O kaymakam "yılın idarecisi" seçildi


Naif Yavuz, Muş’lu. 6 yıllık kaymakam. İkinci görev yeri olarak Şırnak’ın Uludere ilçesine atanmış. Yöre halkını yoksulluktan kurtarmak, eğitim, sağlık hizmetlerini etkili bir biçimde yürütmek, gençlere meslek öğretmek için önemli projeleri kısıtlı imkanlarına rağmen yürüttü. Bu çalışmaları, vali ve kaymakamların üyesi olduğu Türk İdareciler Derneği’nin ilgisini çekti. Her yıl “yılın idarecisi”ni seçen dernek, 10 Ocak İdareciler Günü’nde, Uludere Kaymakamı Naif Yavuz’a ödülünü verecekti.

Irak topraklarında terörist sanıldığı için Türk Hava Kuvvetleri tarafından öldürülen 35 kişinin cenazelerinin getirildiği Ortasu köyü de, Uludere’ye bağlı. Kaymakam Naif Yavuz, yanına koruma alma gereği bile duymadan ilk günden bu yana, eşi ile birlikte Ortasu köyüne gidip-geliyor, köylülerin acılarını paylaşıyor, Devletin acılarını paylaştığını anlatıyordu. 2 gün boyunca, kendisine ve eşine dönük en küçük bir saygısızlık olmadığı gibi, yöre halkı kaymakama teşekkür de ediyordu.

Taziye çadırı kurulduktan sonra
Bir siyasi partinin öncülüğünde, köye “taziye çadırı” kuruldu. Halk, devlete karşı tahrik edilmeye başlandı. Ölenler için dualar edilirken, Devlete beddua edenler oldu. Uludereli olmadığı belirtilen bazı kişiler, Kaymakama tepki göstermeye, “hem öldürüyorsunuz, hem de taziyeye geliyorsunuz” diye tepki göstermeye başladı. Sözler, daha sonra kaymakamı linç etmeye kadar dönüştü.
Kaymakam, saldırganların elinden zorla kurtarıldı. Kaymakama dönük saldırı, “Devlete yapılan saldırı” olarak değerlendirildi. Ancak, o kaymakamın kim olduğunu, nasıl başarılara imza attığı bilinmiyordu.

Devleti, millete sevdiren
Türk İdareciler Derneği Başkanı eski Ankara Valisi Saffet Arıkan Bedük, SÖZCÜ’ye Kaymakam Naif Türk’ün özelliklerini ve niçin “Yılın idarecisi” seçtiklerini şöyle açıkladı:

“Her yıl 10 Ocak’ı ‘idareciler günü’ olarak kutluyoruz. Başarılı idarecileri de bir kurul seçiyor ve onları ödüllendiriyoruz. Uludere Kaymakamı Naif Yavuz’u, 1 milyon liralık yatırımla vatandaşların ihtiyaçlarının karşılanmasında, çocukların özellikle eğitimine yönelik bir takım kurs ve benzeri şeyler açılmasında, eğitim ve sağlık hizmetlerinde gösterdiği başarılar, istihdam yaratmaya dönük açtığı kurslar, Devlet-millet kaynaşmasındaki başarısı, Devleti, millete sevdirmesindeki çabasını öğrendik. Yaptıklarını dosyasında da gördük. Kendisini ‘yılın idarecisi’ olarak seçmiştik. Geçen hafta arayıp kutladım, 10 Ocak’ta yapılacak ödül törenine davet ettim. Yani, kaymakamın, ‘yılın idarecisi’ seçilmesi, saldırıdan önce belirlenmişti. Saldırıya uğradığı için değil, çalışmalarındaki başarısından dolayı kaymakam ödüllendiriliyor.”

