Hakim Bey, tetiği çektireni polisin sakladığını söylemiş oldu!


Vuranı belli.
Vurduranı kim?
Ön plandaki belli.
Arka plandaki kim?
Tetiği çeken belli.
Tetiği çektireni kim?
Mahkeme, Hırant Dink cinayetinde; belli olanlara değil bilinmeyenlere de cevaplar bulacaktı.
Toplum 5 yıl bekledi.
Adalet kutup yıldızı olacaktı.
Cinayetin hesabı sorulacaktı.
Hakim-Savcı ve Polis bir olacak sadece doğruyu arayacaklardı. Adalet, “17 yaşında eline silah verilmiş bir çocuğun kaldırımda yürürken arkadan yaklaşarak kurşunlayıp katlettiği Hran Dink adlı vatandaşın da kanının yerde kalmayacağını” bütün dünyaya göstermiş olacaktı.

Karar açıklandı.
Vurduran ortada yok.
Arka plan yine karanlık.
Tetiği çektiren gizlenmiş.
Hüküm giyen adalet oldu.
Hakim, Savcı’yı suçluyor.
Savcı, hakime kırgın.
Polis pısmış, duruyor.
Hakim: “vidanım rahat değil” diyor ve “vurduran var, arka plandakiler var, tetiği çektirenler de var (yani örgüt var) ama savcı bana kanıt getirmedi, sadece 17 yaşındaki çocuğu suçlu ilan etme kararını vermek zorunda kaldım” diye ekliyor. Savcı da hakime kızıyor ve gazetelere; “örgüt de var delil de…” diyen açıklama gönderiyor.

Xxx

5 yıl bu savcı ne yaptı?
5 yıl bu hakim niçin bekledi?
Polisi niçin uyarmadılar?
Araştırmayı da polis yapıyor.
Soruşturmayı da polis yürütüyor.
Polis kapsamlı bir araştırma ve soruşturma yapmadı. 17 yaşındaki çocuğa tetiği çektirten, arka planda kalan, ve Hrant Dink’i vurdurtanları bulup, belgeleriyle savcının önüne koymadı. Savcı da hakime arka plandakileri görmeyen boş bir iddianame sundu.
Örgüt aslında var.
Ama hakime sunulan dosyada yok.
Hakim dosyaya göre karar verdi.
Fakat “vicdanım rahat değil” diyor.
Hakim bey topluma; polis teşkilatının içinde Hırant Dink’i vurduran, tetiği çektiren ve arka planda duranlara dokunmayın diyenlerin bulunduğunu söylemiş oldu.
Eğer kulağımız duyuyorsa!
Aptal değilsek.
Söylenenleri anlıyorsak.
Hakimin topluma (bize) dediği; örgütü polisin bilerek ve isteyerek sakladığıdır.
Polis İçişleri Bakanı’na bağlıdır.
Bakan iktidardır.

Xxx

İçişleri Bakanı, Başbakan’ın güvendiği insandır. Polisin, savcı ile hakimin önüne “Dink cinayetinde kapsamlı ve sağlam dosyayı” niçin koymadığını veya koyamadığını bize Başbakan ile polisten sorumlu İçişleri Bakanı açıklamak durumundadır. 5 yıldır söyleniyor, yazılıyor, iddia ediliyor ki; Hırant Dink’i kimin, ne zaman, hangi yöntemle, hangi silahla öldüreceğini polis ve jandarma cinayetten günlerce önce biliyordu.
Bildiği cinayeti önlemedi.
Vurduranı da araştırmadı.
“Kararı verdim ama vicdanen ben de tatmin olmadım” diyen Hakim Bey, bize tetiği çektirenleri polisin sakladığını söylemiş oldu. Hakim’in mesajı buydu.

(uyan borusu)

Kara delik!

Boyuna yutuyor. İçine alıyor. Derinlere gömüyor. İktidar partisi önde gelenleriyle çok yakın dostlukları ve arkadaşlıkları olan sanıkların yer aldığı Deniz Feneri e.v V Derneği’nin Türkiye bağlantılarını soruşturan 2 savcının (Nadi Türkaslan ve Abdulvahap Yarin) görev yerleri yine değiştirildi. İki savcı, bundan sonra “yeni bitki türlerine ait geliştirme haklarının korunmasına aykırı faaliyetleri soruşturmakla” görevlendirildiler. Deniz Feneri kara delik oldu.

Necati Doğru
Sözcü

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)