Kılıçdaroğlu'na yapılan ayıp


CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu; 35 vatandaşımızın hayatını kaybettiği Şırnak, Uludere ilçesine gidip acılı ailelere başsağlığı dilemek istiyor. Bu kış şartlarında bölgeye ulaşmak zor olduğu için resmi kurumlardan helikopter isteniyor. Bu istek kabul ediliyor ama tam Kılıçdaroğlu yola çıkacakken 'Helikopteri veremeyeceğiz.' deniliyor.
O kış kıyamette; ekip otomobillere binip yüzlerce kilometrelik yola çıkıyorlar. Yolda konvoy ciddi bir kaza da geçiriyor.

OY İÇİN DEĞİL
CHP Lideri, yılın ilk günü Şırnak ilimizin Uludere ilçesinin Gülyazı Köyü'ne giderken, 'Tam zamanı... Ben buralardan oy kaparım!' düşüncesinde değil idi.
Oralarda PKK ile AKP arasında bölüşülen oyların CHP'ye yönelmeyeceğini biraz siyaseti bilen herkes görüyor.
Lakin; yanlışlıkla vurulan o 35 vatandaşımızı PKK'nın ve bu kanlı örgütün siyasal uzantılarının nasıl istismar ettiğini CHP Lideri de görüyor. Buradan kardeş kavgası çıkartılacağını anlayan Sayın Kılıçdaroğlu; ortamı yumuşatmak için devlet adına orayı ziyarete karar veriyor.
Bu ziyaret CHP'den çok AKP'nin işine yarıyor aslında. Lakin devleti yönetenler; bu ziyareti engelleyebilmek için ona helikopter vermiyorlar.
İşte bu olmuyor...
Hükümet üyelerine her türlü helikopter tahsisi yapılıyor. Hatta seçim sürecinde bile iktidar partisi bir biçimde devletin bütün ulaşım olanaklarını kullanıyor. Bu yetmiyor; askeri helikopterler bile Sayın Başbakan'a tahsis ediliyor.
Bunlara karşı değilim; edilmelidir de.
Lakin; aynı olanaklar TBMM'de grubu bulanan parti başkanlarına da sağlanmalıdır.
Ne olurdu yani; devlet tarafından verilmiş bir helikopterle gitseydi CHP Lideri oraya; ne olurdu?

HAPİSTEKİ İKİ KADIN
Ergenekoncu diye tutuklanan Sevgi Erenerol yıllardır içeride. Kendisi Ortodoks Türk Hıristiyanlarının kilisesinde görevli idi. Dedesi de 1920'de TBMM açılırken Türk milletinin başarısı için dua eden Papa Eftim. Şişli'deki Rum Ortodoks Mezarlığı'na defnedilen Papa Eftim'in lahdine Atatürk'ün, Meclis'te yaptığı konuşmada 'Baba Eftim bu memlekete bir ordu kadar hizmet etmiştir' sözleri yazıldı.
Sevgi Erenerol; Rum Ortodoks Kilisesi'ne ve patrikleri Bartholomeos'a karşı çıktığı için sevilmiyordu.
Hatta Ergenekon Savcısı'nın soruşturma sırasında Türk Ortodoks Patrikhanesi Sözcüsü Sevgi Erenerol'a şöyle bir sorduğu da söyleniyor: 'Siz ne biçim Hıristiyansınız, Hz. İsa'dan çok Atatürk'ten bahsediyorsunuz!'
Kısacası; Atatürkçü olduğu için; kiliseye, Atatürk'ün 'Ne mutlu Türküm diyene' özdeyişini ve Türk bayrağını astığı için suçlu çıkartıldı Sevgi Hanım.
Ve hala içeride.
Soruyorum yargıçlara: Bu hanımefendi dışarıdan yargılansa ne olur? Kimi öldürdü; silahları hani? Suçu ne; suçu?
Ve bu nasıl terörist böyle?
***
Diğer bir kadın tutuklu da gazeteci arkadaşımız Müyesser Yıldız.
Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz'ü mahkemeye veriyor; mahkum ettiriyor.
Ve başına gelmedik kalmıyor.
Yazdıklarıyla terör eylemi yapmış kabul ediliyor.
İçeride tutuluyor.
Ben 'Affedilsin!' demiyorum. Tutukluluğu kaldırılsın; öyle yargılansınlar.
Deniz Feneri yolsuzluğu sanıklarına tanınan o haklar bu iki değerli hanımefendiye niçin çok görülüyor ey yargıç arkadaşlar?

OKURLARIMA NOT
Bana yolladığınız elektronik mektupları da normal mektupları mutlaka okuyorum; onlardan faydalanıyorum. Bazılarına cevap da veriyorum.
6'şar sayfalık mektup yazan Sayın Salih Sözüdoğru; biraz kısa yazın lütfen.
PTT Müdürü Sayın Hüseyin Aydın'ın yazdıkları da anlamlıydı.
Anlattıklarına bakınca Hüseyin Bey'in ailesinin geçmişte Alevi olduğu sonucuna ulaştım. Zaten Türkler; genellikle Müslümanlığı Alevi meşrep olarak kabul etmişlerdir. Halkın genel eğilimi Alevi iken tüccar ve yönetici kesimi Sünni akideyi tercih etmiştir.
Sevgili okurlarım! Bütün yollardan (mezheplerden) maksat kamil insan olmaya varmaktır. Eğer iyi insan değilseniz Sünni olsanız da Alevi olsanız da derdinize derman yoktur.

Rıza Zelyut
Güneş

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)