“Failler bulunup cezalandırılmalı”
Türk İdareciler Derneği olarak, vatandaşların ölümünün yanı sıra Uludere Kaymakamının saldırıya uğramasından üzüntü duyduklarını kaydeden Saffet Arıkan Bedük, şunları söyledi:

“Uludereliler, kaymakama yapılan saldırıyı hem kınıyor hem de faillerinin yakalanmasını istiyor. Linç girişimini tahrik eden, saldırıya katılanları belirleyip adalet önüne çıkarmak Devletin borcu, Uluderelilerin de arzusu ve isteğidir. Kaymakama yapılan saldırı Uluderelilerin de onurunu kırmıştır. Bu vahim olayın temizlemesi lazımdır. Adalet ve içişleri bakanlıkları sebep ve sonuçlarıyla olayı ortaya çıkarmalı. Şu bilmelidirler ki Uludere halkı, kışkırtıcıların istediği davranış içine girmediler, girmeyeceklerdir.”



“Gençler, katilim olacak diye üzüldüm”
------

Vatandaşlar tarafından linç edilmekten son anda kurtarılan Uludere Kaymakamı Naif Yavuz SÖZCÜ’ye yaptığı açıklamada, “O anları bir daha hatırlamak istemiyorum. Gençler, benim katilim olacak diye, istikballeri kararacak diye onlar için üzüldüm. Allah beni ikizlerime bağışladı” dedi.

Kaldırıldığı Şırnak Askeri Hastanesi’nde tedavisi devam eden Kaymakam, linç edilmek istenmesiyle ilgili olarak C.Savcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında ifade verdi. Şırnak Valisi Vahdettin Özkan, kaymakamını yalnız bırakmadı. Yaşananlardan büyük üzüntü duyan çok sayıda vatandaş da, kaymakama telefonla “geçmiş olsun” mesajı iletti.

Kaymakam Naif Yavuz, yaşadıklarını SÖZCÜ’ye şöyle anlattı:

“Aslında o yaşadığımız dakikaları bir daha hiç hatırlamak istemem. Çünkü, suçu-günahı olmayan kamu görevlisi, bir grup provokatörün kışkırtmasıyla linç edilmek istendi. O saldırıya katılanların bunu planlı – programlı yaptığını biliyorum. Beni en çok üzen, onların benim katilim olmak istemeleri. Onlar için, onlar adına üzüldüm.
Ellerine aldıkları taşlar, gözü dönmüş bir biçimde bana yapılan saldırılar çok üzücüydü. Ben de bu bölgenin (Muşlu) insanıyım. Gençlerimizin katil olmalarını asla istemem.

O halıyı sahayı ben açtım
Köylere sık sık giderim. Taziye çadırının kurulduğu hala sahayı kısa süre önce ben açtım. Daha iki gün önce aynı köydeydim. Oradaki gençlerle birlikte halı sahada futbol oynadık. Açılışını yaptığım yerde, linç edilmek istendim.

35 vatandaşın ölümü üzerine eşimle birlikte köye gittik. Yanıma koruma almaya bile hiç gerek duymamam. Orada cenaze sahipleriyle hep birlikteydik. Çay içip, yemek yedik. Kimse bana ve eşime karşı en küçük bir saygısızlık da yapmadı. O yörenin insanından böyle bir saygısızlık da zaten beklemem. Son gidişimde, olmaması gereken olaylar yaşandı.

Eşime de saldırı olabilirdi
Son gidişimde, yine eşim de benimle birlikte gelecekti. Ancak, ikizlerimize bakan hanımın o gün işi çıktığı için gelemedi. O yüzden, eşim çocuklarımızın yanında kaldı. Allahtan o gün bakıcının işi çıktı da gelemedi. Aksi halde, eşim de provokatörlerin benzer bir saldırısına maruz kalabilirdi. Saldırının planlı-programlı olduğunu tahmin ediyorum. Olay, Cumhuriyet Savcılığı tarafından soruşturuluyor. O saldırıyı gerçekleştirenler de o köyün insanları değildi.””

Saygı Öztürk
Sözcü

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)