İrtica İle Mücadelenin Yöntemi


irtica ile mücadelenin üç ayağı vardır: Aile, üniversite de dahil olarak okul ve toplum. İrticayla, yani gericilikle mücadele ailede başlar. Dolayısıyla ebeveynin gerici olmamaları, çocuğun da gerici olmayan bir çevrede büyümesi lazımdır. Bu durumda gericilikle mücadelenin ilk ayağı, yetişkin eğitimidir.

Bunun için devlete büyük görev düşer. Öncelikle televizyonlarda gerici programların olmaması, radyoların bu yönde yayın yapmaması, gazete ve dergilerin gerici malzemeyi okuyucularına vermemeleri lazımdır. Bu durumda şu soru ortaya çıkıyor: Gerici malzeme nedir? Gayet basit: Güncel bilimin doğru olmadığını ispat etmiş olduğu (yani yanlışlamış bulunduğu) görüş ve kuramları doğruymuş gibi öğretmeye devam etmek gericiliktir. Mesela münkariz Sovyetler Birliğinde Trofim Denisoviç Lysenko (1898-1976) adlı meslek okulu mezunu bir köylü, vernalizasyon (kışlama, yani soğuğa dayanıklı hale getirme) sürecinin tevarüs edilebileceğini iddia ederek hem Mendel hem de Darwin‘e karşı çıkmış, evrimin Lamarck’ın dediği gibi geliştiğini iddia etmişti.

Aslında iddiaları, vernalizasyonun tevarüs edildiği yalanına dayanıyordu. Ama cahil Stalin Lysenko’nun tarafını tutarak sadece pek çok önemli Rus biyoloğunu ve tarımcısını zindanlarda katlettirmekle kalmadı, Sovyetler Birliği’nde genetik bilimin çok gecikmiş olarak gelişmesine sebep oldu. Bu bir insanlık suçudur. Bu suç Stalin’in ölümünden sonra Sovyet Bilimler Akademisi’nin yaptığı bir araştırmada tüm detaylarıyla dünyaya duyuruldu.

Benzer şekilde, canlıların biyolojik evrim yoluyla geliştiğini değil, yaratılış yoluyla ortaya çıktıklarını iddia etmek gericiliktir, çünkü yaradılış iddiası bilimce jeoloji, biyoloji ve kimya kullanılarak çürütülmüştür. Bugün hiçbir aklı başında bilim projesinde yaratıcılık temel alınmaz. Yaratıcılık tezini okullarda öğreten, televizyon ve yazılı basın yoluyla yaymaya kalkan en az Stalin kadar suç işliyor demektir. Benzer şekilde, Einstein’ın izafiyet teorisine, yanlışlığını ispat etmeden karşı çıkmak gericiliktir (mesela Almanya’da Nazi rejimi egemenliğinde 100 gerici fizikçi Einstein’a karşı, saçma sapan bir kitap yayımlamıştı). 2009 yılında Amerikan Jeoloji Derneği, akıllı tasarımın (yani gerici bir zırvalığın) okullarda öğretilmesini yasakladığı için yargıç John E. Jones’a derneğin Başkanlık madalyasını vermiştir.

irtica ile mücadelede yapılacak ilk iş :

Demek ki ilk yapılacak iş, halkın irticai malzemeyle beyninin yıkanmasının önüne geçilmesidir. Bir hükümet gerici propaganda yapıyorsa (mesela bir Milli Eğitim Bakanı’nın ‘Darwin Marksistlerin teorisidir, akıllı tasarım ise inananların. Onun için yaradılışı okullarda öğretiyoruz demesi hem kendisinin hem de hükümetinin, ABD’de yargıç Jones’un ortaya koyduğu gibi, suç işlediğini gösterir). Ne kadar çok oy almış olursa olsun (% 100 olsa bile!), böyle bir bakanı yerinde tutan ve uygulamalarına izin veren bir hükümet suçlu olur ve meşruiyetini kaybeder.

irtica ile mücadelenin ikinci ayağı :

Bir bakandan bahsederek, irticaya karşı mücadelenin ikinci önemli ayağına giriş yaptık. Bu ayak okullardan oluşur. Okullar, tersi ispat edilmiş ve bilim tarafından terkedilmiş kuramların öğretim yeri olamaz. Mesela Kepler öncesi astronomiyi sanki doğruymuş gibi öğretmeye kalkan her okul, okul olma vasfını kaybeder. Böyle okulları halkına empoze eden bir devlet de meşruiyetini kaybeder. Okulun en önemli görevi öğrenciye serbest, eleştirel düşünmeyi öğretmektir. Onun için onun önüne «bu tartışılamaz» etiketini taşıyan hiçbir şey, ama hiçbir şey konulamaz. Böyle bir şeyi öğrenciye öğretmeye kalkan, öğretmenlik meşruiyetini kaybeder. Böyle bir şeyi öğretmeye kalkan bir öğretmeni dinlemek hiçbir öğrencinin mecburiyeti olmadığı gibi, onu takmamak öğrencinin, öğrenci olarak asli görevidir.

irtica ile mücadelenin üçüncü ayağı :

Gericiliğe karşı mücadelenin üçüncü ayağı, şiddete başvurmadan, tartışılamaz olduğu iddia edilen şeyleri öğretenlerin faaliyetinin toplum içinde kısılmasıdır. Bu kişilerin düşüncelerine kimse karışmamalı, onların fikirlerini başkalarına anlatmalarına da engel olunmamalıdır. Ancak bu kişilerin kurumsal olarak eğitime hele hele 18 yaşından küçüklerin eğitimine geçmeleri mutlaka yasayla önlenmelidir. Eleştirilmemesi istenen görüşler sadece bireye münhasır kalmalıdır, zira, her iki insan aynı düşünmek zorunda değildir. Çevrelerindeki doğa ve cemiyet hakkındaki fikirlerini tartışarak geliştirebilirler. Bu tartışmayı, yani eleştiriyi yasaklayan her şey gericiliktir ve toplumda kurumsal yer edinmesine izin verilemez.

Özetlersek:

İrtica ile mücadelenin üç ayağı, yetişkin eğitimi, okul ve üniversitelerde tersi ispat edilmiş şeylerin öğretilmesinin men edilmesi ve eleştirel aklın eğitilmesi ve toplumda dogmatik düşüncelerin kurumlaşmasına izin verilmemesidir.

Buraya bir açıklık getirerek yazımı bitireyim: Dogmatik düşüncenin kurumlaşmasını yasaklamak, bizzat dogmatik bir düşünce sahibi olmak demek değildir. Nasıl ki özgürlüğü yasaklamaya kalkan sistemlerin yasaklanması, özgürlüğü kısıtlamak demek olamazsa.


Celal Şengör

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)