Milli Eğitim, skandala doymuyor


Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, bazı genel müdürlükleri birleştirmeyi, Milli Güvenlik dersini kaldırmayı “reform” olarak görüyor, ancak bakanlığın katlarında yaşanan skandallardan ise haberi bile olmuyor. Anlaşılıyor ki eğitim konularından habersiz bir kadro bir çok konuda bakana ya eksik ya da yanlış bilgi veriyor. Bu durum, bakanlıkta skandalları gündemden düşürmüyor.

Müsteşar Emin Zararsız imzasıyla yayımlanan genelgede, Ankara dışındaki tüm illerde 19 mayıs törenleri için açıkça “yapmayın” deniliyor. Buna gerekçe olarak 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı için ortaöğretim öğrencilerinin aylarca hazırlandığı ve okullarından uzak kalmaları gösteriliyor.

Oysa gerçek durum bu
Önümde Nisan 2007 tarih ve 2595 sayılı Tebliğler Dergisi’nde yayımlanan “kutlama yönergesi” var. Buna göre, teknik komite verilen görevde “Ortak çalışma sayısı, genel prova dahil olmak üzere merkez nüfusu 1 milyonun üzerindeki illerde en fazla 10, diğer il ve ilçelerde en fazla 7 çalışma günü olarak tespit etmek” deniliyor.

Öğrencilerin derslerinden kalmamaları için bu çalışmaların önemli bölümünün okullarda yapılması, rehberlik ve beden eğitimi derslerinin aynı güne denk getirilip gerçekleştirilmesi de mümkün. Bakanlık 19 Mayıs bayramıyla ilgili gerçek durumu değil, “yasaklama” niyetini ortaya koyuyor.

O ders niçin kaldırıldı?
Sanki Avrupa Birliği’nin her dediğini yerine getiriyormuşuz gibi Milli Güvenlik dersinin kaldırılmasını Avrupa Birliği istediği için kaldırıldığı açıklandı. O dersin kaldırılması Ömer Dinçer döneminde değil, Hüseyin Çelik ve Nimet Çubukçu döneminde planlandı. 100’e yakın ders programı değiştirilirken, kaldırılacağı için Milli Güvenlik programında değişiklik yapılmamıştı..
Okullarda Milli Güvenlik dersine yedek subaylar ya da askerlik şubeleri, jandarma komutanlığı rütbelileri giriyor. Ancak, özellikle imam hatip liselerinde öğrencilerin türbanlı olarak derse girmesine, yönetmelik hükmü uygulanmadığı için askerler karşı çıkıyor, ya derse girmiyor, ya türbanlı olanlar dersten çıkarılıyordu. Bu konuda yapılan şikayetler üzerine müfettişler soruşturmalar yürütüyordu.

Ders gerekli mi, değil mi tartışmasından çok “apoletliler gitsin”le demokrasiye geçileceği sanıldı. Okullarda imamların, müftülerin, veterinerlerin ve değişik meslek mensuplarının derslere girdiğini niçin unutuyorsunuz?

Kıyıma dönüşen değişiklikler
Müsteşar yardımcıları Recep Işık, Remzi Kaya, Cumali Demirtaş, Abdulsamet Arslan’dan sonra Sadettin Sabaz da, dün görevinden ayrıldı, yerine bakanın okul arkadaşı Zübeyir Yılmaz getirildi. Hayırlı olsun. Olsun ama görevden alınan, müşavirlik kadrosuna verilenlerin hak kayıplarına neden olanlar kendilerini yargı önünde bulmayacaklar mı?

Müsteşar yardımcıları ve genel müdürlerin maaşları arttı. Müşavirliğe gönderilenler 4 bin 700 lira maaş alırken, yerlerine atananlar ise 6 bin lira almaya başladı. Dahası emeklilikte büyük maddi kayıpları da olacak. Alınan müsteşar yardımcısı ve genel müdürlere “şahsa bağlı kadro” verilmemesi ve haklarında kararname düzenlenmeden görevden alınmaları beraberinde hukuki sorunlar da getirdi. Örneğin görevden alınan müsteşar yardımcılarından eski personel genel müdürü, bakanlık müfettişliği görevlerinde bulunan Remzi Kaya, aylardır makam odasını iç kararname tebliğ edilmediği için bazı genel müdürler gibi boşaltmıyor.

Davadan kurtulmak için
Kendisine hiçbir iş verilmeyen bu bürokratlar haksız mı? Konuştuğum konuyu yakından bilen hukukçu şunları anlattı:
“Bakanlıkta yanlış üstüne yanlış yapılıyor. Genel müdür, müsteşar yardımcısı, kurul başkanı, Talim ve Terbiye kurulu üyeleri naklen müşavirliğe atandılar. Oysa, bunlar şahsa bağlı kadrolarıyla gitmeleri gerekirdi. Bu durumda, onlar için kanun hükmünde kararname paralelinde ‘iç kararname’ tabir edilen nakil onayı ve diğer belgeler düzenlenmedi.”

Genel müdür yardımcıları, daire başkanları , şube müdürleri, milli eğitim müdürleri üzerlerindeki kadrolarla müşavirliğe atandılar. Yani onlar hiçbir şey yapmadan genel müdür yardımcısı, daire başkanı, şube müdürü, il milli eğitim müdürü unvanını taşıyacaklar. Yani görevden alınan müsteşar yardımcıları, genel müdürler, Talim ve Terbiye kurulu üyelerinden farklı pozisyondalar.
Bakanlık, dava açılmasın diye ne kadar ince politika izlerse izlesin kaçışı, kurtuluşu yok. Şu günlerde bakanlık aleyhinde İdare Mahkemelerine dava açan açana… Haberiniz olsun Ömer Bey…

Saygı Öztürk
Sözcü

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)