Mehmetçik ateş etse de suç, etmezse de suç


Sınır bölgesinde bir çok köy “Askeri yasak bölge”lerin içinde yer alıyor. Bazı köyler tam anlamıyla “sıfır nokta” denilen yani sınır çizgisi üzerinde kurulu. Sınırın öte yakasında, aynı köylülerin Irak’ta bulunan akrabaları yaşıyor. Askerler, köylülerin Irak’a gitmelerine göz yumar. O yüzden sınır boylarındaki vatandaşlarımız pasaport çıkarttırmaz, Irak’a gitmek için pasaporta ihtiyaç da duymaz.

Terör olayları yaygınken, asker kaçakçılarla uğraşmaz. Çünkü, kaçakçılarla uğraşıldığı zaman, kaçakçı-terörist işbirliği sonucu karakollara saldırılar oluyor, askerin geçeceği yollara mayınlar döşeniyor, asker-köylü arasına “kan davası” giriyor. Terörle uğraşılırken, bir de yöre köylüsünü karşına almak doğrusu güvenlik güçlerinin de işine gelmiyor.

Kaçakçı sanıldığı zaman suç
Tarih 19 Haziran 2010’u gösteriyordu. Şemdinli’nin Mezargediği bölgesinde, termal kameralarda, katırlarla birlikte bir grubun yaklaştığı görüldü. Bunlar, sık sık aynı yerden geçen kaçakçılar olarak değerlendirildi. O yüzden, kaçakçılara ateş edilmedi, başka bir önleme de başvurulmadı.
Asker, yüklü katırlarla yol alanların kaçakçı olduğunu düşünmekle büyük hata yapmıştı. Gelenler, teröristlerdi. İşte o saldırıda 11 askerimiz şehit edildi. Tümgeneral Gürbüz Kaya, yetkililere, “Biz, gelenleri kaçakçı sandığımız için ateş etmedik. Oradan kaçakçılar da geçiyor. Yayla yasağı kaldırıldığı için aynı yerlerde çobanlar da bulunuyor” dediği için yerden yere vurulmuştu.
Görmelerine rağmen nasıl oluyordu da onlara ateş edilmiyordu. Kaçakçılık yasalara göre suç olmasına rağmen niçin bunlara engel olunmadığının da hesabı soruluyordu.

Sonuçta, Mehmetçik sınırdan yasadışı giriş yapan teröristleri, kaçakçı sandığı için 11 askerimiz şehit edilmişti. Bu affedilmez bir hata olarak haklı bir biçimde hep gündemde tutuldu. Gürbüz Kaya ve diğer komutanlar hakkında soruşturma açıldı. Tümgeneral Gürbüz Kaya işte bu yüzden de yargılanıyor….Sınır bölgesinde uzun süre görev yapan Tümgeneral Gürbüz Kaya, yaşananların ayrıntısını bize bildirirse bunu da okuyucularımızla paylaşırız.

“Evladım gözünüzü dört açın aman ha…”
Sınırlarımız içinde terör örgütüne önemli kayıplar verdirtildi. Teröristlerin bölge halkı üzerinde ağırlığını sürdürmek, “biz ayaktayız” demek ve yandaşlarına moral vermek üzere sınır ötesindeki bir grup teröristin Türkiye’ye sızıp eylem yapacağı bilgisi alındı.

Her an terör örgütünün saldırıda bulunabileceği değerlendirildi. Nöbet tutan askerlere “oğlum gözünüzü dört açın. Asla uyumayın. Siz uyursanız kendi hayatınız gibi arkadaşlarınızın hayatını da tehlikeye atmış olursunuz” diyorlardı.

Askerlerin, kaçakçılarla, teröristleri ayırması kolay değil. İkiside o yörenin insanı. Giyimleriyle, şiveleriyle aynı. Çoğu birbiriyle akraba. Aynı aşiretlerin çocukları. Bunların kimisi kaçakçı, kimisi terörist olabiliyor. Her zaman aralarında yardımlaşma da oluyor.

Teröristler de katır sırtında ağır silahlarını belli yerlere kadar taşıyorlar. Uzaktan bakıldığında gelenlerin kaçakçı mı, yoksa terörist mi olduğunu ayırt etmek de mümkün değil. Hele hele, teröristler kıyafet değiştirmişse bu hiç mümkün değil. Nitekim, dikkat çekmemek için teröristlerin kaçakçılarla birlikte sınırı geçtiği de bilinen bir taktik…

Terörist sanıldığı için de suç
Nasıl, Gediktepe baskınına katılan teröristler sınırdan geçtiklerinde “kaçakçı” sanılmışsa, her an bir baskın bekleyen sınır birliklerinin, bu kez gerçek kaçakçıları terörist sanmasını da doğal karşılamak gerekiyor.
İnsansız hava aracı, kalabalık bir grubun katırlarla birlikte Irak topraklarından Türkiye’ye doğru geldiğini görüyor. Asker zaten bir baskın bekliyor. Gediktepe’ye gelenler nasıl “kaçakçı” sanıldıysa, bu kez Irak topraklarında girmekte olan kaçakçılar da “terörist” sanılmış. Asker, terörist olduğunu değerlendirdiği gruba karşı harekete geçmiş.

Sormak gerekiyor, yurtdışı istihbarat kimin görevi? İnsansız hava aracı bilgilerini önceden doğrulayacak kara istihbaratı nerede? "Suriye’yi istihbarat olarak fethettik”, “Kuzey Irak hükümeti ile tam bir işbirliği içindeyiz”, “ABD’den daha öncesinde olmadığı kadar istihbarat alınıyor” diyenler şimdi ne diyecek?

Birileri de, artık kaçakçılıkla terörün iç içe olduğunu, kaçakçıların, teröristler tarafından “istihbarat elemanı” olarak kullanıldığını, terörün finansmanına katkı sağladığının da farkına varsın.

Saygı Öztürk
Sözcü

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)