Oyun!


Bugün yeni yılın ilk günü ve birçoğumuz yeni başlangıçlar yapmak için söz verdik kendimize...

Kimimiz zayıflayacak...

Kimimiz kilo alacak...

Kimimiz sigarayı bırakacak...

Kimimiz daha az uyuyacak ve daha çok çalışacak...

Kimimiz gezecek, gitmediği yerlere gidecek...

Kimimiz evlenecek, boşanacak kimimiz...

Kimimiz askere gidecek, kimimiz iş bulacak, kimimiz işten ayrılacak, kimimiz ev alacak, kimimiz borçlarını kapatacak!

Bunların hepsi yeni yıldan beklentilerimiz, hayallerimiz düşlerimiz...

Ben farklı bir öneriyle yeni yıla başlamanızı istiyorum:

Şimdi bir kağıt-kalem alın lütfen...

Hadi ama ciddiyim...

Bekliyorum!

***


Hayatınızdaki en önemli şeyleri alt alta yazın... Önem sırasına göre ama!

Sizin için en önemli “şey”, neyse; sıkılmadan, artık aklınıza yeni bir şey gelmeyene kadar yazın...

Ananız, babanız, sevgiliniz, eşiniz, çocuğunuz, kardeşiniz, arkadaşınız, eviniz, arabanız, işiniz...

Ya da idealleriniz, ideolojiniz, kediniz, saatiniz, tuttuğunuz takım, sevdiğiniz sanatçı; neyse...

Şimdi tekrar yazıyı okumaya ara verin, listenizi oluşturun.

Lütfen dediğimi yapın; bekliyorum...

***


Liste tamam galiba...

Alın elinize o kağıdı ve sizin için önemli “insanlar”ın yanına artı koyun...

Asla vazgeçemeyeceğiniz bu insanlarla ilişkilerinizi tek tek sorgulayın önce...

Kaçıyla aranız çok iyi, hangisiyle küssünüz, listedekilerden kimin ya da kimlerin kalbini kırdınız ve hâlâ özür dilemediniz, uzun zamandır hangisini arayıp sormadınız düşünün...

Ve şimdi; yazıyı okumaya tekrar ara verin, alın telefonu elinize ihmal ettiklerinizi, kırdıklarınızı tek tek arayıp, “Sen benim en önemlilerimdensin. Senden asla vazgeçemem” deyin...

Hayır; ertelemeyin; hemen şimdi yapın söylediklerimi... Yağma yok; bu yazıyı buraya kadar okumakla “oyun”u kabul ettiniz bir kez...

Arayın ya da aynı mekândaysanız gidin sarılın...

Bekliyorum...

***


Listedeki “sizin için önemli insanlara” tek tek ulaşıp, söylediğimi yaptınız mı?

Sıra diğer önemlilerde:

Eğer işiniz önemliyse; bugünün pazar olduğuna aldırmaksızın, “iş”le ilgili bir şey yapın... Ne olduğunu ben bilemem; çünkü işinizi bilmiyorum... Sadece “iş”le ilgili olsun yeter...

Sırada köpeğiniz mi var; gidin ödüllendirin...

Bilgisayarınız mı çok önemli, hemen başına oturup onda en çok yapmayı sevdiğiniz şeyi yapın...

Ayakkabınız mı? Boyayın, en azından tozunu alın...

Pul koleksiyonunuz mu? Yeniden düzenleyin...

Bekliyorum...

Merak etmeyin bir yere gidemem; gazeteyi koyduğunuz yerde olacağım! Lütfen “sizin için en önemli maddi şeylerinizle” tek tek ilgilenip, öyle gelin...

***


Dediklerim yapıldı mı?

“Oyun”a devam o zaman...

Gelelim sizin için çok önemli olan ama görülmeyen “şey”lere...

“Damak zevkim” mi dediniz; hemen kendinize en sevdiğiniz “şey”i alın ya da yapın...

Futbol dediyseniz, evde maç yapmaya kalkmayın ama en azından birkaç kez top sektirin...

“Sağlığım” dediyseniz, sağlıklı olduğunuzu belirten bir şey yapın... Ayağa kalkıp, üç kez tavana dokunmaya çalışın mesela...

Bahçeniz mi var “önemlilerim” listenizde? Gidin beş dakika, kuruyan yaprakları toplayın.

“Fenerbahçe”, “Galatasaray”, “Beşiktaş” dediyseniz, en sevdiğiniz tezahüratı yapın birkaç kez yüksek sesle...

“Dinim” diyen varsa aranızda, hemen şükür duası etsin... Bakın yeni bir yıla girdiniz; bunun için şükretmek ruhunuza iyi gelecektir.

“Milletim” dediyseniz; siz de İstiklal Marşı’nı söyleyin...

“Güneşin doğması” dediyseniz, yüzünüzü güneşe dönün ve teşekkür edin bugün de doğduğu için...

Atatürk dediyseniz; nasıl olsa elinizin altında bir fotoğrafı vardır... Bir selam gönderin aziz ruhuna...

“Ülkem” dediyseniz...

Hemen bir karış toprak bulun kendinize ve eğilin öpün, kokusunu ciğerlerinize çekin...

Hadi; bekliyorum...

***


Yaptınız mı, tamam mı?

Geldik finale o zaman...

Kaçınız, “Özgürlüğüm” yazdı o listeye?

Yok, yok; bırakın o kalemi... Sonradan eklemek yasak!

Kaçınız, hücrelere tıkılmadan özgürce yaşamanın önemini hatırladı?

Sağlığınızı hatırladınız büyük bir olasılıkla ve listenize aldınız... Oysa hastayken de sevdiklerinize ulaşabilirsiniz rahatlıkla...

Ama özgürlüğünüz kısıtlandıysa... Hele hele suçunuzu bile bilmeden zindanlara atıldıysanız...

Her şey... Evet; her şey, tüm “önemlileriniz...”

Ananız, babanız, çocuğunuz, sağlığınız, işiniz, aşınız, aşkınız, takımınız ulaşılmaz olur o anda...

“En önemlilerinizi” önemli kılan tek şey, onlara ulaşabilme özgürlüğünüzdür.

Ve bunu da en iyi, cezaevindekiler bilir...

***


Sırf muhalif oldukları için özgürlükleri kısıtlananlar başta olmak üzere...

Tüm tutuklu ve hükümlülerin yeni yılını kutlarım!

*****


Günün Sorusu

Sorum dinci ve liboş arkadaşlara:

Kronikleşmiş “omurga” hastalığınızı tedavi ettirip, artık biraz daha dik durmaya çalışacağınıza söz verir misiniz? Yoksa halinizden hoşnut musunuz?

Mustafa Mutlu
Vatan

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)