum yok. Darbeyle ilgili artık ciltler dolusu bir literatür var. O literatürü biraz karıştırsalar veya internette gezinseler, (4 Haziran 2011'de ölen) CIA'nın eski Türkiye İstasyon Şefi Paul Henze'nin 12 Eylül'ü ABD Başkanına bildirirken "Bizim çocuklar başardı" dediğine rastlar.

Alternatif tarih diye yazılanlar bir gün nasıl olsa herkes tarafından kabul edilecektir, bundan eminim.

Doğan Yurdakul
Odatv
Tags

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)