Pazar’lık


Bir ülkenin başbakanı, gazetecilerle ayaküstü konuşan, görüşen cinsten değilmiş...
Gazeteciler her gün basın sözcüsünden başbakanın o gün neler yaptığını öğrenirlermiş...
“Başbakan bugün şununla görüştü, bununla konuştu, şu toplantıya katıldı, buraya gitti...”
Bir gün başbakanlık sözcüsü verecek haber bulamamış, gazetecileri işletmiş:
“Başbakan bugün gölü yürüyerek geçti!”
Neeee!
Gazeteciler şaşırmışlar, koskoca göl yürünerek geçilir mi?
“Evet geçti, bizim başbakan çok marifetlidir!”
Ertesi gün gazetenin birinde manşet:
“Yüzme bilmeyen başbakan, gölü yürüyerek geçti!”
Ve de habere dayalı başyazı:
“Yüzme bilmeyen başbakan olur mu?”
***
ADAM papaza günah çıkartmaya gitmiş:
“Papaz efendi, ben çok iyi bir adamım. Karıncayı bile incitmem. Bu kuru kuruya bir laf değildir; bak ayaklarıma...”
Papaz eğilip bakmış:
“Bunlar ne böyle yahu?”
“Papaz efendi, bunlar ufak çıngıraklar. Ben karıncayı bile incitmem dedim ya, yolda yürürken görmeden bir karıncayı ezmeyeyim diye ayaklarıma çıngırak bağladım.”
Papaz anlayamamış:
“Peki bu çıngıraklar ne oluyor?”
“Ben yürürken çıngıraklar çalıyor, çıngırakların sesini duyan karıncalar da kaçıyor.”
Papaz başlamış gülmeye:
“Aman evladım, sen bana niye geldin? Böyle bir adamın günahı olur mu? Ben çok iyi insan gördüm ama, böylesini hiç görmedim. Sen cennetliksin oğlum, cennetlik!..”
***
Adam içini çekmiş:
“Sağol papaz efendi ama pek dediğin gibi değilim. Benim de günahlarım var.”
Papaz başını sallamış:
“Olmaz evladım, olmaz! Böyle bir adamın günahı olmaz. Olsa olsa hataların vardır...”
Adam yine içini çekmiş:
“Sağ ol papaz efendi, madem sen öyle dedin, ben geçenlerde bir hata işledim, onun için sana geldim.”
“Anlat bakalım şu hatanı... Aslında hata filan değildir ya, sen evhamlısın... Bir dinleyeyim bakayım...”
***
ADAM başlamış anlatmaya:
“Geçen gün evde yalnız oturuyordum. Karım misafirliğe gitmişti. Kapı çalındı, açtım, komşunun kızı... Geldi oturdu karşıma, bacak bacak üzerine attı, içki istedi, verdim, kalk dans edelim, dedi, ettik ve sonunda beni baştan çıkardı... Bir hatadır ettim, şimdi ne olacak?”
Papaz adamı teselli etmiş:
“Üzülme evladım, herkesin başına böyle şeyler gelir. Sen o kadar iyi adamsın ki, bu hatan da affedilir.”
Adam çok sevinmiş, teşekkür etmiş ve “Kusura bakmayın papaz efendi” demiş:
“Bir hata daha ettim!”
“Hayrola oğlum, o da ne?”
“Geçenlerde trenle gidiyordum. Bizim kompartımanda karımın bir arkadaşı vardı. Yolcular indi, ikimiz kaldık. Meğer kadının bende gözü varmış, o da beni baştan çıkardı, bir hata da onunla işledim.”
Papazın yüzü asılmış:
“Oğlum iyisin, hoşsun ama, senin bu hataların giderek artıyor, dikkat et!”
ADAM tam çıkarken yine boynu bükük geri dönmüş:
“Papaz efendi, söylemeyi unuttum ya da cesaret edemedim, ben bir hata daha işledim.”
Papaz yüzünü buruşturmuş:
“Anlat bakalım! Bu seferki hatan yine o hatalardan mı?”
“Ah papaz efendi, sorma! Geçen akşam bir iki kadeh içip eve geliyordum. Yolda bir kadın gördüm, arabaya aldım. Karanlıkta kadın gözüme çok güzel gözüktü. O da bana yanaştı, derken yine aynı hatayı işledik. Bir de ne göreyim, kadın yetmişlik biri...”
Papaz fırlamış ayağa:
“Bana bak ulan! Ayağındaki o çıngırakları, sen al bilmem nerene tak! Karıncaları ezmeyeyim derken, hepimizi sıraya sokacaksın...”

Hasan Pulur
Milliyet
Tags

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